"Sen kimsin? Ve neden çıplaksın? ?"
Çıplak olduğumu yeni fark edince vücudumu ellerimle gizlemeye çalıştım."Chan.. ben Soo.." başımı yere sabitledim ve gözlerine bakmamaya çalıştım. Ama eminim ki o da bu olaya fazlasıyla şaşırdı.
Sonunda cesaretimi toplayıp kafamı yavaşça yüzüne doğru kaldırdım. Yüzünde şaşkınlık yoktu daha çok endişe gibi bir ifade vardı.
"Chan?" Boyu benden biraz daha uzundu ve boğazını temizleyip konuşmaya başladı,
"Kim? Söyle kime aşıksın?" O sadece soruyor , zorlamıyor ama bana dünyada ki en zor soruymuş gibi geliyor.. Bakışlarımı tekrar yere sabitledim. Beni zorlaması canımı yakıyor.. Bir bilse ona aşık olduğumu..
Sırtımda hissettiğim büyük eller gözlerimi kocaman açmamı sağladı. Bana sarılıyor muydu? Yoksa sadece teselli amacıyla mı?
"Seni zorlamak istemem dostum.. Ama ne zaman söylemek, içindekileri dökmek istersen bana söyle. Ben seni her halinle kabul ederim. İster fare ister insan.." Bende kollarımı onun beline sardım. Harika kokan kokusunu sanki bir daha koklayamayacak kadar güçlü çektim içime..
"Sağ ol Chan.." ayrıldığımız da gülümsedi ve ekledi,
"Ama önce bir şeyler yapmamız gerekmiyor mu?"
Bakışlarını aşağıya çekti ve sırıttı. Kıyafetlerim! Tamamen unutmuşum! "Giyinmelisin şapşik."'"Ama kıyafetlerim?" Dolabına yöneldi ve mavi bir tişört, altına da bir boxer, yeşil bir şort çıkardı ve üstüme fırlattı.
"Şimdilik bunlarla yetin. Daha sonra AVM'ye gideriz. Şimdi uyumalıyız yarın işe gitmeliyi- " Durakladı ve panik içinde omuzlarımı sarstı.
"Sen artık fare değilsin yani şapkama girip beni kontrol edemezsin!""Yani beceriksizliğin yüzünden kovulacaksın!" Onu ne kadar aşağılamak
istemesem de uzun dilim her zaman gerçeği söylemekte ısrarcı.Sanki bir çöküş yaşıyormuş gibi yere yığıldı. "Chan.. Bence denemelisin, yani bensiz. Sonuçta ben yaparken beni izliyordun, değil mi? " destek vermek istercesine gülümsememi sundum.
"Haklısın! Bu arada.. Ne kadar süre insan kalacaksın? "
"Sevdiğim kişiye açılmam lazım... Sonra hep insan kalacağım. Bunun için 1 haftam var.."
Önce bir Durakladı sanırım demek istediklerini toparlıyor.
"Anladım, o her kimse.. çok şanslı~" bir tebessüm sundu ama gerçekçi durmuyordu. Yatağın içine girdi ve beni de kolumdan tutup yatağa çekti. Sırtım onun göğsüne değecek şekilde yattık. Oh tanrım çok yakın!! Ama haklı eski yatağım şu anda fazla küçük.. Bir kaç dakika sonra horlama sesleri gelmeye başladı. Gülümsedim ve uyumak için gözlerimi kapadım..."Hadi hazırlan yoksa geç kalacaksın!" Otoriter bir tavırla ona bağırınca hızla kollarını belimden çekip ayağa kalktı başını salladı ve giysi dolabına yöneldi. Bende mutfağa doğru koştum. Reçeli krep hazırladım ve yiyişini izledim. Şu anda aç bir orangutana benziyor..
"Bitti! Ben arabaya gidiyorum sen evde kal akşam üstü geldiğimde AVM'ye gideriz. " sıcak ve iç açıcı bir öpücük kondurdu anlıma! Düşünün anlıma! Benim! KyungSoo'nun! O kadar utandım ki boynumu eğip sessizce 'Hoşça kal..' diyebildim.
Bütün gün televizyon izledim çok sıkıcı!! Sonra bir yemek programı başladı! Tramisu yapıyorlardı. Bende heves edip onların yaptıklarını not aldım ve mutfağa geçtim. Gerekli malzemeleri hazırladım ve çilekli tramisu yaptım. Buz dolabına koyunca daha Chanyeol'in gelmesine 3 saat var. Akşam yemeği yapmakta anlamsız olur çünkü bu gün dışarıdan yiyeceğiz. Bende evi süpürmeye karar verdim. Bana bol gelen kıyafetleri umursamadan süpürmeye başladım. Sanırım çok çalıştım ve yoruldum.. Bende kendimi uykuya teslim ettim.
Chanyeol'dan:
Bu gün gerçekten zor geçti! Soo yokken çok zorlandım.. Patrondan bayağı bir azar işittim. Bir daha tekrarlarsam kovulacağım. Tamam kabul belki ona ihtiyacım olabilir ama bu onun değil benim yapmam gereken bir şey. Eve boynum bükük bir şekilde geldim. Anahtarı kapı deliğine sokunca açtım ve karanlık evin lambalarını yaktım. KyungSoo kanepeye uzanmış uyuyordu. Kesinlikle bir melek- hayır! O kesinlikle melek olamaz! O melekten bile harika... Olmaz Chanyeol! Kendine hakim ol! O senin arkadaşın ve daha da kötüsü başka birini seviyor. Elimin tersi ile o çok merak ettiğim yumuşak tenine dokundum. Bu kadar kusursuz olması haksızlık değil miydi?
''KyungSoo.. Uyan benim tatlı mele- yani arkadaşım..'' Biraz sarstığım da gözlerini biraz açtı elleri ile gözlerini ovuşturdu ve esnedi. Oturur pozisyona geçince 'Chanyeol?' dedi sessizce.
''Hadi KyunSoo hazırsan gidelim?'' Başını salladı ve gülünce kalp olan dudaklarını bana sundu. Kalkmasına yardımcı oldum, ''İş nasıl geçti?''
''İ-iyi..'' Gülümsedi. Tabii ki hevesini kıracak değildim. Ona iyi geçtiği yalanını söyledim ve şunları ekledi:
''Sevindim.. Dolapta tramisu var, bu gün yaptım. Onu da götürelim. 'tamam' anlamında kafa salladım ve ayağa kalktık. Evin kapısını kilitleyip arabaya ilerledik. Radyodan 'Call me baby' şarkısını açtım. Aniden şok olmuşcasına bağırdı,
''AAA! Beni sana getiren bu şarkıydı!'' dedi ve gülümsedi. Neyden bahsettiğini anlamasam da bende gülümsedim. Çok güzel ve büyük bir AVM'nin önün de durdurdum arabayı..
diğer bölüm Chanyeol ve KyungSoo'nun alışveriş maceralarını anlatacak :D Bölüm geç geldiği için üzgünüm... Oruçluyken zor oluyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ratatouille ||Chansoo||
De TodoHani şu farenin bir aşçının hayatına girip harika yemekler yapmasını sağlayan animasyonu biliyorsunuz diymi? Adı... Ratatouille! Ama bu sefer karakterler değişiyor... Minik ve sevimli fare adam Kyungsoo ve beceriksiz aşçı Chanyeol... Kulağa çok tatl...