Mutimedya da Almila'nın babası Hakan Bey var. İyi okumalar :*
Canlıların ne zaman öleceği belli olmaz bir dakika sonra , yüz yaşında , iki gün sonra her an ölebilirler. Hayatımızdaki insanlar ile iyi zaman geçirmeliyiz sonradan her şey için pişman olursunuz ama özür dileyecek vakit bulamazsınız. Şimdi olsa anneme asla karşı çıkmazdım , bağırmazdım , hatta off bile demezdim. Annem yanımda olsa yaptığım her şey için ondan özür dilerdim. Ama yok. Geri gelmeyecek. Bunları düşündükçe bunalıyorum. Ağlama hissi geliyor.
Güneş çoktan doğmuştu. Kalkıp okula gitmem lazım. Ancak yanımdaki Emre mışıl mışıl uyuyor. Onu uyandırmakta istemiyorum. Yavaşça yatağımdan kalktım. Hemen gidip elimi yüzümü yıkadım. Okulumuz serbest olduğu için her sabah ne giyeceğim tasasına düşünüyorum. Gar dolabımın içinden kotumu , bluzumu , deri ceketimi çıkarttım. Işık hızında kıyafetlerimi giymiştim.Ayağıma vazgeçilmezim olan asker botlarımı geçirdim.Saçlarım düz olduğu için sadece tarayıp salık bıraktım. Makyaja gerek duymayıp , dün geceden hazırlamış olduğum çantamı da alıp aşağıya indim. Babam da işe gitmek için hazırlanmış , kahvaltı masasını kuruyordu. Hemen sandalyeme oturdum. Ve hızlı bir şekilde ağzıma yemek tıkmaya başladım.
"Almila boğulacaksın kızım nefes al." Diyen babama döndüm. Çok saygılı bir biçimde bir elinde çatal bir elinde bıçak kahvaltısını yapıyordu. Adam da haklı karşısında yemeklerle ilişkiye girmiş bir kız oturuyor.
"Af edersin baba çok acıktım ve okula geç kalmak istemiyorum." Dedim. O anda kapı zili çaldı. Fatma teyze gelmiş olmalıydı. Fatma teyze Emre'nin bakıcısı. Ayrıca çok tatlı bir kadın annemin ölümünden sonra bize o kadar yardımcı oldu ki anlatamam. Koşarak kapıya gittim ve kapıyı açtım.
"Hoş geldin Fatoş teyze." Fatma teyzeye kocaman sarıldım.
"Hoş buldum yavrum Emre nerede ?" Fatma teyze bu arada eve girmiş ceketini çıkartıyordu. Emre Fatma teyzeyi çok seviyor. Tabi Fatma teyze de onu. Fatma teyzenin bu zamana kadar hiç çocuğu olmamış. O yüzden Emre'yi kendi çocuğu gibi sever .Fatma teyzemin eşi de üç yıl önce vefat etmiş.Kendi başına yaşayan çok tontiş bir kadın.
"Emre uyuyor Fatoş teyze ama benim odamda dün benimle birlikte uyumuştu." diyerek Fatma teyzeye izah ettim.
"Tamam yavrum ben bir Emre'ye bakayım."diyerek yanımdan ayrıldı. Bende hemen mutfağa geçtim. Babam hala kahvaltısını ediyordu. Bende yemeklerle tekrardan ilişkiye girmeye başlamıştım ki.
"Almila bu gün okula seni ben bırakacağım. Hızı yemek yemene gerek yok." diyen babama döndüm ve ağzım tıka basa dolu olduğu için sadece kafamı sallamakla yetindim.
Kahvaltımızı etmiştik. Babam beni okuluma bırakıyordu. Okula kadar sessiz bir yolculuk yapmıştık. Babam arabayı okulun kapısının önünde durdurdu.
"Hayırlı işler baba görüşürüz." Deyip kapıdan inmeden önce babama el salladım. Üzülmesini hiç istemiyorum. Bu yüzden sanki hiç bir sorun yokmuş mutluymuşum havası vermeye çalışıyordum. Tabi ne kadar olursa.
"Sana da iyi dersler kızım. Kendine dikkat et." Babamın öğütüne karşılık kafamı salladım ve onu onayladım.
Okula doğru girerken bizim grubu görmemle yanlarına gittim.
"Hepinize günaydın." Deyip yanlarında ki boş yere oturdum. Annemin ölümünden sonra ilk defa okula geliyordum. Yaklaşık bir ay olmuştu. Ama arkadaşlarımla görüşmüştüm. Annemin cenazesine gelip bana destek olduklarından dolayı hepsine minnettardım. Onlarda bana günaydın deyip konuşmaya başladılar.
Buket"Almila seni biraz daha iyi gördüm şimdi nasılsın?" Diye sorunca bütün yüzler bana çevrilmişti. Kendimi bir an kötü hissettim. Odak nokta olmak her zaman canımı sıkmıştır. Ama onlar benim en yakın arkadaşlarımdı.Kötü günümde onlar vardı yanımda. Bende bir açıklama yapma gereği duydum.
"Evet biraz daha iyiyim. Zaman geçtikçe alışmaya başlıyorum. Ama hala annem ile çoğu anımızı hatırlayamıyorum.Onu gerçekten çok fazla özledim. Bir daha onu göremeyeceğimi hatırladıkça kalbim ağrımaya başlıyor. Ellerim titriyor. Size bir tavsiye vereyim mi? Anneniz yanınızdayken ona sıkıca sarılım çünkü bir daha ona sarılamayabilirsiniz. Ve annenize karşı çıkmayın. Sonradan çok pişman olursunuz. Ve özür dileyecek kişi yanınızdan çoktan göç etmiş olur." Çok uzun konuşmuştum. Çünkü konuşmaya ihtiyacım vardı. İçime ne kadar atarsam o kadar sessizleşmeye başlıyordum. Bu bir ayda toplasak bu kadar konuşmamışımdır diye geçirdim içimden. Gözlerim dolmaya başlamıştı ama ben kimsenin yanında ağlamazdım. Ben babam kadar güçlü hem de annem kadar kırılgandım. Anında gözlerimi sildim ve onlara yalandan da olsa gülümseyerek baktım.
Buket"İyi olmana çok sevindik Almila. Biliyorsun biz her zaman senin yanındayız. Ne zaman istersen de konuşabiliriz."Dedi. Buket haricinde kimse ağzını açıp bir şey demiyordu. Konuşmamdan etkilenmiş olmalıydılar.
"Hey ne oluyor size ben bu kadar suskun olmadım." Deyip Ege'ye Seda'ya Can'a ve Umut'a tek tek gözlerimi dikerek baktım.
Umut" Biraz şaşkınız doğrusu bu kadar güçlü durmayı nasıl başarıyorsun anlamıyorum." Dediğinde Umut'a döndüm ve göz kırptım.
"Meslek sırrı canım meslek sırrı , her neyse hadi sınıfa gidelim yok yazılmak istemeyiz" deyip gülümsedim.
Dersler geçmek bilmiyordu.Zaten derse kendimi de veremiyordum. Sürekli annemle olan hatırlarımız gözümün önüne geliyordu. Yine dalmış gitmişken matematik hocasının sesini duymuştum.
"Almila gel bakalım bu soruyu bize anlat." Yavaş hareketlerle başımı tahtaya çevirdim.Ancak bu konuyu işlemediğimizi fark ettim.
"Hocam iyi de biz bu konuyu işlemedik ki." Diye cevap verdim
"Nasıl işlemedik kızım bir hafta önce bu konuyu ayrıntısıyla işledim ben. Tabi sen bir aydan beri okulda olmadığın için bilemezsin anca gezmeyi tozmayı bilin. Soruyu yap dediğimde dil pabuç gibi maşallah." Bu hoca ne diyordu Allah aşkına ben bu ay neler çektim hiç birini bilmeden yorum yapıyor. Neymiş gezip tozuyormuşum. Hocanın bu dediğine kahkaha ettim. Hiç bir şey bilmeden konuşmanın cezasını ona gösterecektim ben.
"Evet hocam gezip tozdum bu bir ay erkeklerle takıldık bara falan gittik. Hatta sizde oradaydınız hatırlamıyor musunuz? Yanınızda çok yakışıklı en fazla bizimle yaş bir erkek vardı. Karşıdan gördüğüm kadarıyla çok eğleniyordunuz." Deyip hocaya ters ters bakmaya başladım. Tam ağzını açıp bir şey diyecekken onu susturdum.
"Hocam siz hiç konuşmayın o ağzınız yorulmasın. Ben kendim çıkarım." Deyip çantamı topladım ve hemen kendimi dışarı attım. Ondan sonra bir şey unuttuğumu fark edip sınıf kapısını çalmadan açtım ve hocaya bakarak
"Hocam bu arda insanların günahını almadan bir daha düşünün ondan sonra sinirden şu anki gibi kızarıp bozarırsınız mazallah , bunu hiç istemeyiz değil mi?" Deyip sert bir şekilde kapıyı çarpıp dışarı çıktım ve otobüs durağına doğdu ilerledim.
Eskişehir'i çok seviyorum. On beş dakikada bir otobüs olması beni çok mutlu ediyor. Ne yani evet küçük şeylere çok mutlu olabiliyorum. Ve küçük şeylere de çok üzülebiliyorum.
Eve geldiğimde babam evdeydi. Onun evde olması beni çok şaşırtmıştı aslında akşam sekizden önce eve geldiğini hatırlamıyordum.Kötü bir şey olmuş ihtimali beni korkuturken babama döndüm.
"Baba kötü bir şey olmadı değil mi ? Bu saatte evde olmazdın. " Babam da beni gördüğüne şaşırmış gibiydi.
"Almila bu saatte okulda olman gerekmiyor mu?" Babam benim sorumu es geçerek kendi sorusunu sormuştu.
"Evet baba ama matematik öğretmeniyle ufak bir tartışma yaşadım ve eve gelmek zorunda kaldım. Ama baba gerçekten benim haklı olduğum bir konuydu. Günahımı adlı.Merak etme baba bir dah..." Babam sözümü kesmiş ve duymak istemediğim cümleyi kurmuştu.
"Almila valizini topla , İstanbul'a taşınıyoruz."
Evet bir bölümün de sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Okuduğunuz için teşekkürler. :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLU SONSUZ
Novela JuvenilHer şeyin bir sonu varmış. Ya kötü son ya da mutlu son. Peki benim masalım mutlu sonsuz olamaz mı ? Bana göre hayat bir imtihan bizde bu imtihanın baş rolündeyiz. Hayatımızda hatalar olabilir pişmanlıklarımız olabilir kötü şeyler de yapmış olabiliri...