Bölüm 41

134 10 2
                                    

April adamın biriyle Çınar ile yapamadığı işini halledip babasına buluşmak istediğini söyledi. Gizem'i uzaktan izlemişti ancak yakından tanıması gerekiyordu. Yoksa bu iş uzun sürmeyecekti. Babası da Gizem'i tuttukları şehir dışındaki eve gelmesi için şoförü göndermişti ve birazdan Gizem'in yanına gidecekti.

"babacığım videoyu ben kendim izletmek istiyorum"

"tamam kızım zaten bende izlemedim daha"

"ah izlemesen iyi olur"

Babası bu şeylere kızmazdı zaten görmediği bir sahne değildi 15 yaşından beri evden kaç çocuğu kovmuştu sayamamıştı.

"sorun ne niye o adam şüphelendi senden?"

"bilmiyorum ama sanırım ikizim hala bakire ve bunu da o adam biliyordu yani içimden çıkıp bir anda öfkeyle gitti"

Babasının sıkıntılı yüz ifadesini görünce "ama merak etme halledeceğim ben şimdi ikizimle konuşmam lazım" diyerek ayağa kalktı ve çatı katındaki küçük odaya girdi.

Gizem karşısında kendisine benzeyen aslında kendisiyle alakası olmayan kıza öfkeyle baktı. Karnı ağrıyordu, regl olmuştu ve şuan onunla uğraşacak zamanı yoktu. Kimseyle uğraşamazdı. Doğum yapsa daha az canı acırdı belki de.

"ah ikizim nasılsın?" April'in soğuk sesini duyunca "bu kıyafetlerle mi arkadaşlarımın hayatına ben olarak girdin?" diye sordu.

Kesinlikle arkadaşları inanmamıştır bu kızın Gizem olduğuna. Gizem onlara güveniyordu hele Çınar'ın karşısına böyle çıktıysa kesinlikle Çınar onu kovmuştur.

"Yok tatlım ben Çınar için giyindim"

April kendinden emin bir şekilde yatağın bir köşesine oturdu. Gizem onun bu dediği ile kaskatı kesilmişti. Kasıklarındaki ağrı yeterince canını yakmıyormuş gibi birde onun bakışları canını yakıyordu.

"özledin mi sevgilini görmek ister misin?" diyerek telefonunu çıkardı ve ona uzattı. Gizem titreyen elleri ile telefona uzandığında April telefonu çekip "ah dur tatlım önce Ece ve Elif'i gör. Amerika'da süper anlaştık." Diyerek Amerika'da evde birlikte sohbet ederken gizlice çektiği videosunu açtı ve telefonu uzattı.

Gizem zorda olsa yatakta oturdu. Elindeki telefonu var gücüyle sıkmıştı. Ece ve Elif karşısındaki kızı Gizem sanıp eskiden olduğu gibi eğleniyorlardı. Videonun sonlarına doğru Elif mezdeke açmıştı ve üçü de gülerek oynamaya başlamıştı. Gizem ağlamadı, ağlayamazdı. Hayatını çalan kızın karşısında güçsüz olamazdı.

"şimdi de sevgilimi ah pardon sevgilini görmek ister misin?" diyerek April telefonun ekranını kaydırdı ve bir sonraki videoyu başlattı. Gizem öylece ekrana baktı. April'ın üstündeki kıyafet ve videodaki kıyafet aynıydı. Yatakta uzanmıştı tam olarak yatmamıştı. Çok zaman geçmeden Çınar'da onun yanındaki yerini almıştı. Birbirlerinin üstlerini çıkarmalarını, öpüşmelerini izlemişti içi acısa da ancak Çınar'ın çamaşırının çıkması ile ekrana daha fazla bakamadı. Tek duyduğu April'ın zevk çığlıkları oldu.

"hepinizden nefret ediyorum"

April bu duyduğu ile sırıttı "haklısın ikizim onlar seni tanısaydı seni sevseydi bunlar yaşanmazdı. Annemle henüz video çekemedim ama emin ol kısa zamanda onu da sana izleteceğim ama Çınar ile daha fazla sevişme videolarımızı izleyemezsin. Onlar bize özel" dedi ve yataktan kalkıp üstünü düzeltti.

"senin yerine bu gecede Çınar'ı öpmemi istersen seve seve yaparım" dedi ve cevap beklemeden odadan çıktı. Asıl amacı buraya gelirken başkaydı ama onun üzüldüğünü görünce soruları başka zamana erteledi ve onun hayatına biraz daha sızmak için annesinin yanına gitti.

&&&

Gizem inanamıyordu bu olanlar şaka gibiydi. Kötü bir kamera şakasıydı bunlar. Asla gerçek olamaz. Arkadaşları onu tanımadıysa bile bu April'ın çok iyi bir oyuncu olmasından kaynaklanırdı. Ya annesi? Kendi kızını hiç mi tanımamıştı? Çınar? Üstünde o kıyafeti görünce kovmak yerine onunla nasıl birlikte olmuştu?

"hepinizden nefret ediyorum" dedi ve gözyaşları ile birlikte tüm umutlarını da yastığına bıraktı. Umudu kalmamıştı artık. Ne kadar zamandır burada olduğunu bilmiyordu. Günde üç öğün getirilen yemekten birazcık yiyordu. Kimseyle konuşmuyordu. Ağlamıyordu. Her gün duşunu alıp bu odada öylece duruyordu. Hiçbir suçu yokken bir anda elindeki her şeyden olmuştu.

Çok bir şey istememişti bu hayatta. Bir zamanlar tek isteği babası tarafından sevilmekti. Baba sevgisine muhtaçtı. Her çocuk gibi mutlu bir aile istemişti. Zamanla kabullense de asla bir ailesi olmayacağını güvensizlik gibi bir problemi aşamamıştı. İnsanları hiç üzmemişti. İnsanları kırmaktan korkardı. O kimdi ki Allah'ın yarattığı bir canı kırabilsin? Buna hakkı yoktu. Yine de sürekli kırılmıştı ama artık kırılmıyordu. Kırılacak en ufak parça kalmamıştı. Ölmek istiyordu. Kimsesizdi. Kimsesinin olmadığına inanıyordu. Zaten şuan bu odada ölse bile kimse bilmeyecekti onun öldüğünü. Onun yerine yaşayan biri vardı nasıl olsa. Bu düşünce ile zorda olsa yürüyerek banyoya girdi.

Regl olması her zaman sorun olmuştu. İlaç içince ağrısı azalıyordu ama bu evde ilaç isteyeceği biri bile yoktu. Neyse ki bu odaya ilk geldiği zaman düşünüp her şeyi koymuşlardı. Ped ve ağdalar dahil. Haftada bir kirli sepetini adamın biri gelip alıyordu. Ertesi gün hepsi yıkanmış ütülenmiş bir şekilde odasına bırakılıyordu. Her gün istediği bir şey olup olmadığı soruluyordu ama cevap vermiyordu.

Oysaki şuan sorsalar söylerdi. Ölmek istiyordu!

AĞLARSAM GEÇER Mİ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin