Sabah gözümü açtığımda saat 10.15'ti. Kalkıp kısa bir duş aldım. Derin hala uyuyordu. Amma uyudu bu kız, hasta falan olmasa bari. Hemen çay demledim arkasından mükemmel bir menemen yaptım. Diğer kahvaltılıkları da masaya yerleştirince gidip Derin'i uyandırdım.
"Uykucu Deroş'um benimm!" Deyip yanağına öpücükler kondurdum.
"Ulan her seferinde rüyanın en güzel yerini yakalamayı nasıl beceriyorsun yaa?"
"Yaa insan hiç sabahın köründe kalkıp Deroş'u için kahvaltı hazırlayan kuzenine bu şekilde günaydın der mi!"
"Aman da aman! Yerim lan seni şapşi."
"Hadi kalk menemeni daha fazla soğutmak istemezsin bence."
"Ay başımıza taş yağacak!"
Güzelce kahvaltımızı yapıp sigaralarımızı yaktık.
"Gece mesaj attı. Bana ihtiyacı varmış telefonu açmamı istemiş."
"Cevap vermedin dimi?!"
"Tabii ki vermedim. Deli misin? Ben aynı hataya ikinci kez düşmem."
"İşte benim kızım!"
Mutfağı toparladıktan sonra ayaklarımızı uzatıp magazin izlemeye başladık. Saatin 13.30 olduğunu görünce;
"Kalk kız hadi kahve içmeye çıkalım."
"Ayy hayır diyemeyeceğim sanırım!"
İkimiz de 20 dakika sonra birbirimize "Hazır mısııın?" diye bağırınca gülmeden edemedik. Yürüyerek 5 dakika uzaklıkta olan her zamanki kafemize gittik. Burası resmen ikinci evimizdi. İstanbul'da böyle sıcak bir mekan daha yoktur heralde. Kahvelerimizi söyledik ve gelen geçeni izlemeye başladık.
"Ayy o ne giymiş öyle"
"Abi o çocuğun yanına o kız yakışmış mı yaa"
"Allah çirkin şansı versin diye boşuna demiyorlar"
"O bluzun üstüne o renk hırka mı giyilir" gibi cümlelerimizi bitirdikten sonra kahvelerimizi içmeye başladık. Tabii ki her kızın doğasında olduğu gibi biz de böyle arada gıybet time yapıyorduk. Çok da eğleniyorduk.
"Sakın dönüp bakma Tolga kafeye girdi!"
Bu Tolga da Derin'in ilk okuldan arkadaşıydı. Birkaç kere karşılaşmıştık. Yanında hep sevgilisi vardı. Bu sefer kendisi kadar yakışıklı olmasa da bir arkadaşı vardı yanında. Hayret nerede acaba o itici sevgilisi. Ama cidden çok hoş çocuk!
"Aa merhaba Derin. N'aber?"
"İyidir Tolgacım senden naber?"
"Ben de iyiyim." Dedi ve arkasından elini uzatarak;
"Merhaba Deniz'di değil mi?"
"Evet Deniz ben. Memnun oldum" dedim ve en sıcak gülümsememi yansıttım yüzüme. Oha yalnız bir dakika adımı nerden biliyor bu?! Ayy yerim yaa!
Arkasından yanındaki arkadaşıyla tanıştık. Eray'mış adı.HADİ DERİN LÜTFEN MASAMIZA DAVET ET HADİ LÜT...
"Gelsenize bizim masaya? Tabii başka birilerine söz vermediyseniz."
İşte benim kızım yaa çok seviyorum bu hatunu!
"Aa olur tabii. Sözümüz yok kimseye."
Ay çocuk konuştukça mest oluyorum. Tip desen yıkılıyor. Üslup, konuşma tarzı desen tam istediğim gibi. Ay bir de ince ince düşündüren espriler yapmıyor mu! Resmen gel bana aşık ol diyor resmen!
"Sen ne diyorsun Deniz?"
"Ne? Noldu? Ayy dalmışım ben yaa kusura bakmayın."
Ağzıma sıçayım! Çocuğu kesmeyi bırakıp muhabbete dahil olsam çok iyi olacak!
"Ohoo kızım biz burda yazın tatile nereye gitsek diyoruz sen uçmuşsun!"
OHA BİRLİKTE Mİ ?!
"Hıı bilmem ki ben bu yaz kafa dinlemek istiyorum. Böyle sakin, gece hayatının fazla aktif olmadığı bir yer olsa iyi olur sanki."
"Ayy Deniz resmen ruhun yaşlı senin!"
"Aaa ne kadar ayıp! Tamam sustum ben bir şey demiyorum." Dedim ve Tolga bana dönüp;
"Bence Deniz doğru söylüyor. Hep kafa dağıttık, bu yaz da kafa dinleyelim!"
Oy seni yerim!
"Yalnız olmadığıma sevindim" deyip içten bi gülücük kondurdum dudaklarıma.
Muhabbet o kadar sarmıştı ki anlatamam. Bir ara gülmekten gözümden yaş geliyordu resmen. Sonra bir an hepimiz susmuştuk ki Derinciğim nokta atışı yaptı.
"Oo gençler saat 7 olmuş yahu. Hadi bize gidelim, yemek yeriz?"
Tolgayla Eray birbirlerine bakıp aynı anda "Oluur." dediler ve hep birlikte bizim eve geçmek için ayaklandık. Gülerek apartmana doğru ilerlerken Cenk'i kapıda görene kadar her şey gerçekten çok güzeldi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın Renkleri
Fiksi RemajaGençler toplaşın bakayım! Okurken dehşet eğleneceğiniz, bazı anlarda bir o kadar sinirleneceğiniz ve bazen de gözlerinizi doldurtacak bir hikayeye hazır olun! Aslına bakarsanız bu benim ilk hikayem. Biraz kendi hayatımdan biraz hayal gücümden yardım...