Banyodan yavaş adımlarla mutfağa gitmiştim. Onun arkamdan sırıttığına adım gibi emindim ama bilmediği birşey vardı. Ondan intikam alabilecek kadar güçlüydüm ve bunu karşısında ağzımı gere gere yemek yiyerek yapacaktım.
Buzdolabını açıp ne yemek YAPABİLECEĞİME bakinmaya basladim. Evet yemek yapacaktim fakat ona vermeyi dusundugum soylenemezdi. Birkac patates soyup kizartmalik dogradim. Biraz da biber alip yikadim ve suyunu cekmesi icin pecetenin arasina koydum. Patatesler kizarirken bende domates sosu hazirladim. Patateslerln kizarmasi bitince biberleri kizartmak icin hazirlandim. Gercekten biber kizartmak savaş gibiydi. Elime patatesleri almak icin kullandigim o telli seyi -adı herneyse- alip ustune biberleri koydum sonra elime tencerenin kapagini alip siper ettim. Yapmam gereken şey şu;
1- Önce kapağı siper et!
-TAMAM!
2- Eline o zımbırtıyı al!
-TAMAM!
3- Yavaş yavaş yaklaş ve bekle!
-TAMAM!
4- Yağa koy aninda kapağı kapat ve kaç!
-TAMA--
Sözümü bitiremeden koluma ve elime sıçrayan yağla çığlık atmaya başladım. Kapağı kapatmak için geç kalmıştım ve sonucu ev yağda yüzebilirdi!! Etrafa mal gibi bakarken hala kapağı kapatmamıştım. Hemen kapağı kapatınca ocağın önüne serilmemiş halıya içimden küfür ederken ayağımın kaymasıyla kafamın tezgaha yakınlaşıp yumuşak ama bir o kadar da katı olan cisme çarpıp popomun üstüne düşmem bir olmuştu! Acıyla inlerken bir adet Aras sesi gelmişti tam tepemden
- Mal mısın kızım sen? Kızartma bile yapamıyormusun?
- Kes sesini! Gayet güzel yapıyordum! Senin yağın hoplak ben napiyim!!!
Diye konuşurken ayağa kalkmaya çalıştım ama elimin kaymasıyla eski yerime -popomun üstüne- düştüm. Evet fazlasıyla acımıştı.
- Hangi akılla ocağın önüne halı sermediysen!!
Diyince Aras gözlerini devirip elini uzatınca aklımda hiç olmayan intikam planı devreye girdi. İçimden sırıtarak ellerimi yağın içinde gezdirmeye başlamıştım. İki elimlede elini tutunca
- Sikiyim! Mal mısın kızım amacın ne? Ne sikim yapmaya çalışıyorsun?
Deyince ettiği küfürlere binlerce kez gözlerimi devirdim. Bir kızla konuşurken küfür etmemesi gerektiğini bilmiyordu. En çok yağlı olan elimle ağzını kapatınca yüzünü buruşturdu. Üzgünüm gururum sana ihanet edeceğim ama çok tatlı görünüyor. Şöyle yanaklarıni aşağı-yukarı, sağa-sola çevire çevire sıkıştırmak istedim.
- Bir kızın yanında böyle küfürler etmemelisin.
Deyip kafamı sağa sola doğru yavaşça salladım. Sonra o muhteşem dudaklarından elimi uzaklaştırınca
- Sıçtırtma kızlığına! Bok var gibi yağlı ellerinle ağzımı tutuyorsun!!
Hiçbirşey demeyip kaşlarımı çatınca yaklaşıp elimi sürdüğüm yüzünü kulağımın arkasında, yanağımda, burnumda, çenemde ve şakağımda gezdirince şaşkınlıktan ağzım açılmıstı ve nefesimi tutmuştum. Ağzım açık yere bakarken yüzüme sinek konsa kayacağını Aras'ın çenemden tutup ağzımı kapatmasıyla idrak ettim. İntikamı ben alacaktım o değil!!!
Neyse deyip arkamdaki tencereyi alıp tabağa biberleri boşalttım. Kalan yağı tencerede bırakıp domates sosunu da tabağın üstünde gezdirdim. Kendime özene bezene kızartma tabağı hazırlayıp masaya oturdum. Oturunca kapıda Aras göründü ve hevesle masaya oturdu. Tabak olmadığını görünce kaşlarını çattı. Bense o ara ağzımdaki patatesi iyice çiğneyip lapa gibi yaptım. O
- Tabağım nerede lan?
- Aslında ben tabağını hazırlayacaktım ama baktım evde bir tane tabak var
Yalan! Aslında iki aileye yetecek kadar çok tabak var.
- O aç değildir benim yiyip güç toplamam gerek diyip kendime hazırladım. Sonuçta ben Pazar gününe kadar burada senin misafirinim ve bana kızmamalısın. Ayrıca kaşlarını çatıp bana öyle bakma korkmuyorum.
Yalan! Altıma salabilirim!!
- Hem ben istemezmiyim seninle beraber en sevdiğim şey olan hamburger yemeyi ama sen ban-
Bana tiksinmeden bakarken cümlemi bitirmeme izin vermeden telefonunu eline aldı. Bir numara tuşlayıp kulağına götürürken bana bakmaya devam ediyordu. Ben omuzlarımı silkip yemeğe geri döndüğümde -medeni şekilde- telefonunu tabiki de dinliyordum. Telefon açıldığında konuşmaya başladı.
- Öncekinden. Çabuk getir!
Deyip telefonu karşıdakinin suratına kapatınca ne kadar da 'büyükbaş bir erkek' diye düşünmeden edemedim. 10 dakika sonra kapı çalınca ayaklanıp kapıya baktı. Mutfağa içinde hamburger olduğunu bas bas bağıran kutuyla girince gözlerim istemsizce büyüdü. Bana! İntikam oyununu hazırlayıp asıl oyuna gelen bana!! Bu kesinlikle yapılmazdı.
Bana göz kırpıp benimle ters düşen bir görüntüyle yemeye başladı. O harika şekilde çenesini oynatarak yerken hafif gamzeleri ortaya çıkıyor ve onu çok tatlı yapıyordu. Ne kadar da büyükbaş olup bir o kadar tatlı olan bir erkek diye düşündüm. Sonra gözlerimi devirdim. O karşımda hayatımın özeti olan yiyeceği yerken benim düşündüğüm şeye de bakın!
Aniden kapı çalınca oturduğum sandalyede bildiğin hopladım. Bu halime gözlerini deviren Aras boy gösterisi yapar gibi ayağa kalktı. Arkasından homurdandım ama umursamadı. Çıkmadan önce bana dönüp
- Bu kapıdan dışarıya adımını atmayacaksın! Ben buraya gelmeden dışarıya çıkmak yok!!
Ben hiçbir şey demeyince o üsteleyip
- Anlaşıldı mı Mira?
Kafamı sallayınca tatmin olmamış gibi
- Anlaşıldı mı dedim!
- Anladık. Kapı kırılacak şimdi git de bak!
Diyince arkasını dönüp mutfağı kapısını kapattı. Gerçekten de kapıyı kıracak gibi çalıyordu. Düşündüm! Neden bana dışarı çıkma demişti ki. Oğlan oğlan değil hem büyükbaş hem de sır deposu mübarek! Sonra cümlemin saçmalığına gözlerimi yejiden devirdim. Ne saçma cümleler kurar oldum böyle!
İçeriden bağırış sesi geldiğinde ne olduğunu gerçekten merak etmiştim. İçeriden Aras'ın sesi geldi.
- Siktir lan! Kimsin sen?
Diyince daha fazla dayanamayacağımı anlayıp kapıyı yavaşça araladım. OHAA!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Histerik Hayat
Teen FictionÇığlıkları yankılandı boş kalbinde Mira'nın. Hayatı histerikti. Hislerinde yaşayan, hisleriyle yaşayan! Sevdi aslında Mira. Yağmur tanesi kadar masum, kar tanesi kadar asil. Unutmadı, unutmak için hakkı yoktu kalbinin. Kabul etmedi kulakları çığlıkl...