Amy
Başımda yüz milyon vazo kırılmış gibi hissettim. Anlamıyordum, anlamak istemiyordum. Tekrar başa dönmek zoruma gidiyordu sadece. Tek mantıklı şey beynini yıkamalarıydı. Aslında benim duymak istediğim tek mantıklı şey buydu.
- T-Tom ben… anlamıyorum.
- Biraz düşün bakalım bulabilecek misin Amy? Pardon Andy mi demeliydim yoksa?
Ona anlatmışlardı. Nasıl yaparlardı?
- Seni korumak için yaptım Tom.
- Beni korumak için beni öldürmek… Vay be çok koruyucusun.
- Seni öldürmeyecektim. Senin yerini öğrenmek için öyle söyledim. Zaten sonra da seninle kaçtık ve…
- Evet unutmuşum. Ve sonra hayatımı ikinci kez mahvettin.
- Ben… Ben bir şey yapmadım.
- Beni sevmediğini biliyorum. Bana yalan söyledin. Senin kuklan olmam için. Belki efendi için yapmadın bunu ama kendin için yaptın. Çünkü sen bencil ve yalancı birisin. Ve biliyor musun? Ben de artık seni sevmiyorum.
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Nasıl olabilirdi? Nasıl haberleri olmuştu bundan? Bunu sonra öğrenecektim. Önce Tom’u kurtarmam gerekiyordu. Biliyorum başta onu sevmediğimi sandım. Ama ben kendimi bile kandırmıştım. Sonunda onu sevdiğimi söylemiştim. Sonunda mutlu olmamak için bir engel kalmamıştı önümüzde. En azından ben öyle düşünmüştüm.
- Amy artık git. Lütfen. Defol git buradan.
- Çok kibarsın.
- Senin dürüstlüğün sayesinde. Beni muhafızları çağırmakta zorlama.
- Beni tehdit mi ediyorsun?
- Gayette.
- Biliyor musun? Dün ben Tom diye birine aşıktım. Ama bugün o… Öldü.
- Tom diye birine hiç aşık değildin.
- Ruhunu sat diye seni kandırıyorlar Tom. Seni seviyorum.
- Hani ölmüştüm? Yalancısın işte. Muhafızlar!
Ve sonra kaçtım. Ne yapabilirdim ki? Bir kelime beynimde dolanıyordu. Buraya geldiğim günden beri anılarım film şeridi gibi aklımdan geçti. Beynimi yakan tek bir kelime bundan sonra ne olacağının kısa bir özeti gibiydi: İntikam.
İntikam alacaktım. Kimden mi? Herkesten. Efendiden, kalfadan, muhafızlardan… Bu sarayı başlarına yıkacaktım. Bunu zevkle yapacaktım. Ancak önce Tom’u durdurmam gerekiyordu ve nasıl yapacağım konusunda en ufak bir fikrim bile yok. Gece, koridorun ucunda kıvrılmış bir şekilde düşünüyorum. Soğuk bedenime işliyor ve ben titriyorum. İçimde yangınlar kopuyor oysa dışım buz gibi. İçimde mücadele ediyorum ancak dışım yenilmeyi kabullenmiş gibi. Ertesi günü düşünüyorum. Tom’un ruhunu satması gerekecek. Aslında bunu isteyerek yapacak. Kafam çok karışık. Uykuya dalmadan önce son düşündüğüm şey Tom ve bana ‘’seni seviyorum’’ deyişi oluyor. Ve sonra kafam soğuk koridor tabanına çarpıyor.
Gözlerimi açtığımda belimin tutulduğunu fark ediyorum. Önceki gece bir koridorda yattığım geliyor aklıma. Ancak keşke bu bel ağrısı tek acım olsa şu an. Saatim yok ancak geç kaldığımı hissediyorum. Efendinin odasına girip koltuğun arkasında saklanıyorum. Aslında zamanlamam mükemmelmiş. Tam o sırada muhafızlar Tom’u getiriyor. Kutsal tören başlamak üzere. Ancak odaya giren biri benim dikkatimi çekiyor. Helikopterden indiğimde de onu görmüştüm ama bir göz yanılması ve renkli hayal gücümün ürünü sanmıştım. Oysa o gerçek. Ve onların yanında. Siyah pelerininin altından bana kıs kıs güldüğünü hissedebiliyorum. Bununla sonra ilgileneceğim. Garip bir müzik eşliğinde kutsal tören başlıyor. Efendi konuşuyor:
- Sen Tom, yani seçilmiş kişi; bana, efendine ruhunu satıyor ve kölelik bildiriyor musun?
- Evet.
- Her şeyi bırakıp hayatına esir olarak devam etmeyi kabul ediyor musun?
- Evet.
- Krallığıma ve bana bağlılık bildiriyor musun?
- Evet.
- O zaman bedenini ateşlerde yanmak ve derisi yüzülmek için teslim ediyorum ve ruhun sonsuza kadar burada benimle kalacak.
Ancak plan işe yaramıyor galiba çünkü çok büyük bir patlama oluyor. Sonra efendi bilmediğim bir dilde şaşırmış şekilde birine yalvarıyor. O büyük patlama yüzünden herkes odayı boşaltıyor ben ise aradan geçip gidiyorum. Şimdi anlıyorum. Pelerinli adamın neden benimle konuştuğunu. Neden benim buraya sonsuz bir kin ve düşmanlık beslediğimi. Neden Tom’un ruhunun kabul edilmediğini. Neden benim bu kadar iyi bir savaşçı olduğumu. O bendim. Seçilmiş kişi bendim.
