3. bölüm

39 4 0
                                    

Multi medyada Rüya rolünü temsil eden, Kristen Stewart var. Şuan için Araf Arslan'ı temsil eden birini seçmek istemiyorum. Okuyucunun kafasında canlanması, kesinlikle daha iyi olabilceğini düşündüm.

Duygular mıydı karanlığa pençe atıp ufacık bir boşluktan yansımak için direnen bir ışık, yoksa kaderin oyunu muydu karanlığa eşlik etmek isteyen bir kıvılcım.

O gece eve geldiğimde, gecenin karanlığında kaybolan mobilyaları ışığı açana kadar ellerimle yokladım. Hava hala yağmurluydu. Şiddetli rüzgarın etkisiyle cama vuran yağmur damlaları adeta birbiriyle yarışırcasına süzülüyordu. Bu yarış, uzun yolculuklar sırasında arabanın camında izlemeyi en çok sevdiğim yarışlardan biriydi.

Evde tek başıma olmamın ve gökyüzüne çöken karanlığın yanısıra korkuyla kasılan bedenimi teselli edercesine evin tüm perdelerini kapattım.
Dışarıdan geçen herhangi bir araç ya da ağaç gölgesi görmek tüylerimi ürpertiyordu.

Annemin kendisi yokken yemem için bıraktığı birkaç yemeği hazıradıktan sonra, salonun en rahat koltuğuna alkol kokusu sinen bedenimi bıraktım. Ve gözlerimi birkaç saniye yumdum ardından derin bir nefes aldım. Evde tek başıma olduğumu hatırlamak vücudumu kaskatı yapıyordu.

Edebiyat ödevini kafama şuan için takmak istemiyordum. Arafla sıra arkadaşı olmak iyi bir şey miydi yoksa  kötü mü kestiremiyordum. Sanki cehennemin ortasında cennette gibiydim. Nasıl olur da ondan bu kadar korkarken ondan etkilenebiyordum?

Televizyonda son dakika haberi çıkmasıyla düşüncelerim evin içinde dört bir yana dağıldı. Televizyondaki bu yüz, tanıdıktı.
Koluyla yüzünü örtmeye çalışan bu çocuk, kesinlikle işini düzgün yapamıyordu.
Gözlerim bir süre daha televizyonu taradığında televizyondaki bu çocuğun Araf olduğunu anlamam zor olmadı. Ve bir kolundan çekiştiren  polise teslim olmuşa benziyordu.
Televizyonun alt kenarında, gece klübüne belirli sebeplerden ötürü baskın yapıldığını ve elli yedi genci göz altına aldıkları yazıyordu. Televizyona öylece bakıp kalmıştım. Bu çocuktan kurtulmam gerekiyordu. Gözlerim hala televizyonu tararken cep telefonumun çalmasıyla irkildim. Arayan Doğa'ydı.

"Alo?" dedim ifadesiz bir sesle. Ve gözlerim hala sıradaki habere geçen televizyona dikili kalmıştı.
"Aman tanrım!" dedi Doğa. Benim ses tonumun aksine çok heyecanlı ve soluk soluğa konuşuyordu. "Televizyonu aç hemen!" diye emir verdi bir iki nefes alarak.
"Araf'tan mı bahsediyorsun? Biliyorum... Delinin teki." Hızla atan kalbimin yanı sıra ses tonumun kayıtsız çıkmasına özen gösteriyordum.

"Onu okuldan atarlar ve okulun aylık gazetesine bu haber bomba gibi düşer be!" dedi yine büyük bir heyecanla.

Bağırarak konuşması kulaklarımı tırmalayınca telefonu bir iki saniye kulağımdan uzaklaştırıp kaşlarımı çattım. "Sakin ol."
"Edebiyat hocasına kesinlikle bildirmelisin, bir suçluyu gerçekten tanımak istemediğini söyle Ona. Anlayış gösterecektir." dedi daha sakin bir sesle.

Cevap vereceğim sırada, evin kapısı çaldı. Ağzım koca bir havayla dolup kapandı. "Doğa." dedim "Kapı çalıyor, seni sonra ararım."
Cevap vermesini beklemeden telefonu yüzüne kapattım. Bu saatte evin kapısı çalması beni ürkütmüştü. Göz bebeklerimin korkuyla büyüdüğünü tahmin ederken yavaşça koltuktan kalktım. O sırada kapı daha şiddetle vuruldu. Gözlerimi sımsıkı kapatıp derin bir nefes alarak kapıya yöneldim.

GÖLGE OYUNLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin