Yağmur yeryüzündeki kötülükleri temizlemek istercesine yağmaya devam ediyordu. Şu an tek yaptığım cama vuran damlacıkların sesini dinlemekti. Karşısında dikildiğim patronumun sözlerine odaklanamıyordum bile.
"Ada Hanım, danışmadan çıkışınızı alabilirsiniz. Sizinle çalışmaktan oldukça memnunduk ama beklenmeyen bir durum oluştu."
Yağmur damlaları, ne de güzel süzülüyordu. Yinede bu odada cezbettiği tek kişi ben olmalıydım. Zira patronum bundan ufacık bile olsa etkilenmişe benzemiyordu.
"Bizi her zaman yeni işiniz için referans gösterebilirsiniz. Memnuniyetle destek olacağımızı söylemek istiyorum."
Yüzümde beliren ifade fazla acınası görünüyor olmalı ki patronum bile üzülmüşe benziyordu. Bu sırada odayı önce ışığıyla sonra da sesiyle dolduran şimşek kendime gelmemi sağladı ve bu zırvalığı daha fazla dinlemek istemediğime karar verdim.
"Teşekkürler... mi demeliyim?"
Yaşanan durumu özetlemem gerekirse biraz önce işten ayrılmam istenmişti. Bunun basit tercümesi ise kovulmuştum. Sıradan bir iş gününde öylece bilgisayar ekranımda düzenlemeler yaparken patronumun odasına çağrılmış ve ardından da kovulmuştum.
Bu durumu hafifletecek başka bir cümleye ihtiyacım yoktu. Bu yüzden sorduğum sorunun cevabını dahi beklemeden-ki kesinlikle kovdukları için teşekkür falan edecek değildim-arkamı dönüp odayı terk ettim.
Artık patronum değildi ve artık ona katlanmak, yalandan gülücükler atmak zorunda değildim. Kapıyı çarptığım dakikada odanın dışındaki her bir insanın dikkatini çekmeyi başarmıştım. Beni izleyen 'eski' iş arkadaşlarımı umursamadan masama vardım ve dağınıklığa bir göz attım.
Tek sevindiğim kısım toplanmamın uzun sürmeyeceğini anladığım kısımdı. Masamın üzerinde bulunan kitap yığınları, çizim ve eskizleri bir kenara iterek aralarında bulduğum telefonumu ve ailemin fotoğrafının bulunduğu çerçeveyi aldım.
Toplanmam tam olarak iki dakikamı almıştı. Ceketimi sandalyenin kolundan alarak sırtıma geçirip çantamı da koluma taktıktan sonra beni izleyen insanların arasından ofisin kapısına doğru harekete geçtim.
Son anda aklıma gelen ve beni yerime çivileyen ifadeyle arkamı dönüp masamın üzerine baktım. Köşesi görünen kitabı fark ederek geri döndüm ve aynı ifadesiz bakışlar eşliğinde onu alarak çantama tıktım. Henüz satışa bile sunulmamış bu romanı orada bırakacağımı sanıyorlarsa yanılıyorlardı. Düzenlemelerden sonra ilk okuyan insanlar arasında olma ayrıcalığını kovulsam bile kaçırmayacaktım.
Kovulmadan önce editör yardımcısıydım. Sürekli editörlüğe yükselmek isteyen ve bu uğurda kendini paralayan bir çaylak olduğum kısmı atlarsak tabii ki bu kulağa oldukça güzel görünmeliydi. Stajımı bu yayınevinde yapmış, yaz tatillerimi burada geçirmiştim.
Belki bu işi seviyordum belki de sadece kitapları sevdiğim içindi. Her iki şekilde de kazanan taraf bendim ve oda bugün son bulmuştu.
--
Yaşadığım binanın önüne geldiğimde yağmur dinmiş, bulutlar yükselmiş hava toprak kokusuyla dolmuştu. Yol boyunca yağmurun dinginlik veren sesini dinleyebildiğim için mutluydum. Eskiden lüks ama şu anda tarihi görünen binaya adımımı atarak dönen merdivenleri tırmanmaya başladım. Beş numaralı kapıya geldiğimde kısa bir duraksama yaşayarak kapıya doğru konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynı Geceye Uyanmak (KİTAP OLUYOR)
AdventureSize miras olarak özel bir uçak kalsaydı ne yapardınız? Siz bu soruyu düşünürken ben ne yaptığımı söyleyeyim. Yarım kalmış bir hikayeyi tamamlamak için uzuuuun bir yolculuğa çıktım. Ben yeryüzünden bağımsız gökyüzüne aşık Ada, uçağımın adı Halley...