Betül

70 5 7
                                    

Gözlerini açtı etrafına bakındı kimse yoktu, doğruldu. Kapı açıldı içeri doktor girdi. Günaydın Betül hanım nasılsınız kendinizi iyi hissediyormusunuz? diye sordu.
Betül evet iyiyim. Dedi. Beni kim getirdi buraya dedi dışardaki. Delikanlı dedi doktor. Sonra Milat iceri girdi. Betül Milâtı görünce nabzı hızlanmaya başlamıştı doktor sakinlestirici yapmak istedi Betül ben iyiyim dedi. Doktor dışarı çıktı, Milatla baş başa kaldılar. Milat Betülün yanına gelerek elini tuttu, Hayatımı kurtardınız size bir can borcum var dedi. Betülün nabzı dahada hızlandı. Sizde benim hayatımı kurtarmışsinız ödeştik bence diye konuştu.
Milat hastaneden çıktığınızda size bir yemek ısmarlamak istiyorum dedi. Betül olmaz benim daha önemli işlerim var cizmem. Gereken projelerim var inşallah başka zaman dedi. Milat ozaman ben numaramı bırakiyim dedi siz nezaman uygun olursanız ararsınız dedi. Bi kağıda numarasını yazdı Betüle verdi ve görüşmek üzere diyip odadan çıktı.

Betülün babası emniyet müdürü Kazım.
Polis memuru. Müdürün odasına girmek. İçin kapıyı çaldı Kazım gel diye seslendi. Memur içeri girdi:Müdürüm kızınız vurulmuş şuan hastanedeymis diye haberi verdi kazım ayağa fırladı neyy!!! Diye bağırdı koşarak çıktı odasından arabasına bindi, hastanenin yolunu tuttu hem. Ağlıyor hemde sinirli, hastaneye varmıştı. Kızının hangi odada olduğunu öğrendi telaşla koştu odasına kapıyı açtı iceri girdi nefes nefese kalmıştı, kızını yatarken gördü gözlerinden daha fazla yaş geldi ağladı Betül o sıra uyandı seslere uyandı babasını ağlarken gördü baba diye seslendi.

İskender bey.
Sekreter:Efendim gönderdiğimiz çocuklar işi becerememis. Adam. Hala yaşıyor. Dedi İskender öfkeli bir bicimde masaya vurdu bi işide becerin dedi, koltuğundan kalktı odadan çıktı, garaja gitti arabasına bindi arkasındanda 4 araba çıktı korumalarıydı eski bi fabrikanın önünde durdu arabadan indi fabrikaya girdi, Kübra hocayı burda tutuyordu ayağını şarmışlar kanlar içindeydi. Ayağı İskender Kübra hocanın yanına gelerek, Milâtı sordu nerde bulabilirim onu dedi, Kübra kafasını kaldırdı o sizi bulmadıkca siz onu bulamazsınız dedi. İskender kahkaha atarak güldü, hahahahayt dedi kim ulan bu Milat diye bağırdı. Arkasına döndü korumasına bu kadını konusturun dedi!! Ayağa kalktı fabrikadan çıktı arabasına bindi ve uzaklaştı.

Hastane
Betül baba diye seslendi babası kafasını kaldırdı kızına baktı doğruldu hüzünlü bir ses tonuyla kızım noldu sana dedi. Betül korkma baba iyiyim bişiyim yok dedi babası kim yapti bunu sana söyle cezasını kesiyim dedi. Bilmiyorum dedi Betül bilmiyorum baba dedi. Sakladı gerçekleri, babası neyse kızım sen iyi ol o işi hallederim ben dedi.

Milat hastaneden çıkmış kemalin evine varmıştı,
Milat bu adamlar çok güçlüler imkansız diye birşey yok onlar için napmayı düşünüyorsun. Milat: Bu adam. Benim babamı annemi katletti bunu defalarca söyletme bana Kübra hocayı bulmam lazım. Kemal ben bidaha sorim soriştiriyim dedi.
O sıra telefon çaldı gizli numaraydı açtı alo kimsiniz dedi. Telefondaki Kübra hoca'ydı Milat dedi. Milat Hocam iyimisiniz diye sordu Kübra hoca ben iyiyim. Dedi o. Sıra telefonu başka biri aldı alo: Milat bey sizi. Uyarmıştık,  ama siz uyarımızı dikkate almadınız. Sonuçlarına katlanacaksınız dedi Silah sesi geldi telefon kapandı.  Milat telefonu yere. Fırlattı, Kemale baktı Kübra hocayı öldürdü dedi. Evden sinirle. Çıktı gitti kemal telefonunu aldı eline bi numara çevirdi. Telefon açıldı şöyle konuştu Efendim Milat hazır.

Milat kendini dışarı atmış hem Ağlıyor hem isyan ediyor sinirinden kendini parçalıyordu. Deniz. Kenarına gitti oturdu bi banka sigara yaktı düşünmeye başladı, balıkçının biri yanına geldi hayırdır evlat bir derdinmi var dedi. Milat herkesin bi derdi var be dayı herkesin bi derdi var. Balıkçı yanına oturdu, Konuşmaya başladı,
bir tüccarın her zaman ben mutsuzum diyen bir oğlu varmış. tüccar mutluluğun sırrını öğrenmesi için oğlunu zamanın en bilge kişisinin yanına yollamış. delikanlı o bilge kişiye ulaşmak için çölde kırk gün yürüdükten sonra bir tepenin üzerinde bilgenin sarayını görmüş. muaazam bir saraymış. hemen oraya tırmanmış ve bilge ile görüşmek istediğini söylemiş. bilge ile görüşmeyi beklerken salonda hummalı bir hareketlilik varmış. salon çok kalabalık bir tarafta orkestra ezgiler çalarken, insanlar kendi aralarında sohbet etmekte ve bilge kişiyle görüşmek için sırasını beklemekte. görüşme sırası kendine gelince delikanlı bilgeye mutluluğun sırrını sormuş. bilge şu an anda sana bunu öğretmeye zamanım yok, sen şimdi çık sarayı dolaş gez etrafa bak iki saat sonra gel deyip çocuğun eline bir kaşık tutuşturmuş ve içine iki damla yağ damlatmış: sarayda dolaşırken bu kaşığı elinde tutacak ve yağı dökmeyeceksin...; demiş. delikanlı sarayın merdivenlerini inip çıkarak sarayın içini dışını bir güzel gezmiş, ama gözünü elindeki kaşıktan hiç ayırmıyor, yağın dökülmemesi için çok dikkat ediyormuş. iki saat sonra bilgenin yanına gelmiş. bilge: sarayı gezdin mi deyince, genç: evet gezdim çok büyükmüş demiş. bilge: peki salondaki acem halılarını gördün mü, duvardaki tabloları, bahçıvanımın on yılda emek çekerek meydana getirdiği o güzel bahçeyi, rengarenk çiçekleri gördün mü ve kütüphanede kitapları? sorular karşısında delikanlı hiçbir şey görmediğini itiraf etmiş. çünkü bilgenin verdiği yağı dökmemek için çabaladığından başka bir şeye dikkat edemediğini söylemiş. bilge öyle ise tekrar çık çevrendeki harikaları iyice tanı oturduğu evi tanıyamayan mutluluğun sırrını öğrenemez demiş. delikanlı kaşığı tekrar eline alarak sarayı gezmeye çıkmış bu sefer her şeyi inceden inceye görüp bahçeyi çiçekleri duvardaki tabloları bütün sanat eserlerini büyük bir zevk ve heyecan ile incelemiş. bilgenin yanına dönünce gördüklerini ayrıntıları ile anlatmış. bilge: peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede diye sormuş. kaşığa bakan delikanlı kaşıktaki yağın dökülmüş olduğunu görmüş. bilge: işte oğlum dünyanın bütün harikalarını görerek mutluluğun sırrını öğrenebilirsin, ancak kaşıktaki yağı unutarak...
Milat ağzına sağlık dayı diyip elini öptü.

Ertesi gün.
Betül hastaneden taburcu olmuş. Taksi çağırmış evine gidiyordu. Taksinin önünde bi araba durdu arabadan. Milat indi. Takım elbise giymiş. Taksinin kapısını açtı elini uzattı buyurun hanımefendi benim arabama geçelim dedi. Betül sinirli bir ses tonuyla napıyorsunuz siz haddinizi bilin dedi. Milat hiç istifini bozmadan elinden tuttu Betülün sen gelmessen zorla götürürüm diyerek arabadan çıkardı solu kolu sarılıydı,  Betül gülümsedi ya iyiki hayatını kurtardık ha tamam. Ödediniz diyorum borcunuzu, Milat susturdu Betülü arabaya götürdü ön  koltuğa oturttu, direksiyona geçti evinin adresini sordu Betül adresi vermek istemedi. Arabadan indir taksicinin yanına gitti adresi aldı, arabaya bindi Betülü evine götürdü.  Eve vardıklarında Milat 7 30 da kapıda hazır. Ol alıcam seni dedi Betül yoo isim var gelemem biyere dedi, Milat 7.30 da hazır ol diye yeniledi Betül offff tamam be diyip kapıyı açtı indi arabadan. Milat arabayı çalıştırdı uzaklaştı ordan bi müddet gitttikten sonra 2 araba önünü kesti arabalardan otomatik silahlı adamlar indi. Milâtın arabasını taramaya başladılar.

3. Bölümün Sonu
Umarım Beğenirsiniz. ❤

I Am LEGENDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin