Bölüm 6

328 2 0
                                    

=Tom=

Kalfa kızmıştı.

-Sen ne cüretle efendimize baba dersin?

-Ama, dedim. O benim babam.

-Hayır. Efendimiz istediği herkes gibi görünebilir.

Efendimiz dediği kişi ona başıyla çıkmasını işaret etti. Yalnız kalmıştık. Aman ne güzel!

-Kutsal yemini eden savaşçı sen misin? Diye sordu bana. Sesi tüylerimi ürpertiyordu. Kutsal yemin de neydi?

-Aslında kalfalardan birine güç, aşk, para karşılığında…

-Tamam, dedi. Kutsal yemin işte. Artık sadece benim için çalışacaksın. Bana istediğimi getir ki sen de istediğini elde et.

Kafamı salladım. Ne diyebilirdim ki?

-Sadece beni sorgulamamayı öğren. İstediğin her şeyi alabilirsin. Amy’nin aşkı, baban…

Etkilenmiştim. Zayıflıklarımı biliyordu.

-Efendim, dedim. Size bir soru sormak istiyorum.

- Sen kimsin ve neden bunu yapıyorsun? Galiba bunu soracaktın. Pek orijinal değil ama neyse. Sen seçilmiş kişisin. Seni büyük büyük büyük babam seçmiş olmalı. Seni bulmak o kadar zordu ki… Bütün 16 yaşındaki erkek çocukları toplayıp aralarında en güçlüsünü bulmak. Zor iş.

Bilmediği bir şey vardı. Ben her şeyi Amy için yapıyordum. Bu aşkın gücüydü. O ise beni savaşçı zannediyordu. Değildim.

- Geçmiş. Geçmişte kaldı. Sen ileri bakacaksın. Ne dersem yapacaksın. Çok görevin yok. Sana bir oda verilecek. İlk görevin gelene kadar orada bekle. Tamamlaman gereken üç görev olacak. Unutma sana yardım etmeye çalışıyorum.

=Amy=

Her yeri aradım. Tom’dan iz miz yok. Sadece birkaç kişi biriyle gittiğini söylüyor. Onun için endişeleniyorum. Sonunda birkaç lira ve sosisli karşılığında konuşturduğum kişiler bana Tom’un gittiği adamın resmini çizdi. Günlerdir onu arıyorum ancak bulamadım. Çok yoruldum. En sevdiğim milkshake dükkanının içinde gördüklerim doğruysa(ki olmayabilir çünkü yorgunluktan hayal görüyor olabilirim) o adamdı. Hemen yanına gittim.

-Pardon, bakar mısınız?

-Ne?(Çok kibardı :D)

-Lafı uzatmayacağım. Arkadaşımı arıyorum. En son sizinle görülmüş. Lütfen bana onu teslim edin ve bu olay hiç yaşanmamış olsun.

-Bana bak kızım. Boyunu aşan işlerle uğraşma. Ateşle oynama.

-İstediğim olmazsa ateşin kendisi ben olacağım.

- Sen bilirsin ama beni suçlama. Önce erkek taklidi yapıp eğitim almalısın. Böylece usta bir savaşçı olabilecek ve efendimize hizmet edebileceksin.

-Yani savaşmam gerekiyor.

-Haydi bütün gün seni mi bekleyeceğim

Aslında kabul etmeliyim ki ben doğal bir yetenektim. Neredeyse bütün erkeklerden iyi savaşıyordum. Bir haftaya yakın bir süre sonra bir üst düzeye geçtim. Dersler ağır rakipler dişliydi ancak tek düşündüğüm şey Tom’du. Bir hafta sonra en son düzeye geçtim. Korkmuyordum. Tamam korkuyordum ama çok az. Hem kim korkmaz ki? Son düzeyde karşıma efendimiz geldi. Tom’la odayı paylaşacaktım. Amacıma ulaşmıştım. Mutluluktan uçuyordum. Ama merak etmeden de duramıyordum. Acaba beni nasıl karşılayacak? Tekrar arkadaş olacak mıyız? Ama şuan tek düşündüğüm onun yüzünü bir kez daha görebilmekti. Ancak odaya girdiğimde pek de hoşuma gitmeyen bir manzarayla karşılaştım. Oda dağınık, pencereler açıktı. Etrafta cam kırıkları vardı ve kuru kan. Gittikçe korkuyordum. Tek olmayan şey Tom’du. Bağırmak istedim ama boğazım düğümlendi. O sırada tanımadığım birilerinin konuşmasını duydum. Kalfa olduğunu tahmin ettiğim kişi efendimizle konuşuyordu. Efendi:

-Her şey emrettiğim gibi olmazsa ne olacağını biliyorsun.

-E-evet efendim. İkinci şans için teşekkür ederim. Bu sefer sizi yüzüstü bırakmayacağım.

-Öyle olsa iyi olur.

-Hiç merak etmeyin. Tom denen imparatorluğunuzu yıkacak kişi ilk görevinden sağ dönemeyecek.

Şok olmuştum. Anlamaya çalışıyordum. Tom bu adamlar için hizmet ediyordu ve adamların planı onu öldürmekti. Her şey karışıyordu. Sonra dengemi kaybettim ve düştüm. Bu sakarlık bana ağıra patlayacaktı sadece haberim yoktu. Çünkü bu sakarlık sayesinde konuşmanın geri kalanını duyamayacaktım. Efendi denilen kişinin gözlerinden ateşler püskürüyordu.

-Kim, dedi. Kim var orada?

Tabi benden ses yok.

- Kalfa sana emrediyorum. Sarayımda yabancı var. Hissedebiliyorum. Bütün kapıları kapat ve gerekirse bu sarayı karış karış ara. O kişi bulunmazsa bunu ruhunla ödersin.

Kalfanın beti benzi atmıştı. Çok korkuyordu.

-Tabi efendim. Siz nasıl isterseniz efendim. Yeter ki sakin olun.

-Bana ne yapacağımı söyleme! Dediğimi yap.

Farkına yeni varmıştım. Ben yakalanacaktım. Saray kapıları kapanıyordu ve başka çıkış da yoktu. Çaresizce etrafıma baktım. Burası aslında neresiydi? Tom kime ve neden hizmet ediyordu? Madem hizmet ediyor neden onu öldürmeye çalışıyordu? Tom şuan neredeydi? Ve ben ne yapacaktım? Cevaplanması gereken o kadar soru vardı ki… O sırada sert bir sesle düşüncelerden sıyrıldım. Uzaktan geliyordu ve ayak seslerinden anladığım kadarıyla bana yaklaşıyordu.

SöylemeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin