Ayrılığın kaç safhası vardır? Yada kavuşmanın kaç aşaması? Lakin bir ağrıyı gidermenin en kolay yoluyken (bebe) aspirinler(i); belki ruhlarımıza işlediğindendir,"mazoşizm". kağıda kaleme basarak sorunun merdivenlerinde seyr-i alem etmemiz.
"Şair adam bilimsel konuşmaz şair adam susmaz haykırır" bu kelamdan çıkan sonuç önce şairin adam(insan demektir. feminist kardeşlerimiz olabilir..) olması gerektiği kanısıdır. Misãlen , bir şair bir kediyi şiir yapabilir Orhan veli gibi ışte burda şüphe düşer beşerin aklına ve beşer sorar: " O vakit bu kedi, hani, ciğercinin kapısından ayrılmayan o dahi şair üretebilir" bu üretimden süt, aş ve külçe külçe altın elde edildiği de hafızalarımızdadır lakin Orhan abimize şu dizeler kalmıştır belki de kahve ocağında, el yazısiyle
"Cep delik , cepken delik
Yen delik , kaftan delik
Kevgir misin ve kardeşlik"Şiir neydi?(diye sorarım) şiir, sade bir kahveye savruk bir zãtın, yanlışlıkla döktüğü şeker mi?Yoksa / zaten yok ise sıkıntı yaratacak bir tatlandıcı mı? Şiir hiçbir zaman kahvenin yanında getirilen lokum olmamıştır. şiir kahvenin içindedir.Zaten bizãtihi kahvedir. Şiir günün yorgunluğunu alır(!) Yada derdile harap eder tüm benliğimizi, bencilliğimizi orhan abiyi bırakır bir köşeye koltuğunda rahat etmesinden rahat ederiz.
Yada kudüsü anamız beller dertlere dalarız belkide üstadı anar ne yazmış bee.. der ve başımızı yastığa koyduğumuz gibi ... uyuyamayız!. Neyse sizi de meşgul ettim şiir-şiirdir/şiir sevdiği karşısında lãl olup kağıtlara ahkãm kesme sanatıdır. Belkide kim bilir belki bir vakitte gökyüzüne bakarım belki ben yıldızlara bakar gülerim belki o yıldız ağlatır Aksa'da bir yetimi ne istediğin değil ne zaman istediğin önemlidir şiirde. Zeytin dalı uzatsan da kãr etmez şaire şair bildiğini okur kalem ne gerek alime meşguliyete son vereyim bari ne demişler: "Az söz erin yüküdür, fazla söz eşşşek yüküdür"