Bölüm 8. Metin Tarakçı'nın Ofisinde

58 0 0
                                    

METİN TARAKÇI'NIN OFİSİNDE

Metin Tarakçı, bir kısmı toplantı için şehir dışından gelmiş olan konuklarını yolcu edip odasının kapısını kapattıktan sonra cep telefonuna sarıldı. Gül ağacından yapılmış, ince işçilikli zarif masasından kalkıp pencereye doğru yaklaştı ve dışarıya bakındı. Arka arkaya üç kez aramasına rağmen bir türlü yeğeni Kemal'e ulaşamadı. Dördüncü denemesini yapmak üzereydi ki kapının aniden açılmasıyla iki sivil polisin içeriye girmesi bir oldu. Hemen arkalarındaki sekreter kız, "Metin Bey, kendilerine beklemelerini söyledim ama dinlemediler maalesef," dedi. Telefonunu masasının üzerine bırakırken, "Tamam kızım sen çıkabilirsin," diye karşılık verdi patronu.

Kahverengi deri kaplı yumuşak koltuklara kurulurlarken polis kimliklerini çıkarıp işyeri sahibine gösteren iki sivil polis memuru, "Emniyet'ten geliyoruz," dediler. "Ben Başkomiser Fatih Korkmaz. Bu da arkadaşım Başkomiser Cüneyt Sever."

"Size nasıl yardımcı olabilirim," diye karşılık verdi Metin Tarakçı?"

"Deminden beri bekliyoruz Metin Bey," diye sert çıktı Fatih. "Yeğeniniz Kemal'i arıyoruz."

"Niye arıyorsunuz ki yeğenimi? Ne yapmış? Hem onu arama izniniz var mı?"

"Var," diyen Başkomiser Fatih, ajandasının arasından iki adet antetli kâğıt çıkardı. Bunlardan biri Kemal Tarakçı, diğeri de Metin Tarakçı hakkındaydı. Savcılık kararlarını uzatıp, "Buyurun... İmzalı resmi evraklar," deyince, muhatabı ses çıkaramadı.

"Az önce kiminle konuşuyordunuz?" diye söze girdi Başkomiser Cüneyt.

"Bazı önemli görüşmelerim vardı," diye cevapladı işyeri sahibi.

"Bakın Metin Bey," dedi Fatih. "Nasılsa telefon kayıtlarından tespit ederiz. Doğru söyleyin, Kemal'le mi konuşuyordunuz?"

"Peki tamam. Evet, yeğenimi aradım ama konuşamadım. Zira uzun süre çaldırmama rağmen telefonunu açmadı kerata."

"Nerede olduğundan haberiniz var mı?"

"Hayır."

"Yeğeninizle en son ne zaman görüştünüz?"

"Birkaç gün oldu sanırım."

"Tam olarak ne zaman?" diye söze girdi Başkomiser Cüneyt.

"İki gün önce telefonla konuşmuştuk."

"Siz mi aramıştınız, o mu?"

"O aramıştı."

"Saat kaçta?"

"Saate bakmadım ama gece yarısını geçmişti sanırım."

"Gece yarısı mı?"

"Evet öyle. Kemal bu aralar düğün hazırlıkları yapıyor. Kız tarafıyla ilgili kafasına takılan bir şeyler olmuş. Onun için heyecandan gündüzü bekleyememiş."

"Nişanlı mı?"

"Evet."

"Nişanlısının adı ne?"

"Leylâ... Leylâ Yalçınkaya."

"O da Trabzonlu mu?"

"Evet, yakın sayılırız."

"Yakın derken, akrabanız mı?"

"Hayır öyle değil. Karşı köyden."

Kemal'in nişanlısının adını soyadını ve oturdukları yerin adresini ajandasına not eden Başkomiser Fatih, "Bir bardak su rica edebilir miyim Metin Bey?" diye sordu.

KANLI İCATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin