28.10.16 güncelleme yapıldı.
Eğer hikayeme gelip bir göz atıyorsanız yorum bırakmanızı çok isterim.
Çünkü gerçekten bir kişi bile okuyorsa ne düşündüğünü bilmek istiyorum :)
Keyifli okumalar :)
____________________________________
"Hadi kalk uykucu. Burayı babanın evi mi sandın? On beş dakika sonra yiyecek ekmek bulamayacaksın."
İlay'ın kulakları tırmalayan sesiyle, yataktan fırlarcasına doğruldu Güneş. Uyku sersemliğiyle nerede olduğunu anlayamadı bir an. Ne demek burası babasının evi değildi. Ekmekleri neden yoktu?
"Oooffff!" diye çığlık attı sonra. "Ya neden kafamı karıştırıyorsun? Zaten alışamadım kendi evimde uyanmamaya." Güneş dudaklarını büzüp başını önüne eğdi.
Aynanın karşısında saçını toplayıp Güneş'in yatağına oturdu İlay. Güneş'in yanaklarını sıkıp "Hadi kalk bakalım, kahvaltıyı kaçırıyoruz. Günce bizi bekliyor." dedi ve yorganı çekti.
Güneş üzerine bir hırka geçirip yüzünü yıkadı, birlikte yemekhaneye indiler. Günce masada oturmuş onları bekliyordu. Beklemekten sıkılmıştı belli ki.
"Nerede kaldınız? Servis bitmeden sizinkileri de aldım. Ben sizi çok bekleyemedim kusura bakmayın." dedi reçelli ekmeği ağzına tıkıştırırken.
"Güneş'in keyfini bekledik." Ağzını şapırdatarak Güneş'e döndü İlay ve ekledi. "Asma suratını. Sen hiç bu yaşına kadar evinden ayrı kalmadın mı yani?"
Güneş yanlış bir şey yapmış gibi başını önüne eğerek sağa sola salladı. Şaşırdığını gizlemeye çalışarak atladı Günce:
"Tamam olabilir. Ama buna alışmalısın. Artık büyüdün kendi ayakların üzerinde durmalısın.Bu demek değil ki sen annenin babanın minik kızı olmayacaksın artık, hayır her zaman onların biricik kızısın, bunu unutma tamam mı? Alışma sürecinde biz İlay'la hep senin yanında olacağız." İlay'la göz göze bakıp onaylar gibi gülümsediler birbirlerine. Sonra Güneş'e dönüp onun ne düşündüğünü merak ettiler.
"Ben sizin gibi hemen kaynaşamıyorum ama inanamıyorum ilk günden bu kadar iyi dostlar edinebildiğime. Bu da siz çok içten ve samimi olduğunuz için oldu. İyi ki sizleri tanımışım." dedi ve ikisine de kocaman bir gülüş attı. Bir süre duygu dolu gözlerle birbirlerine bakıp kaldılar.
"Hadi o zaman karnımızı doyurup odaya çıkalım. Bir an önce hazırlanıp okula gidelim ki hoş çocuklar hemen sahiplenilmesin." Günce lafını bitirip sesli bir kahkaha attı.
İlay'la Güneş kısa süreli bir şokla birbirlerine dönüp kikirdemeye başladılar.
___________________________________
"Bu nasıl oldu kızlar?"
Günce kısa pembe elbisesiyle kendi etrafında bir tur atıp eteğini daha fazla havalandırdı.
"Altına da bir şey giyersen neden olmasın." diye yanıtladı İlay.
Günce kaşlarını çatarken, Güneş bir kahkaha patlattı. Günce o sinirle birden Güneş'e dönüp:
"Sen ne düşünüyosun bayan kahkaha?"
"Iıı.. Sen çok güzel olduğun için harika oldu ama sanki bu elbise biraz yaz için ki dışarıda ayaz var malum sonbahardayız."
"Hımm. Ben orasını düşünemedim haklısın bak." Eğilip camdan dışarıya bir göz attı. "Hadi gel sen seç benim için." Günce İlay'a dil çıkarıp dolabına döndü tekrar.
Güneş kot pantolon ve beyaz gömleği seçip giymesi için Günce'ye uzattı.
Hepsi kıyafetlerini giyip saçlarını yapmışlardı. Güneş buranın ayazına hazırlıksız yakalanmamak için beyaz kazağını ve çizmesini giymeyi tercih etti.
Odadaki tek aynanın karşısında birbirlerini iterek aynı anda makyaj yapmaya çalışıyorlardı.
İşleri bittiğinde birbirlerini baştan aşağı süzüp gülümsediler. İlay'la Günce kollarını açıp Güneş'in sarılmasını bekledi. Sonra aralarında sevgi yumağı oluşturup öylece kaldılar.
Bugün hep birlikte ve kendilerinden emin bindiler tramvaya. Güneş notlarına "yeniden doğmak" başlıklı boş bir sayfa eklemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA
Ciencia FicciónÜniversite okumak için ailesinden ayrılıp başka şehre giden Güneş, hayal kırıklıklarını geride bırakıp yepyeni bir hayata adapte olmaya çalışır. Bu onun hayata karşı tek başına savaşabilme gücünü test edecek zorlu bir sınav olacaktır. Kalbini der...