"Siz...." derken karşındaki 3 kıza bakıyordum. Deniz, İrem ve Beril.
"Bunları ne işi var burada! Arda ile ne alakaları olabilir ki??" diye kendi kendime söylenirken Efe ondan bekleyemeyeceğim bir şekilde bağırmış ve "Arda nerede" demişti. Bunun üzerine 3 kız da yerlerinden hoplamıştı. Üçü birbirine üzgün bakışlar atarken sinirlerime daha fazla engel olamamıştım.
Bu bir şakaysa hiç komik değildi. Ben burada merak ve öfkeyle verecekleri cevabı beklerken onlar salak bakışmalarını sürdürüp, beni daha çok delirtiyorlardı. En sonunda Beril üç kelime ile aklımı başımdan aldı.
"Deniz arkadaşınıza çarptı" sözüyle gözüm döndü ve Deniz'in yakasına yapıştım. Gözüm karardı ve şu an bu kızı sadece bakışlarımla bile öldürebilirdim. Ne demek Arda'ya çarpmıştı. Benim yakasına yapışmam ile önce gözlerini kocaman açtı ve sonra başını önüne eğdi. Başka zaman olsaydı, gözlerinde kaybolmayı dilerdim ama şimdi...
Şimdi ona karşı sadece nefret vardı içimde. Ellerimin arasında titreyişiyle kendime geldim ama yakasını bırakamıyordum. Eğer erkek olsaydı, orada onu öldürebilirdim. Daha fazla dayanamayıp onu geriye doğru savurdum. Bu hareketin üzerine kısa bir süre gözlerimin içine baktı -ki bu bakış içinde: pişmanlığı kırgınlığı ve daha birçok duyguyu barındırıyordu.
O kısa bakışmanın ardından arkasını dönüp gitti ama sendeleyerek yürüyordu. Evet, Evet ALLAH kahretmesin başında sargı bezi de vardı. Bunu nasıl farkedemedim ki. O sırada Beril arkasından gitmeye başladı, yanına vardığında koluna girip çıkışa doğru yürüdüler.
Önüme döndüğümde İrem'i gördüm. Üzgün ve bir o kadar nefretle bakıyordu. Ne hakla böyle bakar ki. Arkadaşıma çarpan onlar ama bağırdığım için suçlu olan ben.. Tam bir şey söyleyeceğim sırada Efe araya girip "abi bir dur olayı anlayalım, gözünü seveyim bir de sen olay yaratma" dedi. Efe'ye mi kızsam, onlara mı bilemedim. Sanki olay yaratan benim....
Bir yandan olayın nasıl gerçekleştiğini merak ettiğim için sessizce bekledim. İrem o sırada konuşmaya başladı. "Bakın sadece siz üzgün değilsiniz. Bizde neredeyse arkadaşımızı kaybediyorduk. Bu yüzden biraz sakin olmalısınız. Biliyorum arkadaşınız içeride ama biz de çok üzgünüz ve bekliyoruz" dedi.
Bu sözlere dayanamayıp "kardeşime bir şey olursa senin üzgün olman onu geri getirmeyecek. Bu durumda sakın sakin olmamı beklemeyin" diye söyledim.
Kız iyice bozulup devam etti anlatmaya. "Bakın Deniz bir yerden geliyordu, tam evin yoluna saparken arkadaşınız koşarak önüne çıkmış. Aniden frene basmasına rağmen araba durduğunda arkadaşınıza çarpmıştı. Bu kazada sadece Deniz suçlu değil, arkadaşınız da suçlu. O yüzden bağırıp çağırmadan ve birilerinin yakasına yapışmadan İyice düşünün" demişti.
Lafını yeni bitirmişti ki Doktor ameliyathaneden çıktı. Vakit kaybetmeden önünü kesip "arkadaşım nasıl" dedim. Doktor anlamadığım birkaç yabancı şeyi sıraladıktan sonra, sert bir şekilde "anlayacağım şekilde anlatın" dedim.
Doktor ardından gülümseyerek "arkadaşınız gayet iyi. Sadece buraya getirildiğinde iç kanama riskinden dolayı onu ameliyathaneye aldık. Şuan öyle bir durum söz konusu değil ve yarım saate odaya alınacaktır. Aksi bir durum gelişmediği sürece sizi daha sonra tekrar bilgilendireceğim" deyip gitti. Hepimizin içi rahatlarken bir gülümseme belirmişti yüzümüzde.
Ardından Efe'ye "burada bekle" deyip, çıkışa doğru yürümeye başladım. Çıkışa ulaştığımda gözlerimle Deniz'i aramaya başladım. İlerdeki bankta sırtı bana dönük bir şekilde Beril ile konuşuyordu. Ne konuştuğunu duyamadığım için biraz daha yaklaştım. Yaklaştıkça sesi netleşmeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİĞİN İÇİNDE
RomanceSen Gökyüzü Bakışlım ! Kalbimi çaldığın için bana bir kalp borçlusun '' dedi adam . Kadın anlamaz gözlerle baktıktan sonra '' nasıl '' diyebilmişti sonunda . " Kalbimi senden alamıyorum onun yerine bana Kalbini verirsen ödeşiriz " demişti muzip bi...