Kahverengi

140 19 7
                                    

Gözlerim alıştırmaya çalışıyordu kendini . Neden bu kadar kusursuzdu karşımda duran kişi? Peki hayallerim neden bu kadar yetersizdi?

"Med neden merhaba demiyorsun misafirimize?" dedi annem . Tabiki diyemezdim daha şimdiden dizlerim titremeye başlamıştı . Konuşmaya başlarsam kekeleyeceğimide biliyordum . Ama kendimi toparlamalıydım . Herşeyi  göze alarak merhaba demeliydim çünkü adam daha fazla beni ayakta bekleyemezdi. Derin bir nefes aldım ve sessizce verdim . Dışarı çıkmak için boğazıma kadar dayanan kalbimi yutkunarak geri yolladıktan sonra konuşmaya başlayabilirdim .

"Me merhaba ben Madeleine ama siz kısaca Med diyebilirsiniz " . O an gülümsemediğimi fark ettim ve zorlada olsa yüzümdeki şaşkınlık ifadesini iteleyip yerine tebessüm kondurabilmiştim .

"Merhaba Med bende Luke tanıştığıma memnun oldum. İyi misin ?"dedi . Yüzündeki bu ukala gülümsemede neyin nesiydi?Yoksa benim ondan etkilendiğimi anlamış miydi? Bunun aksini ona ıspatlamalıydım kimseden etkilendiğim yoktu benim şimdiden beni kendine düşman etmişti bile .

"İyiyim teşekkür ederim " dedikten sonra kendimden emin adımlarla oturacağı yeri gösterdim .Oturacağı yere gidip nazikçe oturdu baştan aşağı asil bir aileden geldiğini bize kanıtlıyordu saygınlığımı azda olsa kazanmıştı. Annemle babam bu süre zarfında tek kelime dahi etmemiş benle Bay Luke' un  tanışma faslını dikkatle izlemişlerdi. Herkes koltuklardaki yerini aldıktan sonra konuşmaya babam başladı.

"Evimize tekrar hoş geldin Luke dostum. Seninle kısa zamanda  arkadaş olduk biliyorsun bu akşam yemeğini de ne kadar çok  istediğimi" dedi babam bakışları Bay Luke 'un üzerindeydi . Bay Luke da babamın aksine direkt olarak  bana bakıyordu gözlerimin içine. Bakışlarında özlem duyuyordum sanki yılların hasreti çökmüştü gözlerine. Sonra babamın her zamanki gibi sesini yükselterek konuşması onuda daldığı hayal dünyasından çıkarmıştı  . O kahverengi gözlerini babama çevirip  konuşmasını dinlemeye başladı .

"Uzun bir yoldan geldin aç olmalısın hadi yemek masasına geçelim ".Babamın talimatı üzerine herkes yemek masasına geçmişti bende onlardan kısa bir  süre sonra oturdum çünkü dizlerimin titremesi hala geçmemişti. Sanki titremem evimizdeki bu yabancının bakışlarıyla doğru orantılıydı .Kahvenin daha önce hiç  görmediğim bu tatlı tonu yerleşmiş olan  gözlerini üstüme   her dikişinde vücudum zangır zangır titriyordu . Sebebini ben bile bilmiyordum .

Yemekler yenilip kahveler içilmeye başlandığında bile babam hiç soluksuz konuşuyordu.  Annemin bundan rahatsız olmuş gibi bir hali yoktu aksine babamın ağzından çıkan her kelimeyi takip ediyordu sanki bir şey bekliyor bir an bıraksa o şey ağzından çıkıp düşecekmiş  gibi davranıyordu. Bakışlarım tüm yemek boyunca önümdeydi bir an olsun başımı kadırsam bu yabancının  özlemle bakan kahverengi gözleri gözlerimde kitlenecekmis gibi hissediyordum buda beni rahatsız ediyordu.Saatler ilerledikçe gözlerim bu yabancıya bakmak için diretiyordu . Başımı eğip hep aynı noktaya bakmaktan sıkılmıştım artık ne olursa olsun kafamı kaldırmak istiyordum bakışlarını  üstüme diksede. Başımı kaldırdığımda Bay Luke bana hiç bakmıyordu aksine babamı oda dikkatle dinliyordu .   Acaba babam ne anlatıyordu da herkes dikkatle dinliyordu onu? Merak ediyordum ama odaklanamıyordum bu yabancının gözleri aklımdan hiç çıkmıyordu şimdiden bana Frenc 'in yeşil gözlerini unuturmuştu bile . Onun gözlerine dalıp gitmek için bakışlarını yakalıyorum ah zavallı Frenc oda benim için  hiç kıpırtısız yüzüme bakıyordu.
Frencle birinci sınıftan beri tanısıyorduk çocukluk arkadaşımdı . Sonradan bu arkadaşlık benim ona birşeyler hissetmemle bozuldu ve büyük bir aşka dönüştü.  O bunun farkına çok sonradan varmıştı . Benim  ona bir gün bana hoşlandığı  kızı anlatırken avazım çıktığı kadar bağırıp seni seviyorum dememle son bulmuştu . O bu körlüğüne son vermenin acısını çekerken bende en sevdiğim arkadaşımı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyordum . Ertesi gün okula gitmek bile istemeden kalkmıştım yataktan o her zamanki yerinde bizim evin köşesinde beni bekliyordu . Yanından sessizce geçip gitmeyi ummarken bana doğru yaklaşıp önümü kesince birşeyler  söylemek  için sabırsız olduğunu fark ettim . Oysaki ben kızarmış yanaklarımla utanç içinde kıvranıp aklımdan  kuracağım cümleleri düşünüyordum . Sonra aramızda bir adımlık  mesafe kalana kadar karşılıklı yürüdük ben durdugumda oda durmuş bana bakıyordu bunu hissediyordum . Bakislarim yerde kendime cesaret verecek sihirli kelimeleri düşünüyordum galiba onları hiç bulamıyacaktım bunu  anlayarak düştü omuzlarım.Beni anlamiş olacak ki kocaman bir kahkaha attı . Başımı  kaldırıp ona baktığımda hala kahkaha atıyordu . Onun bu hali beni çok kızdırmıştı az önceki suçluluk psikolojim tamamiyle  kayboldu .Şimdi ona geçireceğim yumruğumu düşünüyordum. Tam elimi kaldıracağım sırada bana kocaman sarıldı. O kadar tatlıydıki onun yanında eriyip gidiyordum . O yeşil gözleri beni benden alıp başka diyarlara sürüklüyordu. O günü hiç unutamuyorum çünkü o bizim ilk sarılmamızdı. Zaman geçtikçe sarılmalar yanaktan öpmeler el ele tutuşmalar artmış hatta sıradan bir hal almıştı benim için ama o her seferinde mutlu oluyor bir çocuk gibi seviniyordu.  Onun bu hali gittikçe artan soğukluğumu dile getirmemi zorlaştırıyordu . Evet onu sevmiştim ama artık sevmiyordum gözleri  bile dikkatimi çekmiyordu eskiden bakmak icin çırpındığım gözlerine şimdi bakınca kaçmak istiyordum ordan . Onunla geçirdiğim bir sene boyunca ona hissettiğim  duyguların hoslantı olduğunu anlamama yetmişti.Benim duygularım gelip geçiciydi geç  fark etmiştim  . Tabiki bunu da söylemek benim görevim olmuştu . Bu ilişki tek taraflı olmaya başlamıştı sadece Frenc seviyordu ve beni ailesiyle bile tanıştırmayı düşünüyordu  . Buna bir son vermek  istedim ve söyledim  o guwnu de hiç  unutmam nasılda  yalvarırmış gibi  bakmıştı gözlerime nasılda  gitme demişti ama o an  daha mutlu hissetmeme de engel olamamıştı. Zaman ikimizinde  ilacı olmuştu ve o artık başka bir kızla çıkıyordu  adı Laine di . Güzel kızdı mavi gözlü uzun boylu sarı saçlı benden bin kat daha güzel olduğu kesindi . Birbirilerini sevdiklerinden emindim  çünkü iki ay olmuştu ve tek bir gün kavga ettiklerini görmemiştim . Onun adına sevinmiştim ama gözlerinde bulduğum huzuru kimsede bulmamanın korkusuyla ve arkadaşımı yitirmiş olmanın verdiği buruklukla okul  hayatıma  devam ediyordum . Anladım ki benim korkum yersizdi çünkü suan  bir çift  kahverengi göz  beni kaybettiğim duygulara yeniden kavuşturmuştu . Artık o huzuru bu gözlerde bulmuş olabilirdim bu kusursuz yüzde en nadide parça olan gözlerde. Evet Bay Luke için kesinlikle kusursuz kelimesini kullanabilirdim . Güzel gözleri ışıl ışıl parlarken onun üstünde ona aarkadaşlık eden kısa kaşları  , kusursuz olan burnu, burnuna göre seçilerek yerleştirilen ağzı . Hafif kili sakalları da yüzüne ayrı bir yakışıklılık katıyordu . Yaşının kırklarda  olduğunu  tahmin ettiğim  bu adam karşımda tahminlerime meydan okurcasına ben burdayım otuzlarımdayım diyordu . Gerçekten en fazla otuz vardı . Ama cokk tatlıydı !

"Med bisey mi dedin tatlim ?" .

Yoksa hayır hayır olamaz tatlı kelimesini sesli söylemiş olamam! Şuan napıyorum ben acaba? Gözlerimi dikmiş Bay Luke 'a mı bakıyordum? Evet dikkatle inceliyordum hemde. Tanrım çıldırmış olmalıydım  yoksa böyle bir şey hayatta yapmazdım . Annemin endişe verici bakışlarının  ardından babam sözünü kesip Bay Luke la beraber yüzüme bakıyorlardı . Baba neden kestin ki sözünü devam etsene bu adam bana böyle bakmasın artık devam et lütfen hadi baba hadi !  Babamın bakışlarımdaki yalvarışı görmesi onun iyice endişeyle  bakmasina sebep oluyordu bunu fark etmiştim . O an kendimi toparladim ve yüzüme yerleştirdiğim zorluk anındaki gülümsememi takınıp babama ve Bay Luke 'a doğru gülümsedim . Bu onların gözlerindeki endişeyi silmeye yetmemişti . Sesimi düzenlemek adına hafifçe öksürüp "bisey demedim " dedim . Bu sözümün ardından Bay Luke babamdan müsade  alıp söze başladı .

"Beni ağırladığınız için teşekkür ederim bay ve bayan Mellery "dedi . Babam Bay Luke'un  sözünü kesip  "lütfen  adlarımızla hitap et Luke Adam ve Maria de" dedi . Annemde bunu onaylarcasına başını  salıyordu  .Bay Luke beni deliye çeviren gülümsemesini yüzüne yerleştirip hafifçe güldükten sonra sözü babamdan  tekrar devr aldı .

"Adam dostum herşey için gerçekten teşekkür ederim ama gitmem lazim geç  oldu evimde bayağı uzakta biliyorsun " dedi ve ayağa kalktı . Bizde ayağa istemsiz olarak  kalkmıstık . O kapıya doğru  gidince  bizde peşinden  sesizce gidip montunu  giymesini bekledik . Oldukça şık bir montu vardı  gerçi  neden takım elbiseyle gemiştiki daha yeni fark ediyordum normal bir pantalon ve t short giyseydide gayet şık olurdu çünkü  o her haliyle şık duruyordu . O takım elbisenin altından bile fark edilen kaslı vücudu düşünmemi engelliyordu . Montunu giyip anneme başıyla selam verdikten sonra babama dönüp elini sıktı son bir kez daha teşekkür edip bana döndü . Öyle dikkatli bakıyorduk ki acaba yüzümde  birşey mi vardı çünkü en son aynaya odamda hazırlanırken bakmıştım bu mümkün olabilirdi . Tanrım kim bilir ne kadar çirkin ve pasaklı bir kiz diyordu. Annemle babamın  bakımlı oldukları her halinden belliydi ben bu aileye yakışmıyordum ! Hayal kırıklığıyla omuzlarımı düsürdüm ve  bakışlarım yine yeri bulmuştu bu sefer yerdeki parkeleri inceliyordum .

"Görüşmek üzere Med. Biliyor musun yakından tanıdığım birine çok benziyorsun oda senin gibi çok güzeldi" dedi ve hızlı hir şekilde kapıyı açıp gitti .
Ne demek yakından tanıdığım biri ?! Anlamıyordum kimdi ki bu güzel olan kişi ve onun bakışlarındaki  özlemin  sahibi ?!

KIZILIMSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin