Bazı insanlar nasıl yaşamak isterse öyle yaşatırlar benim annem de böyleydi...
Ve herşey burada başladı.
Sabah uyandığımda saat erkendi. Pek bana göre olmasada bu sabah bir başkaydı ev sanki. Odadan çıkınca birisinin de uyanık olduğunu fark ettim. Kimdi ki? Hızlıca odaya doğru yürüdüm. Televizyonun sesi neredeyse tamamen açıktı. Neler oluyor?
Annem sabah haberlerini izliyordu. Ne olmuştuki bu kadar erkenden haberleri izliyordu?
Annemin yanına gittiğimde neredeyse ağlayacak kadar doluydu. Beni görünce üzüntüsünü bana belli etmemeye çalıştı. Televizyonun sesini kıstı, bana baktıktan sonra kendini daha fazla tutmadı ve ağladı. Ne olduğunu sormama kalmadı, annem boynuma sarıldı ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Annemin canını daha fazla sıkmamak için bişe sormadım. Birşeyler konuşup annemle oturduk bir iki saat. Okul vardı ve okula gitmek için hazırlanmam gerekliydi. Hazırlanmaya gittiğimde on dakikalık bir vaktim kaldığını gördüm. Hızlıca hazırlanıp evden çıktım. Hızlı adımlarla okula gidiyordum ki yan sınıfdan olan Hatip ile karşılaşdık. Yaklaşık altı yıldır aynı okuldaydık ama o beni hiç tanımıyordu bile belki..
Sınıfa girdiğimde tüm gözler bana çevrilmişdi. Çünkü geç kalmışdım ve sınıf öğretmenimiz bu konuda çok hassasdı. Bana kızmaması için tek çare ona uygun bir mizahla açıklamam olacaktı.
" Evet Gülsüm açıklamanı dinliyorum. " dedi oğretmenimiz. Evet Gülsüm, açıklama bekleniyor senden, hadi.
" Hocam annem sabah biraz rahatsızdı da o yüzden. " sözümü bitirmeme kalmamışdı ki,
" Şimdide acil müdaheleci mi oldun, Gülsüm. " dedi hoca. Bu sözün ardından yüzüm kızarmışdı. Ne? Ne dedi? Bana dedi?
"Sizin annenizin durumu kötü olsa, ağlasa onun yanında kalmayı tercih etmezmisiniz? Hocam. " dedim. Bir dakika, bir dakika! Ben az önce okulun en sinirli en asabi adamına cevap vermişdim. Gözlerim dolmuşdu. Sakin ol Gülsüm ne oluyor sana? Kafamı hızla önüme eğip göz yaşlarımın akmaması için dişlerimi sıkmaya başladım. Sınıfa bir uğultu hakimdi. Şaşkınlık nağraları, uçuklayan dudaklar. Nedense o an aklıma sınıf öğretmenimizin geçen hafta arkadaşımız Berk' i dövüşü gelmişdi. Ne yani banada mı vuracak tı?
" Bana cevap verme! " dedi hoca ve sınıfta çıt çıkmıyordu. Evet şimdi sıra tokatta. Hazırım at şu tokadı da yerime geçeyim.
" Yerine otur. " dedi sert bir mizaçla. Ne? Tokat hani?
Şaşkın gözlerle arkadaşlarıma bakarak yerime geçtim. Öğretmen alışmış olsa gerek artık neredeyse mazeretlerimi bile dinlemeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Islak zemin
Ficção Adolescente- ZEMİN ISLAK, içindeki çocuğun dizi kanayabilir, DÜŞME ÇOCUK...