'Bencillikse Bencillik'

69 5 4
                                    

Gündüz...

    "Hey! Aden!" yavaşça sesin geldiği yöne doğru döndüm. Karşımda duran kas yığını Jack Johnson'dı. Benim ona saplantılı bir şekilde aşık olduğumu düşünüyor, bana da sırf ödevlerini yaptırabilmek için katlanıyordu.
"Sana da hey Jack." dedim tam bir aptal gibi gülümseyerek. Bunu yapmaya bayılıyordum.
Jack samimiyetsiz bir şekilde "Bugün yine çok güzel görünüyorsun Aden." dedi ve sırıttı.
Utanmış gibi yapmak için kafamı aşağı eğip gözlerimi ayakkabılarımın bağcıklarına diktim.
"Geometri tam bir saçmalık. Hiç bir şey anlamıyorum. Ödevimi acaba sen..." cümlesini bitirmesine izin vermeden araya girdim.
"Yaparım." heyecanlı görünmeye çalışıyordum.
Jack omuzlarımdan kavrayıp beni sarsarak "Sen muhteşemsin Aden. Teşekkürler. Cidden." dedi ve her zamankinden farklı bir şekilde yanımda yürümeye devam etti.
Sanırım beni bu şekilde ödüllendiriyordu. Jack'e acıyordum. Gözlerini öyle sıkı kapatmıştı ki gerçekte neler hissettiğimi bile göremiyordu.
Sessizliği ilk bozan kişi Jack oldu. "Göle doğru yürüyelim mi Aden?" göl mü? Ha şu, okula bir kilometre uzaklıktaki küçük su birikintisi.
"Olur." dedim zoraki bir gülümsemeyle. Acaba şimdi ne isteyecekti?
Yürüdük, yürüdük ve yürüdük. Jack'ten ses seda çıkmıyordu. Onu ilk defa böyle sus pus ve DÜŞÜNÜRKEN görüyordum.
Jack birden "Aden senden çok hoşlanıyorum." dedi.
"Ne?" şok olmuştum. Bu çocuğun derdi kesinlikle beni öldürmekti.
"Şey, bunun biraz tuhaf olduğunun farkındayım. İnan bana bende çok şaşkınım ama seni aklımdan çıkaramıyorum." Jack'in söyledikleri tüm kanımın çekilmesine sebeb olmuştu. Doğru dürüst bir beyni dahi olduğuna inanmadığım Jack Johnson'ın duyguları vardı.
Kendimi biraz toparladıktan sonra "Jack buna hiç gerek yok. Ödevlerini istediğim için yapıyorum. Bana karşı hiç bir sorumluluğun yok." dedim.
Jack sağ kolunu belime koydu ve beni kendine doğru çekti. Aramızdaki mesafe sıfıra inmişti. Ne yapmaya çalıştığını anladığımda çok geçti. Dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı bile. Tanrım! Bunu hiç beklemiyordum. Onu tüm gücümle ittim. Kaslı kollarından kurtulmak oldukça güçtü. Beni bırakmıyordu ve ben kendimi kaptırmaktan korkuyordum. Yumuşak, istekli dudaklarını ve aramızdaki sıcaklığı görmezden gelmek gittikçe zorlaşıyordu. 
"Aden!" bu Alice'in sesiydi. Kurtuldum. Gözlerimi açtığımda Jack'in bana gülerek baktığını gördüm.
"Bunu sakın bir daha yapma." dedim ve Alice'e doğru yürümeye başladım.
"Tam zamanında geldin. Biraz daha geç kalsaydın alev alacaktım." dememle Alice'in kahkahayı basması bir oldu.
"Vay canına. Okulun en seksi çocuğuyla öpüşmek nasıl bir duygu?" sesindeki kıskançlık her yere yayılmıştı.
"Biz öpüşmedik o beni zorla öptü ve sorduğun şey buysa yorucuydu. Çırpınmaktan canım çıktı."
"Neden çırpındın ki? Tanrı aşkına senin derdin ne?" benim derdim mi ne? Kurallar.
Derin bir nefes aldıktan sonra "Hiçbir şey." dedim.
Günümüzün çoğu şu öpüşme meselesini konuşarak geçmişti. İşin aslı Alice konuşmuş ben de dinlemiştim. Jack hakkında yanılmıştım ve bu beni oldukça şaşırtmıştı. Kehanetlerim yani tahminlerim her zaman tutardı.
   Tüm öğle arası Jack'in ödevlerini yapmıştım. Böylece düşünmeye bolca vaktim olmuştu. Jack planlarımın hepsini bozmuştu. İlk olarak ödevlerini yapacağım yeni birini bulmalıydım. Daha sonra da şu Jack saçmalığından kurtulmalıydım.
Alice beni gördüğü gibi konuşmaya kaldığı yerden devam etmişti. "Düşünüyorum da Aden Jack gibi biri sende ne bulmuş olabilir ki?" Dürüstlüğü gözlerimi yaşartmıştı.
"Bilmem."
"Yanlış anlama. Sadece pek onun tarzı değilsin. Makyaj yapıp mini etek giymezsin mesela. Sen daha sade ve sıkıcısın." vay canına Alice'in ağzından bal damlıyordu.
"Doğru." kısa cevaplarla geçiştirmeye çalışıyordum ama o buna pek aldırış etmiyordu.
"Yani sen bu okulun kutsal rahibesisin. O güzelim uzun saçlarını sürekli örer, gömleklerinin düğmesini sonuna kadar kapatırsın." gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Haklısın."
Alice hafifçe omzuma dokunarak "Ama senin için güzel." dedi.
Kahkaha atmamak için alt dudağımı ısırdım.
"Teşekkürler Alice."
    Annemle birlikte akşam yemeğini yedikten sonra ödevlerimi yapmak için odama geçtim. Soluk pembe duvarlarım ve cırtlak pembe yatak örtüm beni deli ediyordu. Odama her girişimde pembe üstüme kusuyordu. Ödevlerimi neredeyse bir saat içinde bitirmiştim. Annemin zevki olan ayıcıklı pijamalarımı giyip dişlerimi fırçaladım. 4 saatlik bir uyku için hazırdım.

Gökyüzüne DokunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin