Multimedya : Zümra, Oğuz, Leyla. ( Temsili)
İyi okumalar..
Çalan telefonumun sesiyle kafamı çözdüğüm matematik denemesinden kaldırıp, telefon ekranına baktığımda, Leyla'nın aradığını görünce hiç bekletmeden açtım.
''Buyur kardeşim.'' diyerek cevapladım.Oturduğum sandalyede geriye doğru yaslandım. Yorulmuş ve uykum gelmişti hafiften.
''Zümra, evde misin?'' diyen durgun sesiyle, saniyeler önce oluşturduğum rahatlığı, bozup oturduğum yerde dikleştim.
'' Evet, sen iyi misin?'' diye sorduğumda kaşlarım çatılmıştı. Leyla benim, kız kardeşimdi. Ve ben onu ses tonundan ne halde olduğunu anlayabilecek kadar iyi tanıyordum.
''Değilim. Biraz dışarı çıkalım mı?'' dediğinde, kafa salladım.
''Çıkalım, çıkalım. 10 dakikaya bizim kapının dışında olurum.''
'' Tamam.'' dediğinde cevap vermeden telefonu kapattım.
Aynı semt, hatta aynı sokakta oturuyorduk Leyla ile. Biz tek katlı ve bahçeli bir evde otururken onlar ise 3 katlı bir binanın en üst katında oturuyorlardı. Kolumdaki saatte baktığımda saat gece yarısına yarım saatten daha az bir zaman olduğunu görünce, daha sessiz hazırlanmaya başladım. Siyah taytımı, siyah kısa kollu tişörtüm ve üstüne de yağmurluğumu alıp odamdan çıktım. Adımlarımı evin içinde olabildiğince sessiz hareket ettiriyordum, çünkü annemin uyumuş olma ihtimali yüksekti. Salonun kapısının oradan geçerken, gözlerim televizyon izleyen annemi görünce adımlarım o yöne döndü.
''Annesi, ben Leyla ile biraz bizim kapının önündeyim.'' dediğimde annem sesimle yerinden sıçradı. Televizyonu dalgın dalgın izlerken, sessizliğimden dolayı beni fark etmemişti.
''Zümra, ödümü patlattın. '' dedi ve sağ elinin baş parmağının damağına getirip üç kere yukarıya itti. Bu hareketine hafif bir tebessüm yolladım. '' Tamam dikkatli olun. Bir şey olursa bana seslen, hemen.''
''Tamam anne.'' dedim ve adımlarımı mutfağa yöneltip, buzdolabından iki tane soğuk kahve alarak evden dışarıya attım kendimi.
Bahçeden çıktığımda, Leyla'nın bana doğru geldiğini görünce kollarımı açtım. Adımlarını hızlandırarak, kollarımın arasına giren arkadaşımı sıkıca sardım. Sarılmak, hele ki güvendiğin bir insanın, zor bir zamanında seni sarıp sarmalaması, en iyi teselliydi bence. Ben buradayım, korurum seni, bana sığınabilirsin demekti bence. Bu yüzden herkese de sarılamazdım. Ya da bana sarılmalarına izin vermezdim.
Kollarımı çektiğimde, yüzüne baktım. Gözleri dolu doluydu. Birazdan konuşmaya başladığında ağlayacağını biliyordum. Elimde tuttuğum soğuk kahvenin birisini ona uzattım. Elimden aldığında, bir şey demeden hemen kaldırıma oturdu. Bende hemen yanına oturdum. İlk bir kaç dakika bir şey demedi. Bende sormadım, zaten anlatacaktı. Anlatmayacak olsa bu saatte beni aramazdı. Yarın okulu beklerdi. Soğuk kahveyi açıp kafama diktiğimde, boğazımdan akıp giden serinlik beni iyi hissettirmişti.
''Yoruldum Zümra. '' dediğinde ona baktım, o ise karanlık sokağı izliyordu. '' Anlamaya çalışmaktan, kendimi anlatmaya çalışmaktan, kendimi ona kabullendirmeye çalışmaktan o kadar yoruldum ki. Nefes alamıyorum. Resmen boğuluyorum, beni görmüyor. Anne lan o. Bir anne kızını anlamaz mı?''
Bakışları bana döndüğünde, göz yaşları yanaklarını ıslatmaya devam ediyordu.
''Ne oldu?'' diye sordum sadece.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN KARASI☯
Fiksi RemajaGökyüzüne aşık fakat yeryüzüne mahkum olan, küçük bir kız çocuğu büyütüyorum içimde. Kendimin anlatılacak pek bir özelliği yok. Ama içimdeki küçük kızın, bavul dolusu cümleleri var.~ Şimdi oku beni sevda bildiğim. Sesim kulaklarında çınlasın, gözün...