Bölüm 3. Yarıyıl Tatili

71 0 0
                                    

YARIYIL TATİLİ

Yarıyıl tatili gelip çatmıştı. Cuma günü ilk derste karneler dağıtılmış, çocukların kimi sevinmiş, kimisi de üzülmüştü. Bir kısmı ise kırıklarla dolu karnelerini hiç umursamamıştı bile. Karnelerini alan öğrenciler hızlıca sınıflarını terk etmiş, okulun koridoru uğultudan inliyordu. Erdoğan, Taner Öğretmenin kendisine birkaç defa seslendiğini zor duymuştu. Hemen öğretmeninin yanına gelip, "Buyurun Hocam, kusura bakmayın aşırı gürültü var da," dedi. "Müdür Bey seni istiyor," dedi Fizik öğretmeni Taner Bey. "Odasında..."

"Peki, hemen gidiyorum."

Az sonra müdürün odasına gelip kapısını arka arkaya iki kez tıklatan Erdoğan, "Gel," sesiyle birlikte içeri girdi. "Geç bakalım şöyle Erdoğan. Seninle biraz konuşalım," diye söze başladı Müdür Bey."

"Nasıl isterseniz efendim. Ama servisi kaçırmam değil mi? Kaçırırsam Babaannem çok merak eder de."

"Merak etme kısa konuşacağız zaten. Hem ben de sizin o tarafa yakın oturuyorum. Birlikte çıkarız."

"Peki Hocam."

"Erdoğan," dedi Doğukan Bey. "Öncelikle karnendeki güzel notların için seni tebrik ederim."

"Teşekkür ederim Müdür Bey."

"Biliyorsun ki liseler arası yarışmaya çok az kaldı."

"Evet öğretmenim."

"Çalışmaların nasıl gidiyor evladım? Bu aralar pek ilgilenemedim seninle. Yetiştirebilecek misin projeni?"

"Yetiştiririm Müdür Bey, çok az kaldı sayılır."

"İyi iyi. Çalışmalarından, formüllerden kimseye bahsetmiyorsun değil mi?"

"Yok Hocam, bahsetmiyorum."

"Çok güzel. Taner öğretmeninle de konuştuk... Tatil süresince herhangi bir ihtiyacın olursa hiç çekinmeden onu veya beni arayabilirsin."

"Tamam Müdür Bey. Çok teşekkür ederim."

***

ERDOĞAN'IN BABASINI ZİYARETİ

Bugün görüş günü olduğu için Safiye Bilgin, torunu Erdoğan'la birlikte sabah erkenden yollara düşmüştü. Babaannesi, evden çıkarken torununa, "Taşındığımızdan sakın babana bahsetme evladım olur mu?" diye tembihledi. Erdoğan, "Neden bahsetmemi istemiyorsun Babaanne?" diye sordu. "Babamdan niye saklayalım ki?"

"Bak güzel torunum benim... Biliyorsun ki baban çok hasta. Şimdi bir sürü soru sorup kafasına takar bazı şeyleri."

"Sahi, babamın durumu iyi değil, değil mi?"

"Doktorların söylediğine göre, evet."

"Çaresi yok mu hastalığının?"

"Allah'tan ümit kesilmez oğlum."

Tramvay hattının Karadeniz durağına kadar olan yaklaşık beş yüz metrelik mesafeyi yavaş yavaş yürüyorlardı. Yürürken torununun koluna giren Safiye Hanım Teyze'nin diğer elinde, rahmetli kocasından yadigâr kalan bastonu vardı. Durağa yaklaştıklarında Erdoğan'a, "Anlaştık mı evladım?" diye tekrardan sordu. "Baban şimdilik bilmesin." Torunu ise, "Anlaştık Babaanne. Tamam, bahsetmem," diye cevap verdi.

"Aferin."

"Babaanne..."

"Söyle kuzum."

"Asıl mesele başka, değil mi?"

"Ne gibi evladım?"

"Eğer babam niçin taşındığımızı öğrenirse, hapisten çıkar çıkmaz onlardan(!) hesap sormaya kalkar diye korkuyorsun. Doğru mu?"

KANLI İCATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin