Tipsiz!?!

29.1K 694 45
                                    

Medya Efe...

Ve işte karşımdasın İstanbul. Ne kadar haklılarmış senin hakkında konuşurlarken. Senin her yerin bu kadar süslüyken utanıyor olmalı insan kendinden. Elimdeki adrese bir kez daha bakıp bir taksi çevirdim.

-Bu adrese gitmek istiyorum.

-Tabi hanımefendi.

Kapısında durduğum eve bakarken ağzım istemsiz olarak açılmıştı. Tek başına yaşayan arkadaşım Ceren ile liseden tanışmıştık. Şimdi o üniversiteye gidiyordu. Ben ise babamın zoru ile üniversiteyi yarım bırakmıştım. Dün otogarda arayıp müsait olup olmadığını sormuştum ve o da bana evinin adresini vermişti.

Zile bir kez basmamla anında açılan kapı şaşırmama sebep olmuştu.

-Heyyy selam turuncu kafa. Ne demek ben varken otelde kalmak? En yakın arkadaşınım oğlum ben senin.

-Öylesin öylesin tabi de okullar tatil ya belki evde yoksun...

-Ya hadi gir içeri yol yorgunusundur sen şimdi. Sana odanı gösteriyim.

Sabah kalktığımda aslında hiç de sabahtan kalkmadığımı farkettim. Yahu ben bir gün boyunca nasıl uyudum?
Saat akşama geliyordu. Ceren kapıdan başını uzattı ve bana baktı.

-Hele şükür uyandın. Artık öldüğünü düşünmeye başlamıştım.

-Kusura bakma nasıl bu kadar uyudum inan bende bilmiyorum.

-Yok be kızım ne olcak. Bak şimdi beni dinle. Bir parti var oraya gidip bütün gece eğleneceğiz sanada bu elbiseyi ayarladım.

-Ceren inan bana canım şuan gerçekten hiçbir şey istemiyor. Başka zaman yapsak.

-Ya kalk hadi zaten bizim okuldakiler olacak sende üniversiteye başlıyacağına göre tanışma fırsatı bu senin için.

-Ben daha çok çalışırım diye düşünmüştüm.

-Saçmalama ve hemen şu elbise ile şu ayakkabıları giy.

Cerenin kızdığı zaman ne kadar tehlikeli olduğunu bildiğim için onu daha fazla kızdırmaya cesaret edemedim. Elbiseyi elime aldığımda siyah önünde biraz dekoltesi ile alt taraflarındaki danteli yeni farkettim. Üzerime giydim ve doğal dalgalı saçlarımıda açık bıraktım. Ayakkabılarıda giydiğim sırada içeri Ceren daldı.

Vooooaaaavvv.

İç sesim doğru tepkiyi vermişti.

-Bakıyım sana dedi Ceren.

-Beyime bakıcan işte hazırım çıkalım.

-Nereye hazırsın makyaj yapıcam bem sana daha.

-Ne makyajı ya Ceren.

-Bak şimdi...

Önce bir pudra sürdü daha sonra rimel, maskara, eyeliner ve kırmızı ruj...

Aynaya baktığımda gözlerim açıldı yav bu ben miyim? Gözlerimin üzerindeki eyeliner tıpkı Cesinin gözlerinin üzerideki halkalara benzeriyordu. Bir dakika o nerede?

-Ceren Cesi?

-Ha o ufaklık bahçedeki kedim Lolipopu hiç sevmedi.

Birlikte gülerek Cerenin arabasına bindik. Ceren'in ailesi gerçekten de zengin insanlardı. Parti alanına geldiğimizde...

Opsss! Kimse bize oranın bir bar olduğunu söylememişti.

-Ceren barda ne işimiz var?

-Ya sakin ol. Hadi gel.

Birlikte arabadan indik ve bara girdik. İçeri girer girmez herkes bize bakmaya başladı. Cern bizi boş bir masaya götürdüğünde garsonlar hemen masaya içki getirdi. Ceren nir bardağı kafasına diktiğinde;

-Yavaş ol biraz.

-Bak burası İzmir değil. Kendini kısıtlamayı kes artık. Sınırlarının ötesine geç ve mutlu ol. Hatta bu gece sende iç bak daha iyi olacaksın.

Belkide haklıydı. Biraz mutluluk benim de hakkımdı. Elimdeki bardağı kafama dikerken kabullendim...

Evet evet biraz mutluluk herkesin hakkıdır.

-Bir, iki, üç, dört, yedi, on... Kaj bardak vay buyda?

-Bojversene kızım gel dans edelim.

Beni kolumdan tutan Ceren ile dans pistine gittik. Ama o beni dans pistinde öylece bıraktı. Tam düşerken belimden tutan bir el.

-Hey ne oluyor? Sen iyi misin?

-Ben sanırım kusuca...

-Dur dur...

-Yok yok şimdi değil sonra kusucam...

Gözlerim Cereni bulduğunda bir adamın kucağında onunla öpüştüğünü gördüm. Hadi ama ne yapıyor o orada?

-Dans edelim mi?

Çocuğun yüzüne baktım. Ve henüz yeni çıkan sakallarına dokunmaya başladım.

-Senin ajın ne?

-Benim ajım Efe dedi o da sarhoş olmaya başladığımdan dolanan dilimi taklıt ederek.

-Bak Efe. Ben senle danj ederim ama sen bana bir içki daha getirirsen.

-Acaba içmesen mi?

-Aman ya da boşver gel dans edelim.

Belimde olan ellerine karşılık bende ellerimi boynuna sardım. Ne kadar böyle dans ettik bilmiyorum ama benim zıttım olan kahverengi gözler ve saçlarıyla beni ona çeken şey çok farklıydı, bambaşkaydı. Kafamı omzuna koyup dans etmeye başladığımda ne kadar öyle dans ettiğimiz hakkında bir fikrim yoktu. Ta ki biri beni kucağına alana kadar.

-Yuh be kızım bir insan ne kadar ağır olabilir?

-Ne diyosun be ben 50 kiloyum.

-Mübarek dışardan zayıf da gösteriyor ama demek kemikleri iri.

-Ne diyosun be tipsiz!

Bir odaya gidip beni bir yatağa yatırdı. Tam üzerimi örterken beni ona çeken şeye daha fazla karşı koyamadım ve dudaklarına uzandım. İlk önce şaşırsada daha sonra karşılık verdi. Onu çekince üzerime düştü. Ve ben hayatımın hatasını yaptığımı bilmeden ilk kez böylesine cesur oldum.

Sabah kalktığımda yanımda kimsenin olmadığını gördüm. Banyodan gelen su seslerinden duş aldığını anlamıştım. Kıyafetlerimi giyinip kapıdan çıkarken su sesi kesilmişti. Ben ise kapıyı kapatarak koşmaya başladım.

Bebeğimin Mafya Babası... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin