Gece...
(Calvin Harris & Disciples - Have Deep is your love)Özgürlüğün o tatlı sert esintisini tenimde, beynimde ve kalbimde hissedebiliyordum. Bu bir tür varoluştu. Gece kadar karanlık bir ben uyanıyordu. Aynada, tam karşımda duruyordu. Kuzguni düz saçlarım omuzlarımdan aşağı sarkmıştı. Dudağımdaki koyu kırmızı ruj, deri ceketin içine giydiğim şarap kızılı elbiseyle göz alıcı bir uyum yakalamıştı. Artık gece başlayabilirdi.
Annemin kullandığı uyku hapları onu ölü gibi yapıyordu. Bu sayede evden çıkarken pek sorun yaşamıyordum. Yedek anahtarlarımıda yanıma aldıktan sonra evden çıktım. Etraf sessizdi. Kate'in arabası biraz ileride durmuş, beni bekliyordu. Kimseye görünmemeye dikkat ederek, arabaya doğru yürümeye başladım.
Ben arka koltuğa, Kate'in yanına geçerken "Çok seksi görünüyorsun Aden." dedi Lydia.
İltifatını duymazdan gelerek "Geç kalıyoruz." dedim ve gözlerimi karşıya diktim.
"Geç kalıyormuşuz Marry. Sür şu lanet arabayı." Lydia takındığım davranışa sinirlenmişti. Ona bilerek kaba davranıyordum. Ben onun aksine erkeklerden hoşlanıyordum ve bana karşı hissettiklerinin de farkındaydım.
Kate tok bir sesle "Aden hazır mısın?" dedi.
Hiç düşünmeden cevap verdim. "Her zaman."
Kate Keyifle gülümseyerek arkasına yaslandı. O benim için bir ilahtı. Otuz beş yaşında oldukça güçlü bir kadındı. Sarı saçlarını özenle ensesinde toplar, çelik mavisi gözlerini ön plana çıkartan makyajlar tercih ederdi. Dar kıyafetler giyinerek fiziğini göstermeye bayılırdı. Zarif ve asildi. Dahil olduğum Gececi grubunun da kurucusuydu.
Lydia öne doğru eğilip parmaklarını birbirine kenetledi. "Aden bu gece senin."
"Kurban kim?" göz teması kurmamaya çalışıyordum.
Histerik bir kahkahayla "Şanslısın. O Bir barmen." dedi.
"Suçu?"
"Tecavüz." dedi Kate araya girerek. Arabanın içi birden sessizleşmişti. Tecavüz bir kadına yapılabilecek en büyük haksızlıktı. Düşüncesi dahi mide bulandırıcıydı.
"Tamam." dedim sessizliği bölerek.
"Saçlarımı beğendin mi Aden?" kafamı kaldırdığımda Lydia'nın gülümsediğini gördüm.
Ağzımda "Evet. Güzel." tarzı şeyler geveledim. Renkten renge, şekilden şekle soktuğu saçlarını bu sefer de küt kestirip mora boyamıştı. Oval yüzüne, kocaman yeşil gözlerine ve derin gamzelerine oldukça yakışmıştı. Lydia bir seksen boylarında, yuvarlak hatlı çok güzel bir kadındı. Bazen onun yanında kendimi kötü hissediyordum.
"Geldik." dedi Marry arabayı durdururken.
Kate bana doğru eğilip kulağıma "Bu gecenin sonunda kazanan sen ol." diye fısıldadı.
Gözlerinin içine baktım. Kate işini iyi yapıyordu. Büyük bir özgüven ve kararlılıkla arabadan indim. Yanıp sönen ışıklarıyla adeta 'ben burdayım' diyen Zuberrr Club'a doğru yürüdüm ve kuyruğa girip beklemeye başladım. İçerden gelen tempolu müziği dinlerken telefonumun titremesiyle irkildim. Lydia'dan bir mesaj gelmişti. Bu o pisliğin fotoğrafı. Onun canına oku! Fotoğrafı dikkatli bir şekilde inceledim. Esmerdi. Çekik gözleri ve dolgun dudakları vardı. Bir sapığa oranla oldukça yakışıklıydı. Sonunda sıra bana gelmişti. Kabıda duran kel, iri yarı adama kimliğimi gösterdikten sonra içeri girdim. Ben ilerledikçe müziğin sesi de artıyordu. Birbirine yapışık dans eden vücutları yararak ilerlemeye çalışıyordum. İçeriye boğucu, basık bir hava hakimdi. Siyah duvarlar ve yanıp sönen ledler bende kısa süreli bir körlüğe sebeb olmuştu. Ortama alıştıktan hemen sonra fotoğraftaki pisliğe bakındım. Az ilerde bar tezgahının arkasındaydı. Derin bir nefes aldım ve tam karşısına oturdum. Onu izlemeye başladım. Bakışlarımı farkettiğinde eli ayağına dolaşmıştı. Neredeyse elindeki içki bardağını düşürecekti.
"Ne alırsın?" dedi sırıtarak. Belli ki beni beğenmişti.
"Seni." dedim gözlerimi gözlerine dikerek.
"Öyle mi?" müzikten dolayı sesinin düzeyini yüksek tutuyordu.
"Arabam dışarda senin evin uygun mu?" bakışlarımı dudaklarına kaydırdım.
Heyecalanmıştı. Yanında duran diğer barmene "Ben çıkıyorum. Gerisi sende." dedi.
Barmen kafasıyla onayladıktan sonra dışarı çıkmak için kalabalığın içinden geçtik. Bu sırada elini belime koymuştu. Onu her an öldürebilirdim.
"Araban ne tarafta?" sabırsızlığı sesine yansımıştı.
Parmağımla işaret ederek "Şu." dedim gözüme kestirdiğim kırmızı bir araba için.
"Bu arada ismim Chad." ne de çok merak ediyordum.
"İsimlerin bir önemi yok. Tek gecelik bir şey olacak Chad." dedim gülümseyerek.
"Bunu bilemessin." birde kendinden emindi.
Arabaya iyice yaklaşmıştık. Elimi çantamın içine daldırdım ve arabanın anahtarı arıyormuş gibi yaptım.
"Lanet olsun!" çığlığa benzer bir ses çıkarmıştım.
"Ne oldu?"
Telaşlı bir bakış eşliğinde "Anahtarlar yok." dedim.
"Düşürdün mü?" Chad etrafa bakınmaya başlamıştı bile.
Kate'in arabası ufukta görünmüştü. Chad'i oyalamak için kendime doğru çektim.
"Bence arabanın üstü de uygun." dedim hızla.
Araba gelip yanımızda durduğunda derin bir nefes aldım ve "Canın cehenneme pislik." diyip Chad'i ittim. Çantamdaki spreyi çıkarıp yüzüne sıktım. Chad ne olduğunu anlamadan tökezleyip yere düştü ve bayıldı. Lydia'nın da yardımıyla onu arabaya taşıdık. Artık gecenin ikinci kısmına geçebilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzüne Dokun
Teen FictionDamon avucundaki elimi sıkıca kavrayıp beni arkasına saklamaya çalışıyordu. Koruma içgüdüsüyle önüme atılıyordu. Damon'nın ne kadar gergin olduğunu hissedebiliyordum. Siyah mercedesten ikisi iri yarı, takım elbiseli üç adam indi. Kumral olan elliyle...