İTİRAFLAR

235 24 22
                                    


Bana sert bakışları ile bakıyordu. Daha fazla ona bakmak istemesem de gözlerimi ondan alamıyordum. Unutacağım dediğim adam tam karşımda gözlerimin içine bakıyordu ben ise Burak'ın kollarında dans ediyorum. Dahası ben onun arkadaşının doğum gününe gelmiştim yani şöyle bir bakacak olursak şuan suçlu benim. Suçluyum çünkü onun beni öpmesine izin verdim dahası karşılık verdim, suçluyum çünkü onun burada olacağını bile bile bende geldim. Ama o da suçlu beni öpmemeliydi, ben demedim sonuçta gel beni öp sonrada karına yakalan diye. Sahi Sıla Hanım nerede?

"O'na bu şekilde bakmaya devam edersen kıskanacağım" Burak'ın sesiyle ona bakmaya başladım ama keşke kafamı hiç çevirip bakmasaydım, şuan Burak ile fazla... fazla yakın duruyoruz. O biraz eğilse ben kafamı biraz kaldırsam dudaklarımız birbirine değecekti...

22 yıllık hayatımda sadece bir kişiyle çocukken öpüşmüşken bir günde iki kişi ile öpüşürsem herhalde kahkaha atarım...

Burak ile aramdaki mesafeyi açmak için bir adım geri gitmeye çalıştım ancak Burak'ın belimdeki eli buna izin vermedi. "şşş, ufaklık bir şeyi deniyorum o yüzden korkma ve kaçma" dediğinde ne olduğunu anlamadan omuzumun üstünde bir sıcaklık hissettim. Burak'ın dudakları omuzuma değdiğinde ürperdim ama bu heyecandan değil korkudandı...

Burak'a 'beni bırak' demeye kalmadan her zaman olduğu gibi biri bileğimden tutup beni çekti. Bu kişinin kim olduğunu görmeme gerek yoktu... Kokusu yetiyordu O'nun.

Çok geçmeden Çınar, "öldürürüm lan seni" diye bağırarak Burak'ın suratının ortasına yumruk attı. Bir anda duran müzik sesi ile etrafta sadece çığlığım yankılandı.

Burak burnunu tutarak "tük keşke iddiaya girseydim" diyerek güldüğünde Çınar sinirle "ne diyorsun lan sen?" dedi ve tekrar ona vuracağı sırada Burak'ın önüne geçtim.

"vurma, dur"

Güçsüz çıkan sesimle bağırmaya çalıştığımda boğazım acımıştı, ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. Ben ağlamam!

"ufaklık bence Çınar'ın öfkesini üzerine çekme" diyen Burak'ın sesiyle Çınar daha da sinirli bakmaya başlamıştı ama bana değil Burak'a.

"Ona ufaklık deme" diyerek her sözcüğe ayrı ayrı vurgu yapmıştı.

"yengeme yan gözle bakmam" diyerek kahkaha atan Burak burnundan akan kanı peçete ile siliyordu. Kan mı?

Hayır, hayır bayılmak istemiyorum şimdi olmaz, şuan olamaz.

"Ufaklık" diyen Çınar'ın sesini uğultu şeklinde duyduktan sonra belimde bir sıcaklık hissettim ve karanlığa kendimi teslim ettim.

****

Gözlerimi zorlukla açtığımda görüş alanıma bir çift mavi göz girdi. O gözlerde endişe vardı, korku vardı ama neden?

Sert çıkan sesi ile "iyi misin?" diye sorduğunda yattığım yerden doğruldum ve sadece kafamı aşağı yukarı sallamakla yetindim. Konuşacak gücü kendimde bulamamıştım.

"Gizemciğim nasıl hissediyorsun kendini?" diye soran ses ile utanç, vicdan azabı, korku ile doldu içim. Sıla Hanım benim iyi olup olmadığımla ilgilenirken ben onun kocasının gözlerinde bir ömür boyu yaşamayı düşünüyordum.

"hey, yormayın Çınar'ın ufaklığını, döver Çınar bizi" diyen Burak'ın sesiyle bakışlarım önce Burak'ı sonra Çınar'ı buldu. Çınar'ın gözlerinde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.

AĞLARSAM GEÇER Mİ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin