Medyayı dinlemek bir tavsiye değil zorunluluktur. Keyifli okumalar , sonuna sözlerini yazdım.
Sevgili Natsu,
Merhaba.
Nasıl darbeler atsam bilmiyorum bu kağıt parçasına. Duygularımın yoğunluğunu başka nasıl aktarabilirim sana ?
O köprüden atladığın an , boğazımdan kopan çığlık kendimi öldürebilecek kadar acıydı sanki. Gözlerim hızla kapanırken elim gerisin geri çekilmişti. Atan kalbimin hareketi , gittikçe hızlanıyordu ve vücudum delicesine titriyordu.
O an yaşadığım duygular , intihardan daha da acıydı benim için.
Seni kaybetme korkusuydu bu. Üstelik seni , iki kere terk etmişken...
Gözlerimi açmaya cesaret edememiştim. Tıpkı senin yanına gelmeye cesaret edemeyişim gibi , tıpkı o üç yıl boyunca sana geri dönmeye cesaret edemeyişim gibi.
O an , Kai-san benim adımı haykırmasaydı kalp atışlarım daha da hızlanarak sonum olacaktı belki de.
Gözlerimi açma takati bulduğumda kendimde , Kai-san'ın sesinin fazla yakından geldiğini fark etmiştim yeni yeni. Gözlerimi senin atladığın noktaya odakladığımda çıkaracağım hıçkırık takılı kalmıştı boğazımda.
Bir kolundan tutmuş Kai-san senin düşmene izin vermiyor ve çekmeye çalışıyordu.
Transa geçmiş gibi beklerken 'yardım et !' diye bağıran Kai-san uyandırmıştı beni. Titreyen ellerim ne kadar yardım edecekti bilmiyorum ama senin için her şeyi yapabilirdim.
Seni düşmekten kurtardığımızda ne kırılan bacağın umurumdaydı , ne de bana nefretle bakman. Yere beraber düşerken hızla seni kendime çekerek hiç bırakmamak üzere sarıldım.
Terden alnına yapışmış saçların , hızla inip kalkan göğsün ve göz bebeklerin korktuğunu fazlasıyla belli ederken seni saran kolumu sıkıca tuttun ve hasar gören bacağını yavaşça uzattın kar dolu zemine.
Gözlerin ilk önce nefes almak için geri çekilen Kai-san'a kaydı. Sonradan ise olayların şokundan dolayı ayıcığına sarılmış ağlayarak bizi izleyen Nash'e.
Titreyen göz bebeklerin bana dönerken yavaşça kafamı sallayarak gülümsedim. Tekrar Nash'e döndürdüğünde gözlerini dudakların titrerken kolumu daha da sıktın.
Seni daha da çok sararken dinmeyen göz yaşlarım daha da akın etmişti. Karşılık verdiğinde kulağına doğru eğilerek fısıldadım. 'Beni bırakmadın.'
Yüzünü boynuma gömdüğünde , o anki nefretle bakan bakışlarına karşın hıçkırmaya başladın. Kocaman adam , küçülmüştü yaralı bir kadının boynunda.
Ağlıyorduk.
Sevgilerle , Lucy.
En sevdiği renk mor olan kadın
En sevdiği kelime 'asi'
En sevdiği oyun incitmek beni
Hıncı çocukluktan kalma yara iziZamanı, yaralarla ölçen kadın
Geçmişiyle kavgalı
Tanrı'ya sığınan kız çocuğu geceleri
İsyankar gündüzleriİpleri dolaşmış uçurtmalar misali
Ne beraber uçabildik, boşverip şu dünyayı
Ne gidebildik kendi yolumuza
Rüzgarda savruk, başına buyruk
Senle benKırdığı kalpleri dizmiş ipe
Genede en büyük zararı kendine
Ayak izlerini kuşlar yesin diye
Ekmek kırıntıları bırakır geride
En sevdiği ses, çocuk sesi
Oysa, anne olmayı istememiş
Yıllar var ki kendi
Hiçbir zaman kök salmamış ki
Sırf bir gün çekip gidebilmek içinGenede bulup birbirimizi
Aldatma pahasına sevdiklerimizi
Ağlayarak seviştiğim kadın
İpleri dolaşmış uçurtmalar misaliKaç gece göğsünde uyuduğum kadın
Hep tek başıma uyandım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jisatsu
FanficKapak için @DarlingGustin'e teşekkürler ! --- Tarih bile vermeden yazdığım bu mektuplarda yaşadıklarımızı anlatmaktan zevk alıyordum. Bizim , 'biz' oluşumuzun garipliğini anlatmak hoşuma gidiyordu. Tarihsiz ve eski birkaç mektup sayfası gibiydik Nat...