Ne yani yalan mıydı her şey? Verdiğimiz sözler, kurduğumuz hayaller. Hepsi başlamadan bitmek için mi süslemişti düşlerimizi? Yoksa biraz da olsun mutlu olmak haram mıydı bize? O okyanus mavisi gözlerin neden boş bakıyor artık bana? İçinde o kadar çok mana barındıran , benim gök yüzüm olan, benim karamla birleşen okyanusun neden bu kadar boş bakıyor artık? Her şey bu kadar kolay bitemez, bitmemeli. Yoksa çoktan bitti mi? Ne kadar da çok soru soruyorum değil mi? Bel ki de gerçekten anlamıyorumdur tüm bu olanları ya da anlamak istemediğimdendir tüm bu sorular. Biz umudunu kaybedenlere yol gösterici olacaktık hani? Bahsedecektik onlara bizden. Tersine mi döndü her şey, onlar mı bahsedecek artık kendilerinden, mutluluklarından? Peki o zaman pişman olacak mısın? Keşke diyecek misin? Keşke demekten nefret eden sen, keşke diyecek misin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUALLAK
PoesíaGönül bu işte, hep kendini istemeyenle olmak ister. Hep kırılır, hep yıpranır. Kendine zulmetmek hoşuna gidiyormuş gibi. Zorun peşinden koşar. Yıpranır, kırılır, üzülür... ama vazgeçmez. Vazgeçemez. ***...