Geceye Hasret Güneş

780 221 100
                                    

GECEYE HASRET GÜNEŞ

"Çok halsiz düşmüş olmalı. Baksana nerdeyse bir gündür uyuyor"

Aslında uyumuyordum, uyanmaktan korkuyorum. Gerçek hayata dönmek, kâbusun içine düşmek o kadar korkutuyor ki. Bu yüzden başımda olan iki insanı dinliyordum. Biri beni kurtaran genç adam diğeri ise onun arkadaşı olmalıydı. Her zaman uğursuz bir insan olduğuma inandım. Şimdi de iyi insanlarla karşılaşma oranımın düşük olduğunu biliyordum. Uyanır uyanmaz buradan gitmeliyim.

"Aslında o araziye kendimi vurmak için gittim ama kadere bak ki bu küçük kızı kurtardım ve hâlâ gebermedim. Bu küçük olmasaydı şimdi leşimi arardınız"

Bu ses tonu hala korkutuyordu beni. Kurtarıcım nasıl bir insandı. İntihar etmek için bir yere gidiyorsun küçük bir kızın hayatını kurtarıyorsun. Nasıl bir his acaba?

"Ne güzel işte oğlum kız seni, sen kızı kurtarmışın. Peki ya o şerefsizlere ne yaptın?"

Arkadaşı intihar etmek normal bir şeymiş gibi hiç sorgulamadan es geçiyor. İnsanların kendi hayatlarına son vermelerini saçma buluyordum. Ben bu hayatta fazlalık gibi yaşamama rağmen hala içimde küçük bir umut varsa onlarda da olmalıydı. Hayatta ne yaşarsak yaşayalım hiçbir şey kendi canımızdan daha önemli değildir. Ben bu hayatın hep tokat atılan tekmelenilen kişisi oldum ama yaratanın ailemden aldığı ömrü bana yazmış olabileceğini düşünerek onların yerinede yaşıyorum.

"Aslında öldürecektim ama bu ufaklık bana öyle bir baktı ki onları öldürmek beni kesmezdi. Bende hepsinin erkekliğine sıktım. Anlayacağın onları hadım ettim"

Ne! Kulaklarım beni yanıltıyor olamaz değil mi? Hadım etmek mi? Garip bir ruh hali ama bir yandan da güzel fikir. Yaratan bizi mahrem uzuvlarımızı gencecik kızlara, kadınlara, çocuklara tecavüz edelim diye vermedi herhalde. Aslında bize verilen lütuf birbirini seven iki insanın canlarından, kanlarından masum çocukları olmasını sağlıyor. Lakin kirlenmiş zihniyetler algılama sorunu olan insanlar sadece seks objesi olarak kullanıp insanlık tarihine leke sürüyorlar.

"Oğlum sen psikopatsın. Bak kızın yarası fazla derin değil ama yinede bir hastaneye gidin derim."

Gözümü yavaşça açtım. Göz kapaklarım kendi kendine titrerken onları izlemeye başladım. Kurtarıcım ayağa kalkmış yanında ki sarışın adamı kapıdan geçirmeye çalışıyordu. İkisinin arkası bana dönüktü. Sarışın adam kurtarıcım kadar uzun olmasa da uzundu. İkisinin heybetli yapısı beni fazlaca korkuttu. Gözlerimi tekrar kapatacakken kurtarıcım arkasını döndü ve yüzünde hiç bir mimik oynatmadan göz kırptı ve elini dudaklarına götürüp sessiz ol! İşareti yaptı. Arkasından kapıyı çekince korkudan elim ayağıma dolaştı ve kendimi birden yerde buldum.

O an vücuduma keskin bir ağrı girdi. Böyle tüm vücudumu saran bir kramp girmişti. Acının kaynağı göğsümden geliyordu. Üzerimde ki erkek pijamalarının önünde ki iki düğmeyi açtım ve kafamı oraya sokup göğsümün ortasında ki yaraya bakıyordum. Göğsümün ortasına pansuman yapılmış ve üstü sarılmıştı. Büyük ihtimalle kurtarıcım üstümü değiştirip pansuman yapmıştı. Bunu düşünmek beni utandırsa da kafam biraz daha göğsümün içinde kalırsa nefessizlikten ölecektim.

Kafamı dışarı çıkardıktan sonra derin bir nefes aldım. Yan taraftan boğaz temizleme sesi gelince kafamı çevirdim. Kurtarıcım kaşlarını çatmış, ellerini saçlarının arasında gezdirip bana garip bakışlar atıyordu.

"İyi misin?"

Başımı sallayıp. Kızaran yanaklarımla ona bakmaya devam edemeden başımı yere eğdim. Bu adama oldukça rahatsızlık vermiştim. Bir an önce ayağa kalkıp evime gitmeliydim.

SESSİZLİĞİ DİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin