Herkesin bir dönüm noktası vardır denizin de üniversite olmalı diye düşünüyordu yine.
İzmir Ege Üniversitesini kazandığını öğrendiğinde beri böyle düşünüyordu ya da böyle olmasını istiyordu içten içe. Bunca yılını acı içinde geçirdikten sonra değişmesini istiyordu bazı şeylerin. Kendisine bir söz vermiş ve verdiği sözün peşinden gitmişti şimdiye kadar. Bundan sonra da gidecekti elbette ama artık mutsuz, ruhsuz, görünmeyen olmak istemiyordu.
İyi niyetinden kaybediyordu hep. Tabi bir de karşılıksız sevmek vardı işin içinde herkese karşı böyleydi. Babasına karşı da böyleydi.Hani babalar kızlarının ilk Aşkı'dır yaa işte Deniz'in öyle olmamıştı. Babası nefreti en büyük acısı ,mutsuzluğu ve sessizliği olmuştu. Şüphesiz sessizliğinde babasının payı büyüktü. O sevmemişti en başta Deniz'i Babası sevmediyse kim sevebilirdi ki başka. İşte böyle böyle alışmıştı deniz sevgisizliğe ve sessizliğe, böyle tüm erkeklerin onu sevmeyeceği hükmünü vermişti. İnanmıştı ya da inandırmıştı kendini bu gerçekliğe.
Yine böyle düşüncelere dalarken bulmuştu kendini. Oysa ki söz vermişti kendiné artık düşünmeyecekti bunları ve bir daha hüzünlenmeyecekti. Aniden duyduğu ses ile irkildi. Kim gelmiş olabilirdi ki? burayı o ve can dostu Beril'den başka kimse bilmiyordu. Burası onun gizli sığınağı idi . Ne zaman sıkılsa yalnız kalmak istese buraya gelirdi. Sessizliği dinlerdi. Sessizliğin anlatacağı çok şey vardı sonuçta.
Sen miydin yaa ödümü kopardın beril ! Kızım benden başka kim biliyor burayı sende korkmak için yer arıyorsun haa.
Beril farketmişti denizdeki durgunluğu. Sebebini de biliyordu. En iyi şahidi idi yaşananların, bu yüzden denizi anlıyor ve yanından ayrılmıyordu hiç. Nasıl ayrılsın ki Aylin teyzesi ölmeden önce ona emanet etmişti yaşama sebebini. Deniz gibi bir emanete nasıl sahip çıkmazdı ki. Neyse ki aynı üniversiteyi kazanmışlardı da ayrılmak zorunda kalmamışlardı.Derin düşüncelere dalmışken Denizin gözünün önünde el sallamasiyla kendine geldi. Hey sana diyorum beril beni dinlemiyor musun dedi genç kız biraz alınmış gibi yaparak. Beril hemen anlamıştı tabi aaa hiç dinlememezlik yaparmıyım aklımda bir Plan varda onu düşünüyordum dedi birden.
Neymiş plan dedi deniz. Diyorum ki bir İzmir turu yapalım şöyle hem kafamız dağılır ne dersin? Ne güzel olur yaa iyicene ev kuşu olduk markete de gitmesek öldü sanacaklar. Hem gezmişken okula yakın bir ev baksak ne güzel olur ya dimi. Off deniz yaa ben gezelim diyorum sen hemen bi iş ortaya koyuyorsun. Kızım bırak bugün bizim günümüz olsun biraz kafa dağıtalım yaaa. İyi tamam bee düşünende kabahat. Ben bi daha gelip bununla uğraşmayalım diye dedim ama sen bilirsin gelip tek başına bakarsın artık.
Beril sinir oluyordu deniz böyle yapınca her şeyi önceden planlayıp yapmak zorunda değildi hayatı biraz akışına bırakmalıydı ama deniz her şeyi planlı programlı yapardı. Kendini Plan Kafesinin içine tıkardı. Hiçte şikayet etmez planının dışına çıkmazdı. Tamam yaa tamam gidip ona da bakarız sen nasıl istersen dedi daha fazla konuyu uzatmamak için. Çünkü biliyordu ne yaparsa yapsın deniz onu ikna etmenin bir yolunu buluyordu .
İzmire varlıklarında saat 10 olmuştu."İyi ki erken kalktıkta öğle sıcağına yakalanmadan izmire vardık yoksa bu sıcakta araba kullanmak daha da işkenceye dönüşürdü" dedi deniz. Beril başını sallamakla yetindi. Merkeze geldiklerinde direk kahvaltı edebilecekleri bir yer aradılar sonunda bir yer bulduklarında arabayı parkedip içeriye girdiler.
Kahvaltılık bir şeyler söyledikten sonra beklemeye başladılar. Bu sırada karşıdaki buz dağı gibi duran adama takıldı denizin gözleri. Ne kadar da itici diye düşündü kendisinin de böyle göründüğünü bilmeden o sırada adamın bakışlarıyla kesişti bakışları ve ardından adamın igrenircesine başını çevirmesi denizi ilk başta şaşırtsa da böyle bir adamdan başka bir şeyin beklenilmeyeceginé karar verdi.
İşte o zaman yazıldı iki gencin kaderi. Kim bilebilirdi ki Hayatın onları süpriz bir şekilde bir araya getireceğini.Beril'e bahsetsem bu buzdağı adamdan kesin bana patlar yine.
Neymiş efendim ben insanlara öyle baktığım için öyle görüyormuşum. Yok aslında bende dışarıdan böyle imişim falan da filan.Neyse burdan gitmek için kahvaltımı bir an önce yiyip kalkalım dedim. Tabi beril şaşkındı benim bu tepkime. Ben asla yemeğimı hızlı yemem en yavaş şekilde yerim. Sanırım güzeller güzeli annemden geçen bir alışkanlık. Bunun gibi alışkanlıklarımı bırakamam. Sanki bırakırsam anneme dair her şeyi yavaş yavaş unutacakmışım gibi gelir ve kendimi suçlu hissederim bu yüzden bu alışkanlıkların dışına pek çıktığım görülemez.
Neyse işte güne o buzdağı yüzünden kötü başlamıştım ve tüm günümü etkilemişti. Akşam olup Aydın'a döndüğümüzde ikimizde yorgunluktan ölüyorduk. Hem doyasıya gezmiş hem de okula yakın bir ev bulup ev sahibi ile anlaşmıştık. Eve girer girmez kısa bir duş alıp yataklarımıza girmiştik. Huzurlu bi uykuya dalmadan önce aklımda sadece buzdağı adam vardı. Onu aklıma getirdiğim için Her ne kadar kendime öfkelenip kızsam da uykuya daha fazla direnemeyip uykunun o huzurlu kollarına kendimi bırakmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİĞİN İÇİNDE
RomanceSen Gökyüzü Bakışlım ! Kalbimi çaldığın için bana bir kalp borçlusun '' dedi adam . Kadın anlamaz gözlerle baktıktan sonra '' nasıl '' diyebilmişti sonunda . " Kalbimi senden alamıyorum onun yerine bana Kalbini verirsen ödeşiriz " demişti muzip bi...