Karanlık. Karanlık çoğu insanını korkutur. Sonsuz ve dipsiz bir çukur gibi gelir insanların gözünün önüne. Ben çoğu insana rağmen karanlıktan korkmadım. Karanlık korkulacak birşey değildi benim için. Karanlığın içinden gelecek şeyler korkuturdu beni.
Karanlık bir yerdeyim. Buraya ne zaman ve nasıl geldiğimi bilmiyorum. Buranın neresi olduğu ise meçhuldü. Hızlıca efrafıma baktım. Nerede olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu çünkü ortam zifiri karanlıktı ve hiçbir şey gözükmüyordu. Buna rağmen yürümeye devam ediyorum. Yürüdükçe korkuyordum. Korkmamam gerekir ama karanlık her an bana kötü yönünü gösterecek gibi. Yinede aydınlığı bulabilmek için yürümeyi bırakmıyorum.
Ürkek adımlarla biraz daha yürüdükten sonra önüm biraz aydınlanmaya başladı. Bundan cesaretlenerek adımlarını daha da hızlandırdım.
Önümde bir insan silüeti belirince duraksadım. "Kim var orada?" Diye bağırdım gür bir sesle. Silüetin sahibi ses vermedi. Ortam daha da aydınlanmaya başladı. Sanki güneş yavaş yavaş doğuyor gibiydi. Etrafıma göz gezdirdiğimde dehşet içinde kaldım.
Kazanın olduğu yer.
Ben buraya nasıl gelmiştim. Düşünmeye çalışıyordum ama bulamıyordum. Önümdeki silüete tekrar baktım "Kimsin ses ver!" Bana yavaş yavaş yaklaştığında dikkatlice gelen kişiye bakıyordum. Yaklaştıkça yüzü netleşmeye başladı ve ikinci kez dehşete kapıldım.
Atakan.
"Atakan?" Dedim dehşet içinde. Yüzü tamamen netleşmişti. Tepkisiz bir şekilde bana bakıyordu.
"Burayı hatırlıyor musun?" Kafasını tam kazanın olduğu yere çevirmişti.
"Beni hatırlıyorsun." Dedim sesim çatallaşarak.
"Burası" dedi kafasını bana doğru çevirerek. "Burası babanın hayatımızı maf ettiği yer."
Yine dehşet içindeydim. Kazanın sebebini babam olarak görüyordu. Tamam bazen bunu bende düşünüyordum ama sadece bir ihtimal olarak düşünüyordum. O ise bundan emin bir şekilde söylüyordu.
"Hiçbir şey bilmiyoruz" dedim sakinliğimi korumaya çalışarak.
"Baban babamı öldürdü." diye bağırdı tüm nefretinle. "Sonra da hangi cehenneme kayboldu bilmem ama onu bulduğumda kendi cehennemim de yakacağım. " Hayranı olduğum gözlerinde saf nefret vardı. Onun bu cümleleri canımı yakıyordu.
"Sen bu değilsin." dedim başını sallayarak. "Öfkenden ne dediğini bilmiyorsun."
"Benim öfkem yıllardan beri var. Yeni olan bir şey değil." Duraksadı yine gözlerimin en derinliklerine baktı. Bu sefer gözlerinde nefret görüyordum.
"Sen beni tanımıyorsun. Yapabileceklerimi bilmiyorsun."
Haklıydı ben onu tanımıyordum ama onun öfkesine yenik düşüp yanlış şeyler yapmayacağınıda biliyordum. En azından öyle umuyordum.
"Sen kötü birşey yapmazsın." dedim boğuk bir sesle. Bu sefer ben gözlerinin en derinlerine bakarak ona yaklaştım. Kollarından yavaşça ve ürkekçe tuttum. "Senin kalbinde kötülük yok." Gözlerine bakmaya devam ederken o da gözlerini benden çekmiyordu.
"Sen beni sev..." Bir an da Atakan ellerimin arasından çekilerek geriye doğru adım attı.
"Ne sanıyorsun ha." Dedi resmen gürleyerek. "Babamın katilinin kızına aşık olabileceğimi mi düşündün?"
Ben şok olmuş bir şekilde ona bakarken yanaklarım da ıslaklık hissettim.
Ağlıyordum.
"Aşık olmayı geç en ufak sevgi duygusu bile hissetmem sana."
Gözlerinde yalan söylediğine dair ufak bir kırıntı aradım ama yoktu. Ama nefrette yoktu. Ya da ben öyle görmek istiyordum.
"Sana zarar vermemi istemiyorsan benden uzak dur."
Yüzü yavaş yavaş kaybolurken sesi kulaklarımda yankılanıyordu. 'Benden uzak dur.'
Atakan'ın yüzü yavaş yavaş kaybolurken ortam da yavaş yavaş kararmaya başladı ama halen sesi yankılanıyordu. 'Benden uzak dur. Benden uzak dur.'Gözlerimi açtığımda dehşetle olduğum yerden hızlıca kalktım. Etrafıma baktığım ve odamdayım. Rüya görmüştüm daha doğrusu kâbus görmüştüm. Telefonumdan saate baktığımda saat daha sabahın 5'ydi. Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledim.
Kan ter içinde kalmış bir şekilde aynada kendime baktım. Uzun bir süre aynada kendimi anlamsız bir şekilde izledikten sonra musluğu açtım ve suyu yüzüme çarptım. Hâlen rüyanın etkisindeydim. O kadar gerçekçiydi ki. Yine de bunun rüya olması bir şeyi değiştirmeyecektir. Çünkü rüyada yaşadıklarımı yakın bir zamanda yaşayabilirdim. Zaman ve mekân önemli değildi ama konuşmamız aynısı olabilirdi.
Korkuyordum. Gerçeklerle yüzleşmekten korkuyordum. Atakan'ı kaybetmekten korkuyordum.
Evet benim şu anda en çok korktuğum şey onu kaybetmek. Çocukluk arkadaşım olması başka bir boyut fakat ben şimdi ki Atakan'ı kaybetmek istemiyordum.
Kısacık süre içinde ben ona bağlanmıştım. Bunu kendime itiraf edemiyordum. Onu kaybetme korkusu tüm benliğimi sarmışken ona olan duygularımı artık adlandırabiliyordum. Ben ona sırılsıklam aşık olmuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/70564002-288-k969162.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ KUŞU
Teen FictionYollar. Yollar insanı nereye götürür. Bazen seçtiklerimize bazen hiç bilmediklerimize. Bazen aydınlığa bazen ise karanlığa. Ama bunu yolun başında hiçbir zaman bilemeyiz. Yol bittiğinde görürüz gerçeği. Camın arkasından bakıyorum yola. Daha yolum ço...