Ertesi sabah gerinerek esnemeye başladım. Annem:
"Sare! Hadi ama seni bekliyoruz." dediğinde somurtup okul formamı giydim. Belime gelen saçlarımı düzleştirdim ve rimel sürdüm. Gözlerimi belirginleştirmek için hafif bir sürme çekince hazırdım. Aynada kendime gülümseyip aşağı indim. Hafif atıştırırken gözlerim saate kayınca yediğim lokma boğazıma durdu. Geç kaldığım için hemencecik çantamı aldım. Anneme:
"Ben kaçtım!" diye bağırdım ve dışarı çıktım. Arabaya binerken aklıma Emir gelince derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Dün okula çok geç gelmişti ve sorduğum soruları "Şimdi konuşmak istemiyorum." diyerek cevapsız bırakmıştı.Okula geldiğimizde aşağı indim, bezgin adımlarla yürümeye başladım. Sınıfta bir adet sırıtan Buğlemle karşılaşınca istemsizce dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Ona doğru yürümeye başladığımı fark etti ve bana döndü:
"Emirle konuştun mu?"
Dün Emir'in bana olan tavrını o da görmüştü ve sinirlenmişti. Omzumu silktim:
"Hayır. O akıllanana kadar da onunla konuşmayacağım."
Dikkatlice gözlerime baktı:
"Üzülmüyorsun değil mi? En iyisini yapıyorsun." dedi.
Haklıydı sanırım. Ben bizim için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Eğer hâlâ birlikte olmamızı istiyorsa sıra ondaydı. Ve ben onu umutsuzca bekleyecektim.Öğle arasında Buğlem'i Emir'e bakması için iyice tembihledim. Kantinden tostumu aldım ve yavaşça yemeye başladım. 15 dakika sonra biten tostumun çöpünü attım. Sırama doğru yürüken Buğlem geldi. 'Noldu?' dercesine ona baktım ,tek kaşımı kaldırarak. Söylememek için kendini sıkıyor gibiydi.
"Buğlem?Noldu söyle çabuk?" dediğimde derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatıp bir çırpıda söyleyiverdi:
"Emir Mira'yla konuşuyordu. Oh be söyledim sonunda."
Yaşadığım şokun etkisiyle afalladım. Ne demek Mira yaa? Ne demek konuşmak? Dolan gözlerimi saklama gereği duymadan Buğlem'e baktım acıyla.
"Ama yapma böyle yaa." diyerek bana sarıldı.
"Bitecek değil mi?" Buruk bir şekilde gülümsedim ve Buğlem'e daha sıkı sarıldım.
"Hayır!" dedi. "Bu kadar kolay pes edemezsin."
Akan bir damla gözyaşımı hırsla sildim. Haklıydı, hem belki Mira arkadaşı olarak bir soru sormuştu Emir'e. Gözlerimi kapattım, bu masum yalana kendimi inandırmak zorundaydım. Buğlem'i omuzlarından tutup geriye ittim ve gözlerine baktım. Canım arkadaşım ya onun da gözleri dolmuştu. Onu bu denli üzmeye hakkım olmadığını düşündüm. Gülümseyerek Buğlem'e baktım:
"İyiyim şimdi. Merak etme sen beni. Hem benim için Caner'i yalnız bıraktın. Git çabuk kapacaklar çocuğu." deyip güldüm.
Somurtup kaşlarını çattı:
"Pisliksin yaa! Hem ben varken kimse kapamaz onu." diyerek kendini ikna etmeye çalışıyordu ama bir süphe var gibiydi içinde. Onun bu haline gülmeden edemedim.
"Yapmaz de mi yaa?" diye bana baktı. Sırıttım:
"Yapmaz ama sen biraz daha beklersen her an her şey olabilir."
"Uff iyi gidiyorum." dedi bezgince. "Ama sende gel."
Bana beklentiyle bakıyordu:
"Canım istemiyor." diye direttim.
Ama beni dinlemedi ve ısrar etti. Onu kıramayıp peşine takıldım. Canerlerin sınıflarının önünden geçerken Emir'e bakmayı ihmal etmedim. Mira'nın sırtı bize dönüktü. Emir Mira'nın bir şey söylemesiyle gülümsedi. Tüm bahanelerimi unuttum, arkadaş falan değildi bunlar. Beni gören Emir'in bir anda kaşları çatıldı ve bana doğru gelmeye başladı. Mira da merakla bize doğru döndü. 'Hayır' dedim kendi kendime sakın bozulduğunu belli edip bu kızın diline düşme. Emir yanıma gelince onu Mira'nın göremeyeceği şekilde kenara çektim ve iyice emin olmak için kapıyı kapattım.
"Ne var?" dedi hiçbir şey yapmamış gibi.
Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim:
"Sevgilinle hiç konuşmayıp o kızın içine düşerek gülümsemen çok normal tabii."
"Saçmalama sadece konuşuyoruz." dedi.
"Ben de gerizekâlıyım ya inandım bu yalanına." dedim. Gözlerinin içine baktım ve biraz yumuşadım, belki de bir sorunu vardı:
"N'oldu sana? Niye böyle davranıyorsun?Bir şey mi oldu?"
Bir an, sadece bir an her şeyi anlatacak gibi oldu ama vazgeçti. Kelimeleri teker teker vurgulayarak:
"Bir şeyim yok." dedi. Başımı önüme eğdim:
"Anlatacaksın sanmıştım. Ne olduysa düzeltebiliriz." Tekrar gözlerine baktım "Birlikte."
Bu büyülü ânı bozan açılan kapının sesi oldu. Üçümüz de kapıya döndük, gelen Mira'ydı. Şaşırmış gibi baktı:
"Ayy bir sorun mu var yaa?"
Mira neden özürlü gibi konuşuyor diye düşünmekten vazgeçtim ve zoraki bir gülümsemeyle cevap verdim:
"Hayır, yok."
"Emir bir anda kalkıp gelince bir şey oldu sandım" dedi itici tiz sesiyle. Emir kapıdan içeri girerken:
"Konuşacak bir şey kalmadığına göre ben gidiyorum. " dedi. Nasıl karar vermişti konuşmanın bittiğine? Konuşmaktan kaçıyorum yüzleşmek istemiyorum demenin başka bir yoluydu bu sanırım. Kapanan kapıdan sonra Mira iğrenç bir gülümsemeyle bana baktı. Bana acıyormuş hissi veren bir ses tonuyla konuşmaya başladı:
"Bak benimle konuşmak istiyor. Sıkıldı senden." Yüzünden gülümsemesi bir anda silindi, ciddileşti:
"O benim olacak."
Sinirle Buğlem'i çekip merdivenlere yöneldim. Verecek cevabım yoktu. Belki de haklıydı, Emir'i benden alacaktı. Mira'ya sinirliydim ama hata Emirdeydi. Emir böyle yaparak o kıza istediğini veriyordu. Bu daha çok sinirimi bozuyordu. Emir'in artık ellerimden kayıp gittiğini hissediyordum. Ve ben çaresizce onun Mira'ya gitmesini izliyordum. Bu çok acıtıyordu. Benim kaybettiğimi başkasının gözümün önünde alması... İnsanın gururunu kırıyordu. Ve kırılan gurur parçaları kalbime her battığında çok acıyordu. İçimdeki ses bağırarak "Her şey daha kötü olacak." dediğinde çaresizce haklı olduğunu farkettim.
Kantinde moralim düzelsin diye bana browni alan Buğlem'e minnettardım. Kilo alcaktım ama olsun. Şu an önceliğim moralimin düzelmesiydi. Emirle olan durumumdan haberdar olan Caner:
"Üzülme sen ya ben onun kulağını çekerim" dedi. Buğlem de :
"Aynen akıllanır eninde sonunda.Kimse bizim Sare'mizi üzemez."diyerek ona destek oldu. Gülümsedim. İyi ki varlardı.Çikolatam bitince onları izledim. Buğlem gelen her kızı kıskanıyordu, Caner bunu bildiği için Buğlem'i sinir ediyordu. Gelen kızlara bakınca promosyon olarak Buğlem'den koluna bir yumruk yiyordu. Onları izlerken buruk bir şekilde gülümsedim. Biz Emirle böyle olmamıştık ve şu saatten sonra istesekte olamazdık zaten. Bu durum canımı sıksada biricik arkadaşımın mutlu olması beni teselli ediyordu. Çalan zille düşüncelerimden sıyrıldım ve sınıfa gitmeye başladık.
Sonunda okul bitmişti. "Yarabbi şükür" diye mırıldandım. Kapıdan gizlice koridora baktım. Emirle karşılaşıp onun bahanelerini dinlemek en son isteyeceğim şeydi. Dışarda olmadığına karar verip koşarak aşağı indim.
Eve gelince tek isteğim yatağıma uzanıp uyumaktı. Anneme ben yatıyorum diye bağırdıktan sonra merdivenlere yöneldim. Tam son basamağı çıkarken annem arkamdan bağırdı:
"Hayırdır, noldu?" Uff şimdi ne söyleyecektim anneme. Kendimi esnemeye zorlayarak yanına gittim:
"Anne ya çok yoruldum biraz uzancam." Beni süzerek kafasını salladı:
"İyi bakalım."Odama çıktım ve kapımın yanındaki gardıroptan bol toz pembe bir tişört ve siyah taytımı aldım.Üstümü değiştirip kendimi yatağa attım. Telefonuma bakınca 5 cevapsız arama ve 17 mesaj olduğunu gördüm. Gelen mesajlar Emirden olduğu için dil çıkarıp sildim. Cevapsız aramaların hepsi Emirdendi zaten. Konuşacak bir şey kalmadı dediği halde ne yazdı ve niye aradı diye merak etsemde merağıma yenik düşmedim bu sefer. Canım sıkkın olduğu için kitap okumaya başladım.Uykum gelirken daha fazla dayanamayıp kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.
Sabah uyandığımda kurt gibi acıkmıştım çünkü en son dün öğlen yemek yemiştim. Kahvaltıya uçarak gittim ve ne bulduysam yemeye başladım. Sonunda doyduğuma şükredip derin bir oh çektim. Annem şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ablam yüzündeki câni sırıtışla bana döndü ve gözleriyle karnımı işaret etti:
"Kaç aylık?"
Kaşlarımı çattım ve karnıma baktım. Sanırım birazcık fazla yemiştim ve azıcık göbeğim çıkmıştı.Yeyip de kilo almadığını bildiğim halde ablama baktım:
"İnşallah obezite olursun." Cevap vermesini beklemeden anneme öpücük atıp çantamla arabaya doğru ilerledim.
Bugün içimde nedensiz bir umut vardı. Ama sınıfa girecekken karşılaştığım manzara karşısında umudum yok oldu ve kaşlarımı çattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dumanaltı
Literatura FemininaBir kalp kaç defa kırılabilir aynı yerden? Hiç öldüğünüzü düşündüğünüz an hissettiğiniz duygunun ileride yaşayacaklarınız karşısında sadece bir bayılmadan ibaret olduğunu fark ettiniz mi? Öyleyse fark edin... Çünkü daha yeni başlıyorsunuz.