Ders boş olduğu için elimizdeki kahvelerle bahçeye çıkmıştık. Hocamız 1 hafta izinliydi. Buğlemle arka bahçeye doğru yürümeye başladık.
Arka bahçede kimse olmazdı genelde. Ya da... Ya da ben öyle sanıyordum. Arka bahçede gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. Ağzımdan çıkan "Hii!" sesiyle Emir bana döndü.
Gri merdivenlerin oradaydı. Yanında bir kız vardı ve Emir eliyle kızın yüzünü kavramıştı. Yanındaki kızın yüzüne doğru eğilmişken basmıştık onları. Onu... Onu öpecek miydi? Bana bunu yapamazdı. Yapmamamalıydı. Ben ona napmıştım ki. Ona hiçbir kötülük yapmamışken onun bana yaptığı bu ihaneti kaldıramazdım.
Ben bunu hakedecek hiçbir şey yapmamıştım. Bunu yapmaya hakkı yoktu. Ben onun iyi olması için elimden geleni yapmıştım. Onun bana cevabı ise koskoca bir yalandı.
O benim ilkimdi. İlk aşkımdı. Dudakları bana bile değmemişken o kızı öpmemeliydi. Yavaşça Emir'e doğru yürüdüm. Gözlerindeki vurdumduymazlığı görmüştüm. Yani onun için bu kadar mı değersizdim?
Sinirim tepeme çıkarken konuşamayacak kadar gergindim. Yanına geldiğimde Emir'e buruk bir şekilde baktım. Daha sonra elimdeki kahveye bakıp gülümsedim. Kahveyi alıp yüzüne döktüğümde yanmıştı. Dumanı tüten canım kahvem şimdi onun iğrenç yüzünden yere dökülüyordu. Kız şaşkın bir şekilde bize dönmeye başladı. Ve onun yüzünü gördüm. Bu... Bu Mira'ydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dumanaltı
ChickLitBir kalp kaç defa kırılabilir aynı yerden? Hiç öldüğünüzü düşündüğünüz an hissettiğiniz duygunun ileride yaşayacaklarınız karşısında sadece bir bayılmadan ibaret olduğunu fark ettiniz mi? Öyleyse fark edin... Çünkü daha yeni başlıyorsunuz.