8 - uykunda öperken geceleri, dünyanın en mutlu adamı benim

798 122 113
                                    

Birkan Nasuhoğlu - O Olmasa

y/n: son bölümden bir önceki bölüm bu. umarım bir şeyleri bu sefer anlar ve bunun saçma olmadığını kabullenirsiniz. çünkü eğer chanyeol'u anlamadıysanız, bu bölümü de anlayamayabilirsiniz. her neyse, iyi okumalar.





Son sözlerinden sonra, defteri yavaşça kapattım ve ıslak kirpiklerimi peş peşe kırpıp loş ışıkta oturduğum salona baktım. Sade ve bomboş duvarlar, renksiz koltuklar ve ortaya atılmış birkaç eşya. Hepsi buydu. Bunlara bakarken ise ondan bir iz bulamadığımı anladım; ondan bana kalan tek şeyin elimde tuttuğum defterden başka bir şey olmadığını anladım. Geç anladığım için kendime ne kadar küfretsem de, onunla yaşadığım sayısız anıyı tekrar yaşamak ve dile getirmek o kadar iyi hissettirmişti ki, onun artık olmamasına değil de, onunla olduğum için minnettardım. Belki az bir zamandı, belki de yaşayacağımız kadar yaşadık fakat onu tekrar görmek, onu deli gibi sevmek, yaptığım hataların, söylediğim kötü sözlerin ve en önemlisi de ona yaşattığım en küçük berbat hissin bile sorumlusu olduğum için özür dilemek istiyordum. Onu özlediğimi anlamıştım. Onu kaybetmenin ne demek olduğunu bana o fark ettirmişti.


Son sayfaya gelip bütün hislerimi bitirdiğini sanma sevgilim. Bu defter bitti, sigaram da boşa yanmaktan bitti şimdi. Bana bir paket sigara borcun var ama bunu şimdilik boş ver, sen benim son kelimelerimi yazdığım küçük not defterimi okumak için ailemin evine gitmeni istiyorum. Odama gir ve oraya koyduğum, süslediğim şeylere dikkatli bak. Özür dilerim, bu aralar senden çok şey istedim ama sen bütün yaktığım sigaralarımın hatırına yapacağını düşünüyorum istediklerimi. Git şimdi, ben de bir tane daha sigara yakayım.


Son dedikleri buydu işte. Yerde oturmuş dediklerini idrak etmeye çalışırken bana gitmemi, ailesinin evine gidip not defterini bulmamı söylüyordu. Farklı duyguların olduğu farklı bir not defteri daha görecek olmamın heyecanını yaşarken, ailesini görmek ve onlarla yeniden konuşacak olmamın da tedirginliğini hissediyordum içimde. Birlikte olduğumuz süre boyunca bile benden hoşlanmayan annesine ne demem gerektiğini, nasıl konuşmam gerektiğini bile bilmiyordum ve bu haldeyken oraya gidip onunla göz göze gelmek, bende tuhaf bir etki yaratacağı kesin. Ama onun için, ya da onun tabiriyle yaktığı tüm sigaralar hatırına, gitmeliydim.

Zorlukla kalktım yerimden, uyuşmuş bacaklarımı ellerimle ovaladım ve kendime gelebilmek için bir iki soluklandım. Pekala, bu o kadar zor olmayacak; sadece onlarla konuşacak ve Chanyeol'un odasına girmek için izin isteyeceğim. Belki bayan Park'la konuşmak daha kolay olacak ama onun odasına girip hiç beklemediğim sözlerini okumak yüreğimi ağırlaştıracak.

Yine de anahtarlarımı ve çantamı alıp oraya gitmek için evden çıkmıştım bir şekilde. Arabaya veya otobüse binmek istemedim, biraz yürüyüp bana dediklerini, beni yaşayan duygularını bir de ben hissetmek istedim. Yaşadığımız her olayda, onunla olduğum her dakikayı düşündüm; bundan çıkardığım ise onun bana bakan gözleriydi. Belki hiçbir şeyi hatırlamayabilirdim. Onu unutabilir, sadece yaşadığım basit bir ilişki olarak düşünebilir, bunun üzerinde fazla durmayabilirdim ama o, farklıydı. Çokta tuhaftı fakat ben onun gözlerine oturmuşum gibi, ona bakarken sadece kendimi görüyordum.

Yürüdüm öylece. Saatte geç olmuştu ama umursamadım. Sadece yürüyüp içimde yanan her şeyi soğuk havayla söndürmek istiyordum. Biraz zorlanıyordum yürümekte ama yine de iyiydim. İyiydim iyi olmasına ama onu düşündükçe yüzümdeki gülümsemenin içindeki hüznünü bir türlü atamıyordum. Gökyüzünde kayan milyonlarca yıldızı içimde barındırdığımı hissettim bir an; hepsi bir bir kayarken hiçbirinin kaydığı zamanı unutmadan dilek tuttum ve dileğimi kimseye söylememek adına kendime yemin ettim. Söylemezsem eğer dileğim kabul olurdu; başka türlüsünü düşünmek dahi istemiyor gibiydim.

papatya adamın itirafları // chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin