Billy Joel - Vienna
y/n : tek istediğim, şu şarkıyla, şu satırları okuyun ~
Balkonda, derin bir nefes aldıktan sonra batan güneşe çevirince başımı, cildimden hissettiğim ışığın derimin altına nüfus edip orada kalmasını istiyordum. Kaç saattir hareketsiz oturduğumu bilmiyordum ama her saniye, okuduğum her sözcükte vücudumdan kopan parçalarım, balkonun her yerine, her köşesine dağılmıştı ve ben, toplamak için bile kolumu oynatmaya yetecek kadar kendimde değildim. Bana her ağlama dediğinde daha çok ağlayasım geliyor, her iyi ol dediğinde daha da yok oluyordu iyi olan her şeyim. Ama bana daha fazla aşık olma dediğinde, ben ona yüreğimle, bedenimle, içimle, benliğimle, ben olan her şeyimle, daha da bağlanıyordum. Ellerimi, kaleminden akan mürekkebin her damlasında gezdirdim, sonra kokladım her sayfasını; hatta durmadım, öptüm eline değen her satırı. Kokladım iyice, beynimdeki her zerreye kazıdım ellerinin kokusunu. Gözlerim sızlıyordu, bedenim hem mutlulukla, hem de buruk bir acıyla kıvranıyordu. Onu, onsuz nasıl seveceğimi bilemiyordum ama en azından dediklerini yapmak istiyordum.
Kendini unutacak kadar aşık olan adamın her satırına aşık olan adam da bir şeyler yapmalıydı. Onu, ona, onsuz hissettirmeliydim; yazdığı her satırda nasıl mürekkep olup sayfalara aktığını göstermeliydim ona.
Oturduğum balkon zemininden kalkıp derin bir nefes aldım önce, ardından bomboş olan eve baktım. Duvarlarda bana, ona, bize ait olan şiirlere baktım; satır aralarına çizdiğimiz papatyalarda, bulutlarda gezdirdim ellerimi.
"Sevdiğim gözlerin gibi,
baktığın her yerde papatya açması gibi,
gözlerimi gözlerinde bulduğumda ben,
galiba yine sen oldum."
Hayır Baekhyun. Onun ne dediğini hatırla, ağlamayacaksın. Sevdiğin adamın satırlarını her okuduğunda ağlamayacaksın; tam tersine büyük bir içtenlikle güleceksin, tamam mı? Bu, o kadar zor olmamalı. Sadece yapmam gereken şey tuttuğum nefesimi vermek ve sevdiğim adamın yüzündeki gülümsemeyi taklit etmek. Büyük gözlerini, tuhaf kulaklarını, siyah perçemlerini, dudaklarını, her köşesini hatırlarken gözlerimi kapatacağım ve huzurlu bir şekilde gülümseyeceğim. Zor değil ama seni hatırlarken gözlerimin buğulanmasına engel olamıyorum sevgilim, sana daha fazla aşık oluyorum ve evet, bu senin suçun.
Tekrar etrafa bakarken, ona ait olan satırları tekrar okuyup yüzümdeki buruk gülümsemeyi silmeye çalıştım ama galiba başaramadım. Yine de, gülümseyebildim, öyle değil mi? Yerde duran sırt çantamı alırken, etrafa son kez bakıp elimdeki yazı defterini de çantama attım ve gece olan programıma gitmek için hareketlendim.
Cebimdeki anahtarları çıkardığımda bir zamanlar aldığı papatyalı anahtarlığı gördüğümde bile gülümsedim hafifçe. Onu hatırlatan her şeyin, bir şekilde beni burukta olsa gülümseteceğine tahmin edemezdim ama öyle olmuştu işte. Dudağımın bir köşesine saklamıştım onu artık, gizlice orada tutuyordum onu.
Evi kilitleyip stüdyoya doğru ilerlerken, bana üniversite yıllarımı hatırlatmıştı yazdığı şeyler; nasıl buraya kadar geldiğimi fark ettirmişti ve ben, bunların farkına şimdi varıyordum. Gözlerimin gözleri olmasını, her şeye farklı bir şekilde, onun açısından bakmamı sağlamıştı. Bir zamanlar ben olduğunda anlayamamıştım onu, ama şimdi ben 'o' olduğumda, sanırım yüreğimin ağırlığına aldırmamam gerekiyordu çünkü onun yüreği ağırdı ve yüreğime onun ağır yüreği eklendiğinde acımamıştı hiçbir yerim; tam tersi, yüreğim onun kocaman olan yüreğine değdiği için mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
papatya adamın itirafları // chanbaek
FanfictionSusarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim, Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde. // aziz nesin