Gün ışıyor.Doğa gene canlanıyordu.Güneş henüz vadiye ulaşmamıştı.Bizimkiler henüz derin bir uykudaydı.Hepsini tek tek dürterek uyanmalarını söyledim.Fakat bu rahat uykularından uyanmak istemiyorlardı.Ama ben uyanmaları için diretiyordum.Minerva dayanamadı ve söylendi;
-Yeter ne istiyorsun Ambriel?Daha güneş bile görünmüyor rahat bırak bizi.Biraz daha uyuyalım.Neden bu kadar acele ediyorsun.Gün daha uzun.Söylene, söylene uyanmışlardı.Karnımızı doyurduktan sonra nehir kenarına doğru yürüdük.Gözleri şiş bir vaziyette beni dinliyorlar belli etmeselerde merak ediyorlardı.
-Dostlarım gösterime başlamadan önce emniyetiniz için geriye doğru çekilmenizi istiyorum.
İtiraz etmeden geriye doğru çekilmişlerdi.
Bükmeye başlamadan önce konsantre olmam gerekiyordu.Toprağı daha iyi hissedebilmek için ayakkabılarımı çıkardım.Gökyüzüne doğru doğruldum. Derin derin nefes alıp vermeye başladım.Bunu daha önce de yapmıştım tekrar yapması o kadar zor olmamalıydı.Etrafımdaki sesler yavaş yavaş kesilmeye başlıyordu.Kendimi sonsuz ve kör edici elmas parlaklığı olan bir boşlukta hissetmeye başlamıştım.Son bir nefes alıp, nefesimi tutmaya başladım.Kısa bir süre sonra gücün doruklarına ulaşmıştım.Gücü damarlarımda akan kanda kolaylıkla hissedebiliyordum.Artık uyanma vakti gelmişti.Aldığım derin nefesi bırakıp gözlerimi açtım.Gördüğüm ilk şey arkadaşlarım oldu.Beni izlemeyi kesmemiş merakla bekliyorlardı.Küçük bir gülümsemeden sonra hiç ara vermeden devam ettim.
Nehre doğru döndüm.Suyu kontrol etmek için ani hareketlerden kaçınmak gerekir.Herhangi bir ani hareket suyun ellerinizin arasından akıp gitmesine neden olacaktır.Sakindim kontrol ellerimdeydi.Hafif el hareketleriyle suyu dizginlemeye çalışıyordum.İşe yarıyordu da.Sakin akan su birden hırçınlaştı ve hareketlenmeye başladı.Ani bir hareketle suyu yatağından göğe doğru yönelttim.Bunu gören arkadaşlarım şaşkınlık içerisinde kalmışlardı.Gözleri yuvalarından çıkmak üzere ve ağızları açık bir şekilde olanları hayretler içerisinde izliyorlardı.Su tamamen benim yönlendirmem doğrultusunda hareket ediyordu.
Suyu yavaşça aşağıya indirdikten sonra sıra toprak elementine gelmişti.Yalın ayaklarımla toprağı hafif eşeledikten sonra bedenimi toprak ile tamamen bütünleştirmiştim.Toprak bedenimden bir parça haline gelmişti.Toprağı bir uzuvum gibi hareket ettirebilirdim artık.Toprak suyun tersi bir elementtir.Toprağı kontrol etmek için sıkıca kavraman ve güç uygulaman gerekir.Toprak sert bileşenlerden oluşmakta ve güç uygulanmadan yoğurulması, şekil vermesi, yönlendirmesi mümkün değildir.Fakat fazla güç uygulanması toprağın parçalanmasına ve kontrolü kaybetmenize neden olacaktır.Bunu iyi biliyordum.Kendimden son derece emin bir hamle ile toprağı kavradım ve büyük bir bölümünü yerden yukarı doğru kaldırdım.Toprak içindeki hava yüzünden gevşek duruyordu.Toprağı sıkılaştırmak için içerisinde bulunan havayı en aza indirgemek gerekiyordu.Kıvrak parmak hareketleri ile toprağı iyice büküyor yoğunluğunu düşürüyordum.Koca toprak kütlesi sıkışarak bir kaya parçasına dönmüştü.Taşı büyük bir gürültü ile uzak bir mesafeye fırlattım.Arkadaşlarım bu başarıma alkışlarla eşlik ediyorladı.
Sıra bir diğer elemente gelmişti.Sıradaki element "havay"dı.Hava sürekli hareket halinde ve çok incedir.Hava bükmek, havayı tutsak etmek, ona baskı uygulamak değildir.Hava özgür ruhlu bir element olarak da bilinir.Onu doğru bir şekilde yönlendirmek havayı bükmeniz için yeterli olacaktır.Gideceği yöne doğru yönlendirmeniz havanın bükülmesini sağlayacaktır.Havayı bükmede hız ve kararlılık hakimdir.Gayet kendimden emin hızlı el ve kol hareketleri ile havayı bütünleştirmeye koyuldum.Havanın varlığını ellerimin arasında daha iyi hissetmeye başlamıştım.Hava kütlesi ellerimin arasında bir esintiye dönüşmüş ve hızı gittikçe artıyordu.Hava ellerimin arasında küçük çaplı bir hortuma dönüşmüştü.Serbest bırakmam kötü olaylar doğurabilirdi.Fakat bu riski göze alabilirdim.Ellerimi yavaşça aralamaya başladım.Aralamam ölçüsünde hortum çapını büyütüyordu.Arkadaşlarım endişeli bir şekilde benim yaptıklarımı takip ediyordu.Bunu sürdürmem tehlikeli görünüyordu.Bu sefer tersine el hareketleri ile zıttı bir akım oluşturmaya koyuldum.Planım işe yarıyordu.Hortum gücünü kaybediyordu.Bunu kısa bir süre devam ettirdim.Sonunda hortum kendi kendini boğmuş yok olmuştu.
Sonuncu element olan "Ateş" e gelmişti sıra.Ateş yakıcı ve yıkıcıdır.Son derece hareketli ve canlıdır.Küçük bir hatamız ateşi kontrol dışına iter.Büyüdükçe büyür ve ilk önce bedenimizi ele geçirir.Daha sonra bütün çevremizi sarar ve bizim sonumuzu getirir.Ateşten korkarak çok küçük çapta bırakmamız da ateşin güç bulamayıp sönmesine neden olur.Ateşi sadece yıkıcı bir element olarak görmek yanlış olur.Aynı zamanda canlılığı ve yaşamı temsil eder.Ateşi bükmek ellerde özellikle avuç içinde gerçekleşir.Avuç içime odaklanarak ısıyı hissetmeye koyuldum.Kısa bir süre sonra avuç içlerimde kıvılcımları görmeye başlamıştım.Derken aniden bir parlaklık ve çok zaman geçmeden alevler ellerimde parlamaya başladı.Ateşle vücudun arasında dengeli bir mesafe gerekmektedir.Vücudumuza aşırı yakınlaştırdığımız takdirde bizi yakar, uzaklaştırdığımız takdirde ise kontrolü zorlaşır.Alevler tamamen kontrolüm altındaydı.Parlaklığına hayran kalmıştım.Beni cezbediyor içerisine doğru çekiyordu.Arkadaşlarım dikkatli olmam konusunda beni uyardıklarını farkettim.Devam etmek tehlikeli olabilirdi.Ateşi yavaşça nehrin sularına doğru yöneltip sönmesini sağladım.
Yerden doğrularak arkadaşlarıma doğru yöneldim.Koşarak bana doğru geldiler.Sıkı bir sarılmadan sonra mutluluklarını dile getirdiler.Başarmıştım ve bana olan güvenlerini boşa çıkarmamıştım.Kamp alanına doğru yola koyulduk.Bu arada onlarda ben meditasyon yaparken yaptıkları çalışmalardan bahsettiler.Onlarda güçlerini en az benim kadar geliştirmişlerdi.Kamp alanına varmamız çok zaman almadı.Hızlı bir şekilde kalan eşyalarımızı topladık.Vadiden tek çıkış yolu olan mağaraya doğru yola koyulduk.Gün batmadan mağaranın girişine ulaşmayı başarmıştık.Mağaranın girişinde Arache bizi karşıladı.Mağarada bize eşlik etmek için geldiğini belirtti.Çalışmalarımızdan bahsettik.Başarıya ulaşmamızdan büyük sevinç duyduğunu söyledi.Vakit kaybetmeden mağaranın derinliklerine doğru ilerledik.Artık meşalelere gerek duymuyorduk.Bükme gücü ile gereken aydınlığı ateş ile sağlıyorduk.Arache yolları çok iyi bildiği için gelişimize göre daha kısa bir sürede mağaranın çıkışına gelmiştik.Arache güvenlik için mağaranın girişini gene toprakla örtmüştü.Hızlı bir toprak bükme ile girişi açtım.Mağarada geçen o karanlık dakikalardan sonra günbatımı gözlerimizi kamaştırıyordu.Arache ile uzun uzun vedalaştık ve daha sonra görüşmek için söz verdik.Dağın inişi çıkışından daha kolaydı.Biraz uğraştan sonra dağın yamaçlarına ulaşmıştık.Büyülü Lontheus ormanına kadar ilerledik.Geldiğimizde hava iyice kararmıştı.Yola gün aydınlandıktan sonra devam etme kararı aldık.Karnımızı doyurduktan sonra kısa bir sohbet etme zamanımız oldu.Sonra yolun verdiği yorgunluktan dolayı erkenden yatmaya koyulduk.Düşünüyordum, düşünüyordum sürekli bir düşünme içerisindeydim.Efendi Erelim bizi bu başarımızdan dolayı nasıl karşılayacaktı.Ya ailelerimiz ve Agartha'lılar?Bu düşünceler zihnimi oyalarken ve yorgunluğun da etkisiyle kısa sürede uykuya daldım.Derken gecenin ilerleyen saatlerinde korkutucu bir sesle uyandım...