Bölüm 16

40 4 1
                                    

Hâlâ şoktaydım ve geri çekildim. O da geri çekildi. Gülümsemiştim. O da bana gülümsedi. Gülümseye gülümseye geçinip gidiyorduk. 

" Herkes kalkmıştır. Merak etmesinler." dedi ve etrafına bakındı. " Saraydan o kadar uzak değiliz ki." dedim. " Nah değiliz. Sen nereye geldin böyle?" dediğinde telaşla etrafıma bakındım. " Saray nerde?" dedim. " Bilmiyorum." dediğinde " Bir yolunu buluruz mutlaka." dedim. " Of ya telefonun var mı?" dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. Güzel bir macera olabilirdi bu. 

İki saattir yürüyorduk. Ayaklarım kopmuştu. Kesin merak etmişlerdir beni. En çok da Made. " Dexter artık dinlenelim." dedim ve yere oturdum. " Of ya kaybolduk." dedi. " Bilmiyorduk ya." dedim sinirle. Öpüşmenin tadını bile çıkaramadım. 

" İyi dinlenelim biraz." dedi ve yanıma oturdu. " İlk kez geldim ormana. Kaybolmam normal de... Sen? Sen nasıl kayboldun?" dedim. " Ben bu kadar uzağa gelmemiştim." dedi. " Beni durdursaydın." dedim. " Dinleyecektin sanki." dediğinde güldüm. Doğru dinlemeyecektim. 

" Dexter beni sevdiğin doğru mu?" dedim emin olmak maksadıyla. " Elbette." dedi ve beni kendine çekti. " Hadi, dinlendik. Yeter bence." dediği gibi ayağı kalktı. " Of ya." diyerek ofladım. 

Madeline

Kalkmıştık ve salondaydık. Raven ve Dexter ise daha yoklardı. Nerdeler bunlar ya? Raven yatağında yoktu. Dexter da yokmuş. " Siz ne yaptınız bunlara?" dedi Kayu. " Biz ne yapalım ya?" dedi Briar cırlayarak. " Cırlama." dedi Kayu. " İstersem cırlarım." dedi ve daha çok cırladı. 

" Raven en son nereye gitti?" diye sordum. " Ne bilelim biz ya?" dedi Pepee. " Bu şekilde bir yere varamayız." dedi Tilki. " Hımm o zaman kalkalım da Dexter'ları bulalım." dedi Ashlynn. Gözlerimi devirdim. " Hadi kalkalım." dedim ve kalktım. En iyi arkadaşımı bulacaktım. Yani bulacaktık.

Pepee ile ben sarayın kütüphanesine bakacaktık. Neden Pepee ya? " Made..." derken sözünü kestim. " Madeline." dedim ve bana Made diye seslenmesini istemiyordum. " Madeline bence Raven burda değil." dedi Pepee. " Bence burda. Hep kütüphaneye gidiyormuş." dedim kendimden emin bir şekilde. İçeriye girdik. Kapı kapandı. Kesin Pepee kapatmıştır.

" Sana söylemiştim burda değiller diye." dedi ve mindere oturdu. Kızgın bakışlarımla Pepee'ye baktım. " Niye kapıyı kapattın?" dedim. " Ben kapatmadım." dedi ve ayağı kalktı. " Kapattın ya." diyerek bağırmaya başladım. " Hayır, kapatmadım. Madeline neden anlamak istemiyorsun?" diyerek o da bağırmaya başladı. 

" Sen yemeğimi zehir eden tek kişisin." dediğinde şaşkınca bana baktı. " Yemek buluşması... Yani söyleyecek başka lafın yok mu?" dedi sinirle. " Yok. Ne yapacaksın?" dedim ve gözlerimi devirdim. " Kapıyı kim kapattı?" dedi Pepee. " Sen!" dedim ve kapıyı açmak için kapıya yürüdüm. 

Ama kapı açılmıyordu. " Kilitli." dedim ve biraz daha uğraştım. " Çekil ya. Ben açarım." dediğinde geri çekildim. " Açıl lan." diyerek bağırdı ve açmaya çalıştı. " Tel toka var mı?" dedi Pepee aptalca.

Briar

Kayu ile neden bilmiyorum labirent odasına girmiştik. " Burda asla bulamayız onları." dedim. " Sen bi sus." dediğinde gözlerimi kıstım. " Burası çok karışık." dedim çünkü bi sağa bi sola gidiyorduk. " Aynen ya. Çıkış nerde?" dediğinde yine gözlerimi kıstım.

" Ne biliyim ben aptal?" dedim sinirle. " Bu odaya girelim diyen sendin." dedim ve etrafa bakındım. " Hayır ya ben demedim. Sen dedin ya." dediğinde boş bakışlarla ona baktım. " Ben öyle bir şey demedim." diyerek bağırdım. " Sesin çıksa bağırman duyulur." diyerek dalga geçti. Buna sinirlenmiştim. 

EVER AFTER LİFE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin