Bu el Danny nin eliydi! Ama onun burada ne işi vardı ve ne ara gelmişti? Biz suratına şaşkın şaşkın bakarken konuşmaya başladı.
"Ben sana beladan uzak dur, dikkatli ol demedim mi?"
Anlamıyordum
"Bela mı?"
"Evet. Bu kitap yanında bilen bir kişi olmadığı sürece başınıza bela açar. Çok merak ediyorsanız yarın okuldan sonra kütüphanede buluşalım, yok korktuk derseniz de siz bilirsiniz."
Onu böyle sinirli görmemiştim, bu konuşma tarzıyla hiç görmemiştim. Demek ki gerçekten sinirlenmiş, iyi ama bizi niye korumak istesin ki onun hiçbir şeyi değiliz. Neyse ben gerçekten o kitabı merak ettim, yarın okul çıkışı o kütüphaneye gitmeliydim.
"Tamam anlaştık, okul çıkışı kütüphanede."
Keely telaşlı bir şekilde kolumu tuttu
"Maddie? Saçmalama boşver. Ne gerek var, bize faydası yok zararı var."
"Korkuyorsan gelme!"
Niye sert çıktım bilmiyorum ama bu kitapta bazı çözümlerin olduğuna inanıyorum.
"Ne korkcam ben sadece tedbirimizi alalım diye söylemiştim bende gelicem."
Danny kitabı kolunun altına aldı.
"Peki, yarın görüşürüz." Dedi ve koşar adımlarla yürüdü, biz daha kendimize gelmeden köşeyi döndü.
Keely gülmeye başladı
"Sana bir şey sorcam ama doğruyu söyle tamam mı?"
"Ne sorcaksın?"
"Ya tamam mı?"
"Tamam hadi."
"Sen bu kitap olayını sırf o var diye mi kabul ettin?"
Ne?! Yok artık, ondan değil canım. Belki biraz onunda olması hoşuma gitmiş olabilir ama sırf o kitap için gidiyordum.
"Ne? Saçmalama kitap için gidiyorum tabii."
"Bana inandırıcı gelmedi ya neyse seni daha fazla rahatsız etmeyeceğim. Hadi yürüyelim içimiz açılsın."
Kafa salladım, yürümeye kaldığımız yerden devam ettik.
Keely le konuşacak konumuz kalmayınca
"Şu banka oturalım biraz dinlenelim, ben müzik dinliyorum." Diyip kulaklığıyla telefonunu çıkardı.
Bense o kapşonlu adamın bu kitabı niye taşıdığını ve bizim yanımızda niye düşürdüğünü merak ediyordum. Acaba tesadüf müydü yoksa kasıtlı yapılmış bir olay mıydı? Kasıtlı yapılmışsa bu adam bizim neyi öğrenmemizi istiyordu? Bunlardan bazılarının cevaplarına yarın ulaşacaktım, biraz daha sabırlı olmalıydım. Keely gözleri kapalı dinleniyordu. Ben de yorulmuştum arkama yaslandım, kapattım gözlerimi dinlenmeye başladım.
Bir süre sonra kalktık, eve doğru yürümeye başladık. Yol üzerindeki marketten birine uğrayıp abur cubur aldık. Eve girdiğimizde Keely nin annesi evde değildi, rahattık. Oturma odasına geçtik, bir film açtık, yayıla yayıla yiceklerimizi yedik.
Yarın okul vardı, erken yatmalıydık ama bizim muhabbetimiz bitmedi ve yine gece yarısından sonraya kaldık. Keely nin annesi de gelmişti, bana yatak hazırladılar ve uyuduk.
Sabah Keely nin alarmıyla uyandık. Elimizi yüzümüzü yıkadık, tam formaları giyecektik ki benim formalarımın olmadığı aklıma geldi. Hemen Keely üstün zekasıyla zekice bir yorumda bulunup yedekte duran formalarını giymem için verdi, giydim. Sonra çantamında olmadığı aklıma geldi, giderken eve uğrayıp çantamı almaya karar verdim. Hemen kahvaltıya indik, yemeğimizi yiyip evden çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maddie'nin Günlüğü
Ficção CientíficaMaddie gerçekten güvende miydi? Peki duyduğu sesler, gördüğü rüyalar da neydi? Hangi taraf iyi hangi taraf kötü? Bakalım Maddie işin içinden nasıl çıkabilecek.