Pinhani - Zor GünlerEllerim titriyor Baekhyun, durduramadığım şekilde, zangır zangır titreyen her hücrem bana senin güzelliğinin dehşetine kapılmamak için uyarıyor ama ben, senin güzelliğinde kaybolmayı tercih ettiğim her ana minnet duyuyorum. Çünkü senin güzelliğini anmanın ve anmaktan dolayı büyük bir keyif almanın da bana en iyi gelen şeylerden ikincisi. Birinci olanı biliyorsun; bu kadar sözden sonra bana gelen en 'sen'i konuşmamıza gerek yok sanırım.
Sen ve sensiz. Bir çok zamanımı, bir çok anımı ve bir çok duygumu sana anlattım. Ne demeliyim sana daha? Bundan sonrasını da mı duymak istiyorsun? Pekala ama ben bunları yazarken sen her defasında yatağından kalkıyor ve ne yazdığıma bakmaya çalışıyorsun ya, biraz o hallerini anlatmak istiyorum sana.
Bu yazdıklarımı, bu kitabı basmak için her uğraşımı görüyorsundur belki ama ne yazdığımı senden saklamanın zorluğu, bu kadar uğraş arasına bir ilaç gibi geliyor biliyor musun? Ne zaman otursam şu masaya, ve sen arkamdan gelip kollarını boynuma dolayıp o cennet kokunun her yerime sindiğine emin oluncaya kadar bana sarılman ve saçlarımın her telini öpüp kulağımı fısıltılı bir şekilde hem romantik hem de biraz şehvet kattığın sesinle dudaklarını yüzümde gezdirmen var ya, seni daha da sevmemi sağlıyordu her seferinde. Yazdıklarımı göstermeyip defterin kapağını kapattığımda, ve ardından seni kucağıma alıp yüzümü boynuna gömdüğümde sıkıntılı bir şekilde kalkıp inen göğsünü hissediyordum. Nefesini bıkkınlıkla veriyor ve bana bir kelime bile etmeden saçlarımı tutam tutam karıştırıyordun. Son zamanlarda çok fazla konuşmuyorduk belki, fakat ben o sessizliğin içinde bağıran sesini duyabiliyordum Baekhyun. Bana kızdığında kaşlarını çatıyor, yüzünü asıyor, ardından derin derin nefesler alıyordun. Bazen ise bana hissettirmediğini zannettiğin ağlama seanslarına giriyordun. Bunların hepsini görüyor, ama ben de sessizliğim içinde sensizlikte oyalanıyordum. Sinirleniyordun ama bu kısa sürüyordu; beni, her hareketimi anlamaya, kafanda uçsuz bucaksız bir anlam karmaşasına dalıyordun. Salondaki o bir zamanlar yattığımda bacaklarımın dışarıda kalmasına sebep olan küçük kanepede oturup sıcak kahveni aldığında, sessizliğe gömülüyor ve benim hareketlerimi, içinde kendi kendine konuşarak anlamaya çalışıyordun. Çoğu zaman anladığını düşünüyordun ama beni anlamanın da zor olduğunu biliyordun. Haklısın sevgilim, ben bile bazen bu suskunluğumun, bu huzursuz davranışlarımın ve sana olan ilgimin azaldığını sanacak hareketler yapmamın seni nasıl da zorladığını görebiliyordum ama inan, elimde değildi. Seni bu zamana kadar ne kadar sevdiğimi şu yazdığım kelimelerde bulduğumu varsayıyorum yoksa sana daha nasıl anlatırım diye kafa yormaya başlayacağım. Yine de sen, bununla yetin, kelimelerimdeki sevgimi, içtenliğimi, hatta şehvetimi bile bu satırlarda hissetmeni istiyorum. Çok fazla değil belki; yetinemeyebilirsin çünkü sen Baekhyun benim için, şu milyon kelimenin içinde bütün duyguların toplamının çok az olduğunu hissettiriyorsun bana. Öylesin ki, hislerimin yetersiz olduğunu, sana az kaldığımı, daha ne kadar 'sen'le dolup taşacağımı düşünmeye başlıyorum bir süre sonra. Dalıp gitmelerimin sebebi biraz da bundan sevgilim. Huzursuz iç çekişlerim, titreyen ellerim de seni bir daha kaybetme korkularımdan.
Ama sigaralarımın her biri, her bir sebebe ait. Bir çok şey yaşadığımızı anlattım, bunu sen de biliyorsun. Ama senin içinde yaşadığın her duyguya, ben bir sigara yaktım her defasında. Sen gitmek istedin çoğu sefer, biliyorum, bunu inkar etme. Bir başka adama baktın belki de, gittiğimiz her ortamda, bunu hissedebiliyorum. Bana olan ilgin azaldığında, bir başkasına yapacağın ilginin çok daha karşılıklı olacağını düşündüğünü de biliyorum Baekhyun. Bir mekana gidip ne zaman karşılıklı oturup bir şeyleri tekrardan iyiye gitmesini sağlamak için uğraşsak, sen karşımda sıkılıyor, ellerinle oynuyor ve tırnaklarını yiyordun. Yüzünü eline yaslayıp düşünceli bir şekilde insanları izliyordun. Benim önümde ise not defterimin açık olduğunu gördüğünde gözlerini deviriyor, tekrar dışarıda olup bitene odaklanıyordun. Bir şeyler yapmak için dışarı çıktığımızda bile yazı yazdığımı gördüğünde sinirlendiğini biliyorum ama seni yazmadan, sen olmaktan duramıyordum. Karşımda öyle güzeldin ki; saçlarınla huzursuzca oynaman, alt dudağını çocuksu bir şekilde bükmen ve gözlerini her tarafta gezdirmen bile, bende her zaman bir yazma isteği uyandırıyor, sana bakmaktan, seni izlemekten, seni bırak senin ötendekini anlamaktan alıkoyamıyordum kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
papatya adamın itirafları // chanbaek
FanfictionSusarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim, Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde. // aziz nesin