Bölüm 8 "Hisler."
Günler birbirini ardı ardına kovalarken her zaman ki gibi düşünüyordum. Neden hiç birşey iyi gitmiyordu? Ama aptallık bendeydi iyi birşey olunca herşey iyi olacak zannediyordum zaten ne geliyorsa başıma bu sebepten geliyordu.
Okulda ne zaman Zayn ile karşılaşsam bakışlarında anlamlandıramadığım ifadelerle bana sert bakışlarını yolluyor ve daha sonra birşey olmamış gibi arkadaşlarıyla gülüp eğleniyordu. Bu beni olumsuz etkilemiyor değildi.
Hatta bazen benden nefret ettiğini bile düşünüyordum. Öyle ki barda geçen olaydan sonra yüz yüze konuşmamız olmamıştı. Denk geldiğimiz yerlerde bakışlarımızla konuşuyorduk. O değişik biriydi. Ama bir şekilde de ilgimi çekmeyi başarıyordu.
Düşüncelerimden silkelenip kolumdaki saate baktım. Ders saatim gelmişti. Ne kadar derse girmek istemesem de oturduğum çimenlerden kalktım ve sınıfa doğru gitmeye başladım.
Okul koridorunda yavaş adımlarla yürürken arkamdan birinin adımı seslenmesiyle durdum ve istemeyerek arkamı döndüm. Gördüğüm kişi gözlerimi devirmeme yol açtı. Yanıma doğru yürürken derin bir nefes aldım. Bunun amacı neydi?
"Selam güzellik." Dedi yanağımdan makas alırken elini tiksintiyle itekledim. "Yine ne istiyorsun Tyler?" Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. "Hey sakin ol şampiyon dersimiz aynı sınıfta ve ben birlikte gideriz diye düşünmüştüm."
Gözlerimi devirdim bir kere daha cidden beni bunaltıyordu. İlk karşılaşmamızdan sonra ona çevremde dolaşmamasını söylemiştim ama o kadar inatçıydı ki her fırsatta burnumun dibinde bitiyordu. Bir aydır bu duruma az çok alışmıştım.
Yüzüme takındığım yapmacık gülümsememle konuştum. "Çok iyi düşünmüşsün Tyler hadi gidelim." Çünkü biliyordum itiraz etsem peşimden gelecekti o yüzden nefesimi boşa harcamak istemedim ve birlikte sınıfa yürüdük.
Ders Bayan Swart'ın sıkıcı olan fransız dili ve edebiyatıyla ilgili konuşmalarıyla akıp geçiyordu. O kadar çok sıkılmıştım ki bir an önce eve gitmek istiyordum ama önümde bir saatlik drama dersim daha vardı. Sıkıntıyla bir nefes verdim ve dersle ilgili notlarımı yazmaya devam ettim.
* * * * *
Zil çalmış dolu olan sınıf sırayla sınıfı boşaltmıştı. Yanımda kuyruğum gibi dolaşan Tyler yine peşimi bırakmamıştı. Kalabalık olan koridorda yanımda sessizce yürümeye devam ediyordu. Dayanamayıp sessizliği bozdum. Biraz daha yanımda dursa çıldıracaktım çünkü. "Tyler benim bir işim var sınıfta görüşürüz." Tam arkamı dönmüş gidecektim ki hesap sorar bir imayla konuştu.
"Ne işin var?" Bana hesap mı soruyordu? Pardon da o kimdi? Kaşlarımı çattım. "Sanane Tyler. Ne zamandan beri benim işlerim seni ilgilendirir oldu?" Dediklerime bozulduğunu hissedebiliyordum. Cevap vermesini beklemeden arkamı döndüm ve yürümeye başladım. İleri de tek başına yürüyen Kayla'yı görünce adımlarımı hızlandırdım. O kadar hızlı yürüyordu ki sonunda yetişebilmiştim.
"Selam Kayla." Sesimi duyunca elektrik çarpmış gibi bir tepki verdi. "Tanrım Becky seni çok özledim." Kayla bir hafta önce ailesini ziyaret etmek için Cardiff'e gitmişti ve bu süre zarfında ben de onu çok özlemiştim.
Boynuna atladım sıkıca sarıldım ona. Kısa zamanda çok değer verdiğim biri olmuştu. Hatta onu Carly'nin yerine bile koymuştum. Bir süre öyle durduktan sonra ayrıldık birbirimizden ve drama sınıfına doğru yürümeye başladık.
Drama sınıfına geldiğimizde boş bir sıra bulduk ve Kayla ile beraber oturduk. Beş dakika sonra tüm sınıf dolmuş Bayan Morgen'ın gelmesini bekliyordu. Etrafıma bıkkın bakışlarımı yollarken sınıfa giren onu gördüm. Her zaman olduğu gibi yine şıktı. Kendi kendime sordum onun şık olmadığı zaman dilimi mi vardı sanki. Gözleri etrafta birini arıyormuşcasına dolaştı.
Gözleri beni bulduğunda anında gözlerimi kaçırdım. Nedense bana baktığında gözlerimi hep başka yönlere çeviriyor başka şeylerle ilgileniyormuş gibi yapıyordum. Ondan çekiniyordum galiba. Ne yaptığını merak edip dayanamadım bakışlarımı tekrardan ona çevirdim. Sınıftaki hatta okuldaki en erkek avcısı kız olan Lea'nın yanına oturmuştu.
Kaşlarımı çatarak onu izlemeye devam ettim. O sırada Bayan Morgen sınıfa geldi ve ders başladı.
* * * * *
Yarım saattir Lea'nın Zayn'e olan yakınlığı kıskançlık duygularımı ortaya çıkarmıştı. Sahi ben niye beni ilgilendirmeyen tanımadığım bir adamı kıskanıyordum ki. Daha fazla bu saçmalığa şahit olmak istemiyordum. Çantamı topladım ve Bayan Morgen'dan izin alıp dışarı çıktım. Yüzümü yıkasam iyi olacaktı.
Hızlı adımlarla lavoboya yürüdüm. Suratımı yıkayıp mendille kuruladım. Lavaboya yaslanıp karşımdaki aynadan kendime baktığımda acizliğimden başka bir şey göremedim. Sanırım hislerim ve ben çoktan ona yenik düşmeye başlamıştım.
Saçma yazardan uzun zaman sonra kendisi gibi saçma bir bölüm uzun zamandır yazmadığım için bir türlü odaklanıp yazamadım ve biraz da üşengeçlikten oldu. Bunun için üzgünüm bundan sonra düzenli bölüm yayınlamaya çalışacağım. Şimdilik bir sınır koymuyorum ama lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı esirgemeyin. Sizi seviyorum💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Only Me || z.m
Fiksi PenggemarBir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Ben şaşkınca ona bakarken elleri ellerimi kavradı ve üstüne minik bir buse kondurdu. "Bu elleri yalnızca ben tutabilirim." Gözümün önüne düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra ne old...