Şaşkınlıkla ekrana bakarken, gözümü kapatmamak için uğraşıyordum.
Sharingham
"Aleykum selam"Bir süre konuştuktan sonra, onun hakkında çoğu şeyi öğrenmiştim.
Ege. Benden bir yaş küçük. Ankara'da yaşıyor. Kendisinden küçük iki kız kardeşi var. Annesi babasıyla can ciğer olduğu söylenemez vs...
Ben hakkımda hiçbir şey söylememiştim. O da sormadı zaten.
PARONAYAK
"İyi geceler."
Sharingham
"İyi geceler bücür."×××
Sadece 4 saatlik uykuyla duruyordum ve ilk dersin matematik olması can sıkıcıydı.
Hocanın gelmesiyle ayaklandı tüm sınıf.
"Oturun çocuklar."
Herkes oturunca, merakla sınavı beklemeye başladılar. Kafam zonkluyordu ve umarım ikinci ders olur sınav diye dua ettim.
Hocanın "Madem öyle, sınav ikinci ders olsun." dediğinde inek kesimlerin oflamarı, matematik kitaplarını sadece okulda gören kesimin -ben buna dahilim- alkışları tüm sınıfı inletmişti. Ben ise, keşke başka bir şey dileseydim demekle yetindim.
Herkes şimdi çalışmaya başlamıştı. Benimde aklıma bir ara çalışmak gelmişti ama sonradan kafamı sıraya koyup uyumaya çalıştım. Sonuçta benim tatlış ve zeki sıra arkadaşım Bora vardı. Onunla zaten bu konuda dün gece anlaşmıştık.
Bora'ya göz ucuyla baktığımda, çalıştığını gördüm. Allah'ın ineği!
İkinci ders gelmişti ve ben çoktan uyumuştum. Bir ara Bora beni dürtünce, korkuyla yerimden sıçramıştım ve tabi buna gülen sınıf arkadaşcıklarım(!)
Hoca sınıfı susturduktan sonra, herkesin kalbi götünde atmaya başlarken kâğıtları eline aldı. Tam kâğıtları dağıtacağı sırada duraksadı ve gözünü sınıfın içinde gezdirdi.
"Fatih, Ecem'le yer değiştir."
Siktir! Nolur ben değişmeyeyim, nolur ben değişmeyeyim.
"Dolunay, Ali'nin yanına geç."
Heh, tam oldu(!) bu. Kahrolası dersin, kahrolası sınavında, kahrolası en arka sıraya ve matematik nedir bilmeyen kahrolası Ali'nin yanına gidiyordum.
Bora bana üzgün üzgün, bakarken dudaklarını oynattı.
"İyi şanslar!"
Ya ne şans ama!!
Çantamı elime alıp ağır ağır, en arka sıraya ilerledim. Sıraya çantamı rastgele koydum. Ali zaten kendi önüne dönüktü.
Hoca kâğıtları dağıtmaya başlamıştı ve en son kâğıtlar bize ulaşmıştı. Önümde duran sınav bir bana bakıyordu, bir ben ona bakıyordum.
Yaklaşık 15 dakika geçtikten sonra sadece 4 soru yapabilmiştim.
Kafamı tavana kaldırdım ve kısık sesle ofladım. Bunun üzerine Ali, ilk defa bakışlarını gözlerime dikmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Amacın Ne?
Teen Fiction"Senin amacın ne?" diye yazdım hışımla ve gönderdim. "Hatırlıyor musun? Kış günleri bir elim hep cebimde olur ama diğer elimi dışarda bırakırım, belki gelir birisi tutar diye demiştin." Bi an afalladım. Yine nasıl bir oyun oynanacak diye düşünmeden...