◆ Alev Alev ◆

195 10 3
                                    

Bölüm şarkımız: Feridun Düzağaç - "Alev Alev"

 Doruk'la birlikte sahneye doğru ilerlediğimizde vokalist ve grubu bizi gülümseyerek karşıladı. Zaten bizden başka şarkı söylemek isteyen olmamıştı, bu nedenle tüm gözler üzerimizdeydi ve merakla bizi bekliyordu. Bizimkilerle sık sık kareoke yapmaya giderdik, yani toplum içinde şarkı söylemeye alışkındım. Ama şu an Dorukla birlikte şarkı söyleyecek olmak garip bir şekilde beni heyecanlandırmıştı. Doruk gitaristin elinden gitarını aldı ve yüksek bar taburesine her zamanki çekiciliğiyle oturdu. Mekandaki bütün  kızların ona büyülenmiş gibi baktığından elbette bahsetmeme gerek yok, değil mi? Bence yok. Kesinlikle yok. Neyse. 

Dorukla aynı kitapları seviyorduk, şarkı söylüyordu ve aynı zamanda gitar da çalıyordu. Bakalım beni daha ne kadar şaşırtacaktı. Düşüncelerimden sıyrıldıktan sonra ben de çekingenliğimi üstümden atıp mikrofonun önüne geçtim.

"Feridun Düzağaç Alev Alev'e ne dersin?"

Doruk kulağıma fısıldadığında başımla şarkıyı onayladım. Oldukça eski bir şarkıydı ama kesinlikle unutulmayacaklar arasındaydı. Bakalım bu şarkının hakkını verebilecek miydik?

Doruk şarkının giriş kısmını gitarla çalmaya başladığında parmak uçlarımdan saç diplerime kadar ürperdiğimi hissettim. Tanrı'm bu da oluyordu, birlikte şarkı söyleyecektik ve bir sürü göz üzerimizde şarkıya girmemizi bekliyordu.

Herkes pür dikkat bizi izlerken, Doruk usulca şarkıya giriş yaptı.

Alev alev yanıyorum, buzlarım çözülüyor aşka..

Gardım düşüyor tutamıyorum..

Korkuyorum bakışların çarpınca bana..

Nutkum tutulmuştu. Ses tonundan güzel şarkı söyleyebileceğini tahmin etmiştim ama sesi şarkı söylerken bambaşka bir tınıya bürünmüştü ve kesinlikle çok, çok güzeldi. Gitar tellerine odaklanmıştı ve oraya doğru bakıyordu. Yeşil gözleri ne kadar etkileyiciyse; yanaklarına düşen uzun kirpikleri ve yanağına bıraktıkları gölgelerini izlemek de bir o kadar etkiliyordu insanı. Güzel sesine kendimi kaptırmışken yavaşça kirpikleri yukarı kalktı ve derin yeşil gözlerini elalarımla buluşturdu. Sanırım şarkıya devam etme sırası bana gelmişti. Söylediği kısmı tekrar ettim.

Alev alev yanıyorum, buzlarım çözülüyor aşka..

Gardım düşüyor tutamıyorum..

Korkuyorum bakışların çarpınca bana..

Şarkıyı sanki ona söylüyormuşum gibi hissediyordum. Çünkü gerçekten gözleri benimkilere hapsolmuşken korkuyordum. Beni korkutacak kadar güzeldi bana bakışları. Ve bu tarz duyguların beni bu kadar kısa bir zaman diliminde yakalamış olmasına hala inanamıyordum. Bu çok garip ve beklenmedik bir şeydi. Sanki çoktan olması gereken şeyler simdi gerçekleşiyordu, bir yapbozun parçaları yavaş yavaş birleşmeye başlıyordu ve bizim bunu yaşamaktan başka bir şansımız yoktu.

Sonrasında şarkıya birlikte devam ettik, gözlerimizi birbirimizden bir saniye bile ayırmadan.

Alev alev yandığım doğru

Küllerimden doğar mıyım sana doğru?

Kendimi arıyorken, olmaktan korktuğum yerdeyim

Sendeyim..

Al beni ne yaparsan yap.

Sen ışığını arayan güzel güne bakan, ben tozuna dumanına hasret bir enkaz

KELEBEKLE DANS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin