Bazı anlar vardır. Ağlamamak için kendini sıkarsın. Sözde güçlü gözükeceğiz ya. Önce burnunda bir sızı oluşur. Gözlerin buğulanır. Sonra boğazına top gibi bir yumru oluşur. Ne kadar yutkunursak yutkunalım o yumru boğazımızdan gitmez.
Şimdi aynı bu durumdaydım. Sanki boğazım kavruluyordu. Ama ben gözümü bile kırpamıyordum. Biliyorum gözümü kırparsam önce bir damla yaş düşecek sonra da devamı gelecek.
Annemin yanından hızla kalktım. Bir saate yakın annemle dertleşiyorduk. Yani dertleşiyorduk diyorsam ben anlatıyordum. Ve annemin dinlemesini umuyordum.
Mezarlığın yakınındaki bir otobüsle doğru bizim kafeye gittim. Bizim gruba acilen bizim kafeye gelmeleri ile ilgili bir mesaj attım. Kafeden içeri girdiğimde burayı gerçekten çok özleyeceğimi bir daha fark ettim. Bir masaya oturup bir bardak sütlü kahve istedim. On beş dakikaya kadar bizimkiler de gelmişti.
"Kızım ne oldu acilen çağırdın. Sorun yok değil mi? " Buket'in endişeli sesine karşı tebessüm ettim. Onları bırakmak o kadar zordu ki.
" Sorun var mı yok mu ben anlattıktan sonra karar verin. İstanbula taşınıyorum. Bu akşam. " dedikten sonra bakışlarımı hepsinde gezdirdim. Hepsi şok olmuş gibi bana bakıyorlardı. Şu an ciddi bir durumda olmasam bu hallerine yere yatıp gülebilirdim.
"Almila çok üzüldüm." Ege'ye bakıp kafamı yavaşça salladım.
"Bende üzülüyorum Ege ama bir şey de yapamam. Emre için bunu yapmalıyım. "
" Emre mi o ne alaka? " Seda'nın sesi ile yavaşça ona döndüm. Yine Umut'la sım sıkı sarılmış oturuyorlardı. İkisi bir yıldan fazla süredir sevgililerdi. Hem ikisine mutlulukla hem de imrenerek bakıyordum.
" Biliyorsunuz Emre kazadan sonra bacaklarını kullanamaz oldu İstanbul'da babamın bir arkadaşı Emre'ye bu konuda yardımcı olcak."
Bu dediğime hepsi sevinmiş gibi duruyorlardı."Emre'yi hepimiz için öp Almila. Her zaman onun ve senin yanındayız. Bunu hiç aklından çıkartma. Bir şey olursa bir telefon yanındayız. Bizi sakın unutma ve ziyaretimize gel olur mu? " Umut'un uzun konuşmasından sonra hızla kafamı salladım. Gözlerim dolduğu için burnum akmaya başlamıştı. Burnumu çekip duruyordum.
" Gel buraya sümüklü." Can'a hızla sarıldım. Belki de aralarından en çok Can ile anlaşıyordum. Ya da Can'ın bu abi tavırları hoşuma gidiyordu. Can'a sarılmamla daha çok ağlamaya başladım. Can beni hızla üstünden attı.
"Lan ben tşörtü ne kadara aldım haberin var mı? Sümüklü sümüklü gezicem senin yüzünden. " Can'a gidip inadına tekrar sarıldım. Ve omzuna doğru sümkürdüm. Can beni tekrar üstünden atıp laf söyleme başladı.
" Ulan Almila senin Ananın ellerinden öpeyim. " Can'ın annemden bahsetmesi ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Can'a baktığımda oda yaptığı hatanın farkına varmış gibi özürlerini arka arkaya sıralıyordu. Bende bu arada diğer arkadaşlarıma sarılmışım. Can hala özür diliyorken onu durdurdum.
"Can tamam sakin ol. Önemli değil." Can bana minnettar bakışlarını yolladıktan sonra gözlerini etrafta dolandırmaya başladı. Bende Can'ın susmasından istifade konuşmaya başladım. Tabi kahvemi içmeyi de ihmal etmiyordum.
"Bu zamana kadar iyi kötü bütün anlarımda yanımda oldunuz. Hatta şu bir ayda beni çekebilen sayılı insanlardasınız. Belki size sevgimi gösterememişimdir. Ama sizi çok seviyorum. Benim yanımda olduğunuz içinde çok teşekkür ederim. Sizi çok özleyeceğim." Daha fazla konuşamayacağımı hissedip hızla yanlarından kalktım ve kasada kahvenin parasını ödeyip hızlı adımlarla çıkışa doğru gittim. Böyle konuşmalardan nefret eden ben gerçekten güzel bir konuşma yapmıştım. Ve ağlamamı gizlemek için de hızlı kafeden kaçmıştım. Yine ordan bir otobüse binip eve geldim. Babam çoğu şeyi toplamıştı. Beni görünce tebessüm etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLU SONSUZ
Teen FictionHer şeyin bir sonu varmış. Ya kötü son ya da mutlu son. Peki benim masalım mutlu sonsuz olamaz mı ? Bana göre hayat bir imtihan bizde bu imtihanın baş rolündeyiz. Hayatımızda hatalar olabilir pişmanlıklarımız olabilir kötü şeyler de yapmış olabiliri...