"Kasıntı Herif"

31 3 3
                                    

(Melody Gardot - Same To You)

    Hafta sonlarının en sevdiğim yanı okulun olmamasıydı. Alice beni ezikleyemiyor, Jack beni aptal yerine koyamıyor ve Mike aniden defterimi kapıp beni peşinde koşturamıyordu. Huzuru iliklerime kadar hissedebiliyordum. Çimlerin üstüne uzanıp ellerimi ensemde birleştirdim. Gökyüzü bulutluydu. Defterimi yavaşça yukarı kaldırıp boş bir sayfaya 'Tüm şairler kalemlerini gökyüzüne batırır.' yazdım. Yazmak gökyüzüne dokunmanın en kestirme yoluydu. Yazarak büyüyor, devleşiyordum.
Annem tüm ambiyansı acımasızca bozarak "Aden! Yemek hazır tatlım." diye bağırdı.
"Geliyorum anne." gitmek zorundaydım. Elveda öldürmem gereken boş vakitler, elveda huzur saçan çimler, gökyüzü elveda...
Yemekten sonra bulaşıkları makineye yerleştirdim. Mutfağı havalandırabilmek için pencereyi aralamıştım. Karşı komşumuz Bay Thomson çimleri suluyordu.
"Anne ben odama çıkıyorum. Akşam yemeğine kadar ödevlerimi bitiririm."
Annem Will ile birlikte televizyon izliyordu. "Tamam tatlım."
Odama girdikten sonra kapıyı üstüme kilitledim. Çantamdan akşam giyeceklerimi çıkarıp yatağın üstüne serdim. Kate hiçbir masraftan kaçınmamıştı. Mavi çiçekli, uçuş uçuş bir elbise, ona uygun sandalet ayakkabılar, kot ceket ve takılar almıştı. Çok zevkli bir kadındı. Bu tarzı tamamlaması için saçlarımı düzleştirmeyip dalgalı halde bırakacaktım. Çantamın cebinden parti davetiyesini çıkardım. Siyah kağıdın üstünde gümüş işlemeler vardı. En üste de benim ismim yazıyordu. Kate bu davetiyeyi alabilmek için tam bir saat uğraşmıştı.
    Alarm çalmadan bir dakika önce uyanmıştım. Alarmı kapatıp hızla doğruldum. Bu ani çıkışım gözlerimin kararmasına sebep olmuştu. Dişlerimi fırçalayıp saçlarımı taradıktan sonra hazırlanmak için boy aynasının karşısına geçtim. Elbiseyi giyip sandaletlerimin iplerini dizlerime kadar çektim. Gümüş üç büyük taşlı yüzüğü sol elimin parmaklarıma, kat kat kolyeleri de boynuma geçirdim. Son olarak kot ceketimi giyip saçlarımı geriye doğru attım. Her şey mükemmel görünüyordu.
Kate'in bir parça kağıda yazdığı adresi taksiciye uzattım. "Buraya gidelim lütfen."
Damon denen herifin evi resmen dağın başındaydı. Tanrım! Taksiciye bir servet ödemiştim. Taksiden inip etrafıma bakındım. Kocaman şaşaalı bir villa, lüks arabalar ve etrafta cirit atan iri yarı, takım elbiseli korumalar. Şu ana kadar gördüğüm her şeyden zenginlik akıyordu. Orda öylece dikilmeyi bırakıp girişe doğru yürümeye başladım. Kot ceketimin cebinden davetiyeyi çıkardıktan sonra kapıda duran papyonlu görevlinin eline verdim.
Davetiyeye baktı ve "Buyrun Efendim." dedi önümden çekilirken. Kapıdan bahçeye kadar çiçekli bir korunun içinden geçtim. Çiçeklerin kokusuyla adeta sarhoş olmuştum. Bahçe bu güne dek gördüğüm en güzel yerdi. Göz alabildiğince uzanıyordu. Bahçenin tam ortasında büyük bir havuz vardı. Etraf çeşit çeşit çiçek ve ağaçla bezeliydi. Sihirli bir dünyanın kapılarını aralamış gibi hissediyordum. Bu büyünün etkisinden kurtulup iki gündür hakkında araştırma yaptığım Damon Young'a bakındım. Fotoğraflarına o kadar çok bakmıştım ki nerde görsem tanırdım. İnsanlar bahçenin dört bir tarafına dağılmışlardı ama Damon'ı baktığım hiçbir yerde görememiştim. Bu arada bir şey farkettim. Kadınların hepsi bu parti için aşırı süslenmişlerdi ben ise oldukça sade ve gösterişsizdim. Kate daha çabuk dikkat çekmem için bu kıyafetleri seçmiş olmalıydı. İşe yarıyordu. Neredeyse herkes bir kere bana bakmıştı.
"İçki alır mısınız Efendim?" dedi sarışın bir kız. Üstünde beyaz bir gömlek ve siyah süper mini bir etek vardı. Görevliler bile son derece şıktı.
"Hayır. Teşekkür ederim." kafamın yerinde olması gerekiyordu. Dicey koltuğunda oturan uzun saçlı adam insanların eğlenmesi için elinden geleni yapıyordu fakat kimsede tık yoktu. Erkekler pahalı takım elbiseleriyle, kadınlar göz alıcı mücevherleriyle gerim gerim geriliyorlardı. Hepsi gösteri budalasıydı.
Kot ceketimi çıkarıp masanın üstüne bıraktım. Dans için ayrılan alana doğru yürümeye başladım. Parti şimdi başlıyordu. Kendimi hemen müziğin ritmine kaptırmıştım. Ellerimi havaya kaldırıyor, ayaklarımla bir kaç hareket deniyordum. Bana kibirle bakan insanların yüzlerindeki ifadeyi daha fazla görmemek için gözlerimi kapattım. Tek hissettiğim şey müzikti.

Hiç beklemediğim bir anda biri eliyle kolumu yakalayıp beni etrafımda çevirerek kendine doğru çekti ve diğer kolunu belime koydu. Gözlerimi açtığımda karşımda duran kişinin Damon Young olduğunu farkettim. Şaşkınlıktan küçük dilimi tutacaktım. Dağınık, kuzguni saçları gözlerinin üstüne düşüyordu. Siyah gözleriyle beni süzerken dolgun dudakları yukarı doğru kıvrılmaya başlamıştı. Neredeyse gülümseyecekti. Kendimi yavaşça geri çektim. Kate'in söyledikleri beynimde yankılanıyordu. Ne kadar çok itersen o kadar çok çekersin. Partideki herkesin aksine oldukça sade ve rahat giyinmişti. Haki yeşili gömleğin içine siyah tişört giymiş, kot pantolon tercih etmişti. Tuhaf bir havası vardı. Delici bakışları içime kadar işliyordu.
Diceye dönerek işaret verdikten sonra sağ kolunu yine belime koydu. Bir yandan gereksiz heyecanımı bastırmaya çalışıyordum bir yandan da Damon'a ayak uydurmaya özen gösteriyordum.  Çalmaya başlayan duygusal müzik ortamın tüm havasını değiştirmişti. Üstümüzdeki meraklı bakışları da hissedebiliyordum.
"Sen kimsin?" gözlerini gözlerime dikmişti.
Benden on santim kadar uzun olduğundan kafamı yukarı kaldırmam gerekiyordu. Bakışları gözlerimin, dudaklarımın ve son olarak boynumun üstünde geziniyordu. Nefes almakta zorlanıyordum. Bir yabancı beni böyle etkisi altına almayı nasıl başarıyordu?
"Herhangi bir davetli."
"Bu kokuşmuş insanlarla kendini bir mi tutuyorsun?" beni eliyle savurup tekrar kendine doğru çekmişti.
"Bir farkım olduğunu mu düşünüyorsun?" aramızdaki mesafe giderek azalıyordu. İlk defa her şeyin bu kadar hızlı gelişiyor olması beni korkutuyordu.
Kulağıma kısık sesle "Dansını gördüm. Farklıydı." dedi. Benimle böyle rahat konuşması sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz hissi uyandırıyordu.
Müziğin sona ermesiyle birbirimizden uzaklaşmıştık. Aniden arkasını dönüp gitmesi bende şok etkisi yaratmıştı. Kasıntı herif beni orda öylece bırakmıştı. Bu neydi şimdi? Ne yapmaya çalışmıştı? Masama dönüp ceketimi giydim ve kapıya yöneldim. Başaramamıştım. İlgisini çekememiştim. Onu etkileyemediğimi hissedebiliyordum. Alt tarafı dans etmiştik ve onun önüne gelenle dans ettiğine de emindim. Kate bu iş için başka bir kızı denemeliydi.

Gökyüzüne DokunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin