Bölüm 6 Ben Sana Demiştim

119 13 17
                                    

Arkadaşlar bu bölüm bayaa gecikti kusura bakmayın >_< Bu sıralar yazmakla değil okumakla uğraştım. Mütiş kitapları okudukça moralim bozuldu ve yazmadım :D ama tekrar yazmaya karar verdim :) en cokda senin sayende hayatwinchester teşekkürler :) yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum :) :*
Evet uyuyakalmıştım. Annemin 50. Sara diyişine ilk kez cevap vermeye karar vererek Tamam diye bağırdım. Ufff uykumdan ayrılmaktan nefret ediyordum. Özellikle uykumdan beni bekleyen kötü bir gün için ayrılmaktan daha çok nefret ediyordum. Güne bu kadar olumlu bakarak başlamak harikaydı! Yattığım yerden odamı inceledim. Tam karşımda duran makyaj aynam ve makyaj malzemelerime baktım. Yan tarafta dolabım vardı, bir kapağında da boy aynam. Hazırlanmam gerekiyordu, biraz doğruldum ve gördüğüm suratımla ağzım bir karış açıldı. Allahım bu tipim neydi yaa! Gece haberim olmadan savaşa falan mı gitmiştim ben? Dağılan saçlarımı tokayla zapt etmeye çalıştım. Okul formamı giydim, saçımı düzleştirmekten erindiğim için sıkıca balıksırtı ördüm. Sonra şaheserime baktım ve gülümsedim.

Aşağı inip "Günaydınn!" diye bağırdım. Herkesten aldığım sanada cevabıyla yüzümde kocaman bir gülümsemeyle yerime oturdum. Babam yine dalgın duruyordu, elinden telefonu düşmüyordu. Alınganlığımı bir kenara bırakmaya çalıştım. Kahvaltımı yavaşça yedim, arabaya bindim.

Okuldan nefret etmeme sebep olan insanlara tekrar sinir olup okul kapısından içeri girdim. Ben içeri girdiğimde zil çalıyordu, Buğlem'in yanına geçtim.

"Müjdemi isterim!" diye cıvıldadığında gülümsedim. Bu kızın enerjisi beni mutlu ediyordu.

"Neymiş bakalım."

"Bende bunu ödülsüz söyleyecek göz var mı? Imm... Sanırım kahve istiyorum."

"Üf be tamam söyle hadi!" dediğimde merak etmiştim.

"Hocamız izinlii!" dedi. Bu muydu dercesine yüzüne baktım.

"Bende ışınlanmayı falan buldun sandım. Bu çok basit kaldı yaa." dediğimde

"Hadi yaa." dedi. Üzülmüştü cidden.

Birden sırıtıp devam etti:
"Kahvemi istiyorum ama. Gel arka bahçeye gidelim."

"Tamam." deyip peşine takıldım. Kantinden sıcacık kahvelerimizi aldık ve dışarı çıktık.

Buğlemle arka bahçeye doğru yürümeye başladık. Arka bahçede kimse olmazdı genelde. Ya da... Ya da ben öyle sanıyordum. Arka bahçede gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. Ağzımdan çıkan "Hii!" sesiyle Emir bana döndü. Gri merdivenlerin oradaydı. Yanında bir kız vardı ve Emir eliyle kızın yüzünü kavramıştı. Yanındaki kızın yüzüne doğru eğilmişken basmıştık onları. Onu... Onu öpecek miydi? Bana bunu yapamazdı. Yapmamamalıydı. Ben ona napmıştım ki. Ona hiçbir kötülük yapmamışken onun bana yaptığı bu ihaneti kaldıramazdım. Ben bunu hakedecek hiçbir şey yapmamıştım. Bana bunu yapmaya hakkı yoktu. Ben onun iyi olması için elimden geleni yapmıştım. Onun bana cevabı ise koskoca bir yalandı. O benim ilkimdi. İlk aşkımdı. Dudakları bana bile değmemişken o kızı öpmemeliydi. Yavaşça Emir'e doğru yürüdüm. Gözlerindeki vurdumduymazlığı görmüştüm. Yani onun için bu kadar mı değersizdim? Sinirim tepeme çıkarken konuşamayacak kadar gergindim. Yanına geldiğimde Emir'e buruk bir şekilde baktım. Daha sonra elimdeki kahveye bakıp gülümsedim. Kahveyi alıp yüzüne döktüğümde yanmıştı. Sessizce bir küfür mırıldandı. Dumanı tüten canım kahvem şimdi onun iğrenç yüzünden yere dökülüyordu. Kız şaşkın bir şekilde bize dönmeye başladı. Ve onun yüzünü gördüm.Bu Mira'ydı. Lanet olası şey onu benden almıştı. Ama onu ben seviyordum. Onu ben haketmiştim. O benimdi. Ben Emir'i çok sevmiştim, onun için onca fedakarlık yapmıştım ve onun bana teşekkürü ihanetti. Koskoca bir yalandık artık onunla. Sinirlerim tepeme çıkarken içim acıyarak Emir'e baktım. O sırada gözlerinde bir şey gördüm, bu sanırım pişmanlıktı. Peçete almak için ayağa kalktı, arkasını döndü yürümeye başladı. Köşeyi dönüp gözden kayboldu. Ben hala arkasından bakarken Mira'nın sert kahkası duyuldu.

DumanaltıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin