Bölüm 9. Rize'deki Heyecan

65 0 0
                                    

RİZE'YE DOĞRU

Karadeniz Sahil Yolu'nda hız sınırına aldırış etmeden Trabzon'un Pelitli bölgesini geçip Yomra ilçesine girdiğinde yardımcısı Ahmet'i arayan Fatih, "Ne yaptın aslanım?" diye sordu. "Zafer'e ulaşabildin mi?"

"Ulaştım amirim. İkisini de Merkez'e aldım."

"İkisini mi? Diğeri kim?"

"Devrim adında bir genç... Zafer'in arkadaşı."

"Onunla ne işimiz var?"

İki delikanlıyla sabah sabah yaşadığı serüveni amirine anlatan Ahmet, "İkisi de şu an gözaltında amirim," dedi. "Biri şüpheli sıfatıyla, diğeri de topluma açık yerde olay çıkarmak ve polise mukavemetten dolayı."

Başkomiser Fatih de sabahtan beri yaşadıklarını telefonun diğer ucundaki yardımcısına aktarırken, başkası tarafından arandığına dair uyarı sinyali geldi. Ekrana bakıp, "Murat Reis arıyor Ahmet, daha sonra konuşuruz seninle," dedi. "Anlaşıldı amirim," diye cevap verdi yardımcısı.

"Alo,"

"Merhaba Fatih," dedi Murat Müdür. "Kemal son birkaç haftadan beri Bursa'ya hiç gitmemiş!"

"Gitmemiş mi?"

"Evet. Hatta Uludağ'daki tüm otel kayıtlarını incelettirdik. Hiçbirinde de Kemal'in rezervasyon yaptırdığına dair bilgiye ulaşamadık."

"Anlaşıldı efendim."

"Trabzon'daki durum ne merkezde?" diye soran Murat Reis'e, "Burada işler biraz karıştı Müdür Bey," dedikten sonra gelişmeler hakkında bilgi verdi.

**

Kiraladığı gri renkli, 2013 model, dizel motorlu otomobille yol alırken maziyi hatırladı Fatih... Trabzon'dan Rize'ye doğru, özellikle bahar aylarında yapılan yolculuklarda neredeyse yeşilin her tonuna rastlarsınız ama mevsim kış olunca bu güzelliklerin bir kısmından mahrum kalıyordu insan. Fatih, Karadeniz sahillerinin doğal güzelliğini bozduğuna inandığı otoyolun, zamanında daha yukarılardan, dağ kısmından yapılmamış olmasını bir türlü anlamıyordu. Bu konuda Ordu ilinin yöneticileri vaktiyle dirayetli davranmışlar, ısrarları sayesinde otoyolun güzergâhı şehrin arka tarafından geçirilmişti. Dağlardan, Türkiye'nin en uzun karayolu tüneli inşa edilmiş, böylece Ordu'nun muhteşem kıyı şeridi, sahilleri Karadeniz'de numune güzellik olarak gelecek nesillere aktarılmıştı.

Fatih, çocukluğunda memleketine yapmış olduğu seyahatlerde özellikle otobüsün cam kenarında oturmayı severdi. Seyretmeye doyamadığı kıvrım kıvrım virajları, falezleri, yeşilin maviyle kucaklaştığı Doğu Karadeniz'in o cennet misali kıyı şeridini, şimdi artık mazide kalmış kartpostal gibi hayal etmek ne acı bir duyguymuş diye düşündü. Belki de o yüzdendir, Karadeniz'in ferman dinlemez hırçın dalgaları, denizin doldurularak yeşille arasına mesafe konulmasını bir türlü hazmedemiyordu. Sık sık hücuma kalkıp önündeki bentleri ve yolları yıkıp geçiyor, birkaç yıl arayla milyonlarca liralık zarara sebep oluyordu.

Her şeye rağmen Karadeniz'in doğal güzelliklerinin dünyada eşi benzerinin olmadığına inanıyordu Fatih. Yaz ayları gelince güneş, deniz ve kumsal için güneye akın eden yerli turistlerin aksine, ailesiyle birlikte Karadeniz'in harikulade güzelliklerine seyahate çıkardı. İki yıl önceki seyahatlerinde hanımı ve çocuklarıyla Ordu ilindeki uzun ve yüksek hatlı teleferiğe binmiş, gökyüzüne yakın dağlardan, tepelerden yerleşim merkezlerini, yamaçları ve sahilleri seyretmeye doyamamışlardı.

Eskiyi yâd ederek geçirdiği kırk dakikalık yolculuğun ardından memleketi Rize'ye giriş yapan Fatih, 'Çayın Başkentine Hoş geldiniz' tabelasını geride bıraktı. Sol tarafında mavi Karadeniz, sağında ise, sanki kış değil de ilkbaharmış gibi yeşil renkli dik yamaçlar, set set sıralanmış çay bahçeleri kendisine eşlik ediyordu.

KANLI İCATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin