Multimedya: Hakan ve Arzu
****
Hayatım! Bir zil sesi ve bağırışlara bağlı! Sevdiğim karşımda sevmediğim de yanımda. Yanımda çünkü sevdiğim ve sevmediğim ne varsa değer vermeliyim. Yanımda çünkü hayatımda yalnızca acı izleri var. Mutluluk uzak! Kilometrelerce uzak! Yakınımda olsa da metrelerce uzak. Yanımda olan mutluluğa körüm! Kördüğümüm! Yalnızca sevdiklerimin çözmesini istediğim bir kördüğüm!!
****
Karşımda! 17 yıldır tek sevdiğim asıl adam üç gün sonra beni hatırladı. 17 yıldır hatırlanmayı isteyen kız kaybolmadı. Gitmedin baba, öz annem olsa da o kadın olarak nitelendirdiğim kadına gitmedin. Bana geldin baba! BANA!!Evet karşımdaki babam! Hasretinden ağladığım adam! Karşımda ve bana bakıyor. Ne ona gidebiliyorum ne de kaçabiliyorum! Yakınlaştıkça nefes aldığımı hissettiğim babama gidemiyorum. Kapıdan uzaklaşmış hem babamın hem de Aras'ın görüş alanında kollarım aşağı sarkmış, gözlerim dolmuş şekilde bakıyorum. Ne konuşuyorum ne de kıpırdıyorum. Gözlerim yansa da kırpamıyorum. Aksa da gözyaşlarım silmiyorum. Boş,bomboş bakıyorum. Her gece yanıma gelsin, iyi geceler öpücüğü versin diye beklediğim adam gelmiş!!
Sonunda düşüncelerden arınabildiğimde yürüdüm. Duygu yüklü bir o kadar da boş yürüdüm! Zangır zangır titrerken BABAMA yürüdüm! Sonra adımlarım hızlandı. Koştum! Sonra ona sımsıkı sarıldım. O da bana sarıldı. KIZIM dedi. Öptü beni. Geldim! Seni alacağım dedi. Yıllardır dudaklarını beklettiğim saçlarımı öptü!!!
Bunların hepsi hayal olsa da gerçek olabilecek kadar güzeldi! Hepsi beynimin kurguladığı çok harika bir oyun olsa da gerçekleşebilirdi.
Hevesle onları dinlemeye başladım. Kızım sözünü sesinden dinlemek için heveslendim! Fakat onun dediği şey;
- Nerede o SÜRTÜK??
Oldu. SÜRTÜK!! 17 yıllık kızını nitelendiren kelime sürtük oldu. O an yandım ben! Soğuk ateşte kavruldum. Gülen yüzüm ve hevesim soldu!! Ben soldum!! Gözyaşlarım yetmedi dirilmeme! İzin vermedi kulaklarım. Kapanmayacak dedi. Kulakların ne kapanacak ne de tıkanacak dedi. Dinle! Dinle ve duy düşündüklerini!!
- Düzgün konuş lan!!
O korudu beni! 3 gündür tanıdığım adam korudu beni baba!..
Bir umut diledim yine de!
- Nerede lan o? Nerede benim kızım olarak bildiğim o küçük fahişe!?
Evet! Annem. Bunu ona yalnızca annem söylettirir! Ben babamı gördüğüm süre boyunca hiç küfür etmezdi. Bırak kızını, ona saldıran adamla bile medenice konuşan adama ne anlatmıştı da beni sürtük ve fahişe olarak görüyordu.
- Ne yapacaksın lan! Fahişe diye isimlendirdiğin kızını yanına alıp ne bok yapacan lan!! Masum lan o! O bir şey yapmadı!
Diye beni korurken
- YETER!!!
Dedim. Öyle bağırmıştım ki boğazım yanmaya başlamıştı. Babam ilk defa bana nefretle bakıyordu. Fakat susmaya hiç yetim yoktu!
- Öyle mi baba? Ben mi sürtüğüm ha? Annem olacak o kadın mı söyletiyor sana bunları? Kendi yaptıklarının cezasını ben mi çekeceğim ha baba?? Kendi yaptıklarını söylesin bir de!!
O anda içeri girdi! Tabi ki -ANNEM-
-Kes sesini! Artık ne halin varsa gör. Yürü Hakan!
Tam cevap verecekken kafasındaki sarı bandanayı görüp krize girmem bir olmuştu! Ben çığlık atıp titrerken annem babamı evden çıkartmaya çalışıyordu. O anda Aras'ın
- Defolun lan!!
Diye kükremesiyle kapının sertçe kapatmışlardı. Krizim içi çekişlere dönerken Aras'ın beni göğsüne bastırıp sarılmasıyla hem rahatlamış hemde şaşırmıştım. Şimdi ne olacaktı? Elimi habersiz bastırdığım gözlerimden çekip boynundan gelen o yoğun çikolata kokusunu içime çektim. Bu koku gerçekten rahatlatıcıydı. Kokusunu içime çekerken beni üçüncü kez kucağına aldı. Garip ama kucağında güvende hissediyordum!Kendi odasına götürüp kapıyı kapattı. Beni yatağa yatırıp kendi de yanıma uzandı. O an ikimizin de yağlı olduğu aklıma geldi. İç çekişlerimden dolayı ağzımı açtığımda bir hıçkırık hayat bulmuştu.
- Sakin ol!
Dediğinde söylediği söz için değil sesi için sakin oldum! Sesi sakinleştirici taşıyordu resmen! Güven ve inanç aşılıyordu.
-Gözlerini aç!
Dediğinde yapmadım. Göz kapağımı açacak gücü bulamadım kendimde!
- Gözlerini aç ve bana bak Mira!
Diye kibarca emir verdiğinde yine olmadı! Yapamadım çünkü korktum!!
- Mira!
Deyip tekrar beni salladığında tam gözlerimi açacakken dudaklarımda ki baskı ile hızlıca tekrar kapattım.
Bu... bu çok yanlıştı! O da benim Sürtük olduğumu düşünüyordu! Sürtük kelimesi zihnimde dolaşırken ani bir hışımla onu itip pürüzsüz yanağına tokat atmıştım.
- Sende sürtük olduğumu düşünüyorsun! Onlar gibi sende!!
Diye bağırdığımda kolumu sıkıca tutup
- Birincisi seni sürtük olarak gördüğüm için değil kendine getirmek için öptüm. Yoksa bende meraklı değilim seni öpmeye! Kendini şaha kaldırma!
devam edip
- İkincisi sen-bana-hangi-cüretle-tokat-atarsın!!
Diye kükreyince
- Allah hepinizin belasını versin!! İlk öpücüğümdü lan hayvan! Attığım tokat az bile!!
Diyip banyoya yürüdüm. Yaşadıklarım çok ağırdı. Herkes bana sürtük gözüyle bakıp ona göre yargılıyordu! Öyle bir kuyuydu ki bu her hareketinde daha çok çekiliyordum karanlığa! Hiç kimseye bir şey yapmadığım halde herkes benden nefret ediyordu! Ama artık yeter!! Beni istemeyeni bende istemiyorum artık!!! Bundan sonra her ne olursa olsun. BU SON ACIM OLACAK!!ARAS'TAN
Öyle güzel ağlıyordu ki her ne kadar aç gözlerini desemde ağlamaktan şişmiş kırmızı dudakları ilk defa bir kadını arzuladığımı hissettirdi. O an ne olursa olsun öptüm -karşılık vermesede-!!
Benim onu sürtük olarak gördüğümü düşünüyordu. Ama aksine onda o kadar masum bir kişilik vardı ki sanki annemle arasında fark yok gibi. Aslında ikisi bazen çok benziyorlardı! Özelliklede gözlerindeki mavilik! Her bakışında insanı kendine çeken mavilikleri! İlk öpücük! Benim olan ilk öpücük! Garip çünkü ilk öpücüğünü aldığım ilk kız Mira!
Mira'nın değerli olan ilk öpücüğünü düşünürken banyodan gelen su sesine dikkat kesildim.
****
Su aka aka zamanı da peşinden sürükledi. Hava kararmıştı fakat banyodan çıkmadı. Ne olduğuna bakmak için ayaklarıma itaat ederek banyoya doğru sert şekilde adımladım. İlk öpücüğünü alsam dahi bana tokat atmıştı!!
Banyonun önüne geldiğimde su sesi kesilmiş ve banyonun kapısı açılmıştı. Önümde pembe bornozlu, saçlarından su damlayan, kirpikleri uslandığı için daha koyu renk ve belirgin, mavi gözleri kızarmış Mira durdu. Beni gördüğünde önce korktu sonra gözlerini kocaman açarak banyo kapısının arkasına geçti. Sonra sesini arar gibi bekledi. Sonunda konuştuğunda gözlerime bakmaktan utanır gibi ayaklarıma bakarak
- Çekil de geçiyim
Deyince
- Peki!
Dedim. Önce şaşırsa da sonra kafasını salladı. Kafasını sallaması saçma olsa da hiçbir şey demeden kapı pervazına yaslandım.
- Geç bakalım!
- Geçiyimde. Bakalım ne ya röntgencimisin sen!?
- Normalde röntgenlerimi bornozlu yapmıyorum. Çıplak olunca işim kolaylaşıyor!
Diyip göz kırptım. Maviliklerini irileştirip
- Sen... sen ne demeye çalışıyorsun! Sen...benimle...iğrenç!!
Dedi yüzünü buruşturarak. Haline sırıtınca sinirlendi ve
- Sen benimle ilgili iğrenç hayaller mi kuruyorsun!? Geldin ilk öpücüğümü aldın şimdi de namusuma mı göz diktin?! Pis ırz düşm---
Dediği sırada sözünü tamamlamasına izin vermeden kolundan tutup sertçe duvara yasladım
- Ne dedim sana!!
Diye kükreyince gözlerini kapatmıştı. Gözleri dolduğu için bir damla boynuna doğru akarken umursamadım. Kükremeye devam edip
- Benim için önemli olduğunu mu düşünüyorsun! Seni önemsediğim için öptüm haa!? Umrumda bile değilsin!! Sıçtığım bilincin yerine gelsin diye öptüm. İlk öpücüğün senin için ne kadar değerliyse benim için bir o kadar değersiz! Her kızı öptüğüm gibi öptüm seni! Hiç bir fark olmadan. Anladın mı? Dışarıdakiler neyse sen de osun!!Saçlarından akan suya gözyaşları ortak olurken kolunu sertçe bırakıp banyodan çıktım. Masumluğu beni fazlaca etkilese de onu önemsemiyordum. O sıradan ama masum bir kızdı benim için!!
Merhaba arkadaşlar! Bölümleri bir yandan yazıp diğer yandan yayınlamaya çalışıyoruz. Fazlaca yorucu gerçekten! Ve sayımız her gün biraz daha artıyor. Hepinize çok teşekkür ederiz! Bölümleri beğenmeniz için elimizden geleni yapıyoruz. Sizde bizler için vote ve oylarınızı eksik etmeyin! Hepinizi çok seviyoruz!
Keyifli okumalar :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Histerik Hayat
Teen FictionÇığlıkları yankılandı boş kalbinde Mira'nın. Hayatı histerikti. Hislerinde yaşayan, hisleriyle yaşayan! Sevdi aslında Mira. Yağmur tanesi kadar masum, kar tanesi kadar asil. Unutmadı, unutmak için hakkı yoktu kalbinin. Kabul etmedi kulakları çığlıkl...