TaeMin~5.Bölüm

192 17 6
                                    

Doktor kontrolünü yaptığı sırada kızarmış olan gözleri ile Asu odaya girdi ve arkasından da Züzü gelmişti. Asu ile göz teması kurarak ona her şeyin iyi olduğunu söylemeye çalıştım ama ne kadar anlatabildim onu bilmiyorum. Doktor kontrolünü bitirmiş ve kulağından steteskobu çıkarırken "Endişelenmenize gerek yok. Bu geçici bir şey. Sadece kendini biraz fazla yormuş." dedi ve elini Sıla'nın başına koydu. "Ne zaman geçecek peki?" diye sordum merakla. "Fazla uzun sürmez. Ateşi düşmeye başlamış. Bugün güzelce dinlenebilirse yarın taburcu edebiliriz." dedi doktor ve "İzninizle." diyerek kapıya yöneldi. Diğer grup üyeleri kapının önünden çekildiler ve doktor kapıdan çıkarken saygıyla eğilip onu selamladılar. Kore'de minnettar olduğunuzu böyle belirtiyordunuz sanırım.
Sıla sonunda ağlamayı bırakmıştı, Taemin ve diğer grup üyeleri de rahatlamıştı. Onew ise şirket ile konuşuyor ve kendi menajerlerinin hastahaneye gelmesini ve bir açıklama yapmaları gerektiğini söylüyordu. Yanına giderek "Sorun değil. Kendini bu kadar yormana gerek yok. Ben menajerimiz ile konuşarak halledeceğim." dedim Onew'e gülümseyerek odadan çıktım. Telefonumu çıkarmam ve menajerimizi aramam bir olmuştu.
M: Mina bende seni arayacaktım. Yemek almak için hastaneden bir süreliğine ayrılmıştım ve olanları duydum. Hemen birkaç haber ajansı ile konuştum. Beni hastanenin arka kapısında bekler misin?
Mina: Tamam, bekliyorum. Lütfen en kısa zamanda burada olun.
Dedim ve telefonu kapattım. Menajerimizin sesi gerçekten yorgundu ve şu an büyük bir koşuşturmaca içinde olduğunun farkındaydım. Bir grup üyesi olmaktan daha zor olan bir şey varsa, o da koruyacağınız grup üyeleri olmasıdır. Ve menajerimiz de bizi her zaman korumaya çalışıyordu. Şu an yaptığı gibi.
Hastahanenin arka kapısına çıkmış menajerimizi beklerken yanıma küçük bir kızın gelmesi ile ürkmüştüm. Olan olaylardan dolayı kafam çok başka yerlerdeydi ve yanıma sessiz bir şekilde geldiği için bu sevimli kızdan bile korktuğum için kendime güldüm.
"Unnie, seni tanıyorum." dedi tatlı sesiyle.
"Gerçekten mi?" diye sordum.
"Evet, siz bizim misafirlerimizsiniz."
"Öyleyiz değil mi?" dedim gülümseyerek ve cebimden çıkardığım, üzerinde bizim grubumuzun bir resmi olan, anahtarlığı ona uzatarak "Bunu sana verebilir miyim?" diye sordum. Küçük kafasını aşağı yukarı sallayarak elini uzattı ve minik parmaklarıyla anahtarlığı kavradı. "Bommie! Buraya gel." diye bir ses duymamız ve minik kızın saniyeler içinde annesinin yanına koşması bir oldu. Arkasından gülümsedim ve cebimden telefonumu çıkararak saate baktım. Saat ilerliyordu ve hava kararmak üzereydi. Menajerimiz bir an önce gelmeli ve bu olayı bugün halletmeliydik. Sabırsız bir insandım ve beklemeyi, daha doğrusu bekletilmeyi, hiç sevmezdim. Tam üşüdüğüm için içeriye geçeceğim sırada arkamdan "Mina!" diye bağıran birini duydum. Yavaşça arkamı döndüm. Bağıran menajerimizdi ve arkasında 10-12 kişilik bir basın grubu vardı. Soluk soluğa yanıma gelen menajerimiz "Grup liderleri olarak açıklamayı siz yapacaksınız. Onew'i çağırabilir misin?" diye sordu. Başımı salladım ve cebimden telefonumu çıkararak Onew'e bir mesaj attım. Mesajı attıktan 1-2 dakika sonra hastanenin arka kapısından koşarak geldi. "Bir konuşma planladın mı?" diye sordu. Menajerimize dönerek ondan bir cevap bekledim. "Bunu açıklamak için bir metine ihtiyaç duyduğumuzu sanmıyorum." dedi ve arkasındaki kalabalığa dönerek "Lütfen fazla yaklaşmayın!" diye bağırdı. Onew gülümsedi ve bu da menajerimize hak verdiği anlamına geliyordu. Kameralar çoktan bizi çekmeye hazırdı bile. Onew önden giderek kameraların önündeki yerini aldı. Bende onu takip ettim ve yanına geçtim. Onew bana tekrar gülümsedi ve "Sadece olanları anlatacağız." dedi. Başımı sallayarak onayladım ve önce onun konuşmasını bekledim. Onew "Hazır mı?" diye sordu. Menajerimiz "1, 2, 3!" dedi ve kameralar açıldı. Onew hemen konuşmaya başlamıştı bile;
"Herkese merhaba. Ben SHINee grubunun lideri Onew. Bugün yaşadığımız talihsiz olayla beraber bazı yanlış anlaşılmaların ortaya çıktığını gördük. Yanlış anlaşıldığımız ve sizi endişelendirdiğimiz için özür dileriz. Biliyorsunuz ki dünyaca ünlü bir yarışmaya katılacağız ve bu yarışmada bize yardım edecek, kaderimizi paylaşacak kardeş bir grubumuz var. Daha geleli 1 gün bile olmamasına rağmen bugün kötü bir olay yaşadık. Kardeş grubumuzun bir üyesi yorgun olduğundan dolayı biraz rahatsızlandı. Merak edilecek bir şey yok. O, şu an hastanede ve durumu iyi. En kısa zamanda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bizi desteklemeyi unutmayın! Kötü günleri beraberce atlatalım. Fighting!"
Onew öyle güzel konuşmuştu ki ben kameralara bakmak yerine sadece ona bakabilmiş ve kafamı sallayabilmiştim. Sıranın bana gelmesi üzerine kendime bir çeki düzen verdim ve kafamı kameralara çevirerek;
"Evet, merhaba. Ben SHINee'nin kardeş grubunun lideri Mina. Bugün grubumuzun rapperı olan Sıla'nın yaşadığı rahatsızlık sebebiyle sizi endişelendirdiğimiz için gerçekten çok üzgünüz. Bir daha böyle bir olay olmaması için kendimize çok dikkat edeceğiz. Lütfen sizde kendinize dikkat edin ve bizimle kalın." dedim ve başımı öne eğerek selam verdim. Sonrasındaysa Onew ile kalp yaparak bir poz verdik ve böylece yanlış anlaşılmaların düzeltilmesi için ilk adımı atmış olduk. Şimdi geriye kalan tek şey bu haberlerin yayınlanmasıydı. Menajerimiz gelen basın görevlilerine teşekkür ettikten sonra şirket başkanımızı arayarak her şeyin düzeleceğine söyledi. Bizde Onew ile hastaneye girdik. "Çok iyi bir iş çıkardın." dedi Onew bana dönerek. "Senin kadar iyi değilim sunbae." dedim gülümseyerek ve beraber Sıla'nın odasına gittik.
Odaya girdiğimizde günün yorgunluğu ile bitkin düşen üyelerin yerde bir daire kurarak oturduklarını gördük. Minho Sıla ile konuşuyordu. Sıla da sabahki haline göre oldukça iyi gibiydi, vücudundaki uyuşma geçmişti ve gülümsüyordu. Bizim odaya girmemiz ile tüm gözlerin bize çevrilmesi bir oldu tabii. "Bizim liderlerimiz en iyisi!" diye bağırdı Key elindeki telefonu sallarken. "Woah, haberler gerçekten çok hızlı yayılıyor." dedi Effe de telefonuna bakarken. "Yorumlara bak! Şimdiden bizi destekleyen bir süre kişi var!" diye bağırdı Jonghyun. Herkes oldukça mutlu gözüküyordu. Onew, Key ve Jonghyun'un yanına gitti ve beraber haberlere baktılar. Bende bizim kızların yanına geçtim ve haberlere göz gezdirdim. "Kameraya bakman gerekirdi." dedi Asu sırıtarak. "Ah. Evet öyle yapmalıydım ama yanımdaki parlayan yıldızdan gözlerimi alamadım." dedim suratımı Onew'e çevirmiş gülümserken. Hep beraber gülüşürken cam kenarında duran Taemin'i daha yeni farkediyordum. Yanına gitmek istedim ama telefonla konuştuğunu farkedince vazgeçtim. Küçük hastane odasının ortasında kurduğumuz daire ile sohbet etmeye başladık. Sohbet edip gülüşürken Taemin de bize katılmıştı. Minho da bize Sıla'nın yanından eşlik ediyordu bazen. O an gerçekten mutluyduk ve o odada 2 farklı grup değil tek bir grup olduğumuzu hissetmiştim. Ve bu beni gerçekten çok mutlu ediyordu.
Hava kararmış ve saat 9 oluyorken odanın kapısı açıldı ve elinde 5 adet orta boy pizza ile menajerimiz odaya girdi. "Normalde bunları hastaneye getirmem yasak ama çaktırmayın." dedi ve dairemize ortak olarak pizzaları ortaya koydu. "Liderlerimiz en iyisi olduğu gibi menajerimiz de öyle!" diye bağırdı Key. Menajerimiz gülümsedi ve bir kutu pizzayı alarak yatağın yanına, Minho ile Sıla'nın yiyebilmesi için, götürdü. Sıla yavaşça yataktan doğruldu ve Minho ile beraber pizzalarını yediler. Bizde dairemizin ortasından aldığımız pizzaları midemize indiriyorduk. "Bu arada..." dedi menajerimiz. "Doktor ile konuştum ve bugün taburcu olmak için izin aldım. Ama Sıla'yı yormak yok tamam mı?" diye sordu tek tek hepimizle göz teması kurarken. Hep bir ağızdan "Asla!" diye bağırdık ve gülüşmeler eşliğinde yemeğimize devam ettik.
Sonunda pizzalar bitmiş ve hepimiz tıka basa doymuştuk. Menajerimiz arabayı almak için otoparka inmişti ve bizde yavaş yavaş ayrılmak için toplanmaya başlamıştık. Minho Sıla'yı tutarak yavaşça ayağa kaldırdı ve Taemin de ona yardım etti. Bizim kızlar, Jonghyun ve Key önden çıkmışlardı. Daha sonra Sıla, Minho ve Taemin odadan ayrıldı. Ve son olarak grup liderleri olan, ben ve Onew, odadan çıktık. Menajerimiz arabayı hastane kapısına getirmiş olmasına rağmen arabaya binene kadar birkaç fanla selamlaştık ve bazı fanların ısrarı üzerine imza bile verdik. Tabii ki Onew buna daha fazla müsaade etmedi ve "Sıla arkadaşımızın dinlenmesi gerekiyor. Şimdi gitmeliyiz." dedi ve beni de arkasında sürükleyerek arabaya bindirdi. Daha ilk günden bu kadar olaylı geçen grup çalışmalarımızın sonunda ne olacağını gerçekten çok merak ediyorum.
Otele geldiğimizde saat 11 olmuştu bile. Bu nedenle herkes hemen odalara dağıldı. Tabii biz yine Onew ile kalmıştık çünkü aynı odayı paylaşıyorduk. Odaya gittiğimizde Onew kapıyı açtı ve "Ben bir duş alacağım. Ama istersen önce sen gidebilirsin?" dedi bana bakarak. "Sanırım şimdi yatacağım ve yarın sabah duş alacağım." dedim ve elimi boynuma atarak yorgunluğumu belli etmeye çalıştım. "Pekala. İyi uykular o zaman." dedi Onew ve kıyafetlerini alarak banyoya gitti. Bende üst tarafa çıkarak üstümü değiştirdim ve kendimi yatağa attım.
Gözlerim kapalıydı ama bir türlü uyuyamıyordum. Aslında bir ara, 15-20 dakika gibi bir süre, uyumuş olmalıydım çünkü Onew çoktan duştan çıkmış ve yatmıştı. Bir türlü uyuyamadığım için yataktan kalktım ve aşağı inerek çalışma masasının önüne geçtim. Onew'e ait olduğunu düşündüğüm bir defter masanın üzerinde açık bir halde duruyordu. Yavaşça sandalyeye oturdum ve masa lambasını açtım. Biraz göz gezdirince bunun bir defter değil günlük olduğunu anlayabiliyordum. Normalde meraklı biri değildim ama günlüğünde kendi adımın geçtiğini görünce okumaktan kendimi alıkoymadım. Günlük tahminimce dün yazılmıştı. Dün gece Onew uyurken, daha doğrusu uyuduğunu sandığım sırada, ona bakmaya gittiğimde Onew'in elini belime atması ve 'Benimle uyumak mı istiyorsun?' dediği sahne gözümde canlandı. O da bununla ilgili mi bir şey yazmıştı diye okumaya hazırlanırken arkamdan bir elin uzanması ve günlüğü kapatması bir oldu. Hızla oturduğum sandalyeden kalktım ve arkamda duran Onew'e baktım. Gerçekten kızgın gözüküyordu ve ben de bu yaptığım şey için gerçekten pişmandım.

TaeMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin