KÜÇÜK SONSUZLUK

308 30 0
                                    

Kusura bakmayın bazı sebeplerden dolayı bölümü geç yayınlamak zorunda kaldım okumalar için teşekkürler..

Artık zaman kavramını kestiremiyordum.
Akıp giden zaman, geçen günler, gece ile gündüz, hiçbir şeyi kavrayamıyordum.

Sonsuz bir karanlığım içindeydim ve bir şeyler içerden vücudumu kemiriyordu.

Vücudumu hissedemiyodum. Çığlıklarım, duyulmuyordu ya da artık sesim kısılmıştı bilmiyorum.

Birden evin içindeydim. Ama eşyalar 9 yıl önceki yerlerindeydi. Annem ve diğer akrabalarım hepsi oturmuş gülüşüyorlardı.

Anneme koştum. O ne zaman düşsem kanayan dizlerimi ve sulu gözlerimi görse yaramı öperdi. Diyemeyeceğim ama demek de istemezdim. Ben her zaman kendim kalktım. Annem beni güçlü büyütmüştü. Varlığı hep yanımdaydı ama.

Şimdi sadece onun varlığına ihtiyacım var.

Anneme koştukça uzaklaşıyordum.

"Anne yardım et anne boğuluyorum kurtar beni gücüm yetmi-"

Ama benim gücüm her şeye yeterdi. Birden bire annemle ben 6 yaşındayken kum torbalarına vurduğumuz sahneye atladı. Ardından 10 yaşındaki bitmek bilmeyen mekiklerime. 11 yaşındaki şınavlarım 13'ümdeki barfikslerim, 14 yaşımda nasır tutmuş ellerim...

Hayır, bu hiçbir şeydi. Ben güçlüydüm bir yolunu bulurdum.

Ve birden annemin o ışık haznesindeki kayboluşu geldi.

Koşmak için, onu yakalamak için sinirimden aldığım bütün gücumü kullandım. Vücudumda bir şeyler patlıyordu ama umrumda bile değildi.

Işık haznesini yakalamak için yukarı atladığımda birden kapandı. Ve ben annesizliğin bana bıraktığı gözyaşlarıyla yere düşerken dengemi kaybetmeden zemine en sert yumruğumu geçirdim.

Birden yer de delindi ve ben karanlıktan o nokta gibi gözüken parlak zemine düşmeye başladım.

Yer çok yaklaştı ve birden her şey yerine oturdu. Aşağıda beni bekleyen Scoot ve kaybolan annem. Sonsuzluğu bile kavramaya başladım. Sonsuzluk, içinde sen oldukça çok küçük bir şeymiş aslında.

Yer çok yaklaştı ve refleks dedikleri şey acı bir şekilde bana işlemeye başladı. Yere düşmedim. Havadaydım. Ama sağa sola yalpalıyordum.

Dengemi kaybettim ve tam düşecekken Scoot beni tuttu. O da havadaydı. Ve sırtındakiler...

Gri bir çift kanat. Arkama baktım. Bende de siyahı vardı. Ve daha büyüğü.

Yaşadığım şokla birlikte kendimi sarsınca Scoot'la nerdeyse burun buruna olduğumuzu fark ettim. O an havada olduğumuzu unuttum ve Scoot'u ittirdim. Birlikte yere düştük.

'Scoot?'

'Jess?' Sırıtıyordu.

'Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?'

KARA KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin