Bolum 1

170 54 9
                                    

Molaya çıkmamız için ders zili çalarken benim bütün enerjimi emmiş olan öğretmenin yüzüne baktım. Oturun, susun gibi cümleler kuruyordu ama ödevi bile söylemesine fırsat bırakmadan kendimizi dışarı atmıştık bile, dolabımın yolunu tuttum, ne Sadi'yi ne de Beril'i görememiştim ama John yanımdaydı. Dolabı dolabıma yakın olduğu için dersten sonra hep konuşurduk zaten. En son birine aşık olabileceğinden bahsetmişti bana, ona iki işaret parmağımı kendime çevirip kaşlarımı aşağı yukarı kaldırarak baktığımda bana derinden bir ooofff çekmişti. Ne kadar uğraşsam da bu gizemli kızın adını öğrenememiştim.

"Adını söylesene su fıstığın?" dedim.

"Fıstık? Olabilir..." Ne bicim bir cevaptı bu bilgiye ihtiyacım vardı.

"Cinsiyeti dışında bir şey koparamayacağız galiba şu kilitli dilinden" dedim.Bana sanki yanlış bir şey söylemişim gibi baktı.

"Cinsiyetini nerden biliyorsun ki?" Dedi gözlerini kocaman açarak. Zaten yüzüyle tezat olan gözünün beyaz kısımları daha da büyüyünce bir sırrın tepesinde durduğumu anladım. John'u severdim. Aklıma karşı cinsiyetin erkek olabileceği düşünce benim gözlerim onun gözlerinden daha da çok acildi.

"Erkek!"diye bağırınca John ağzımı kapatmak zorunda kaldı. Dersten çıkanlar sadece biz olmadığımız için etraftakiler tip tip bize bakıyorlardı. Ağzımdan elini çekince sessizce "o bir erkek mi?"diye sordum.Kivrim Kivrim kısa kirpiklerini karnına cevirdi ve küçük bir çocukmuş gibi kızardı. Bu hareketini ne zaman yapsa isteklerini bana hemencecik kabul ettirirdi. Böyle bakmasının sebebi bal gibide belliydi. Benden yardim istiyordu. Kafam derslerinde etkisiyle balon gibi olduğundan biraz dinlenmek ve duyduğum bu haberi pekiştirmek için zamana ihtiyacım vardı. John'a seninle sonra görüşeceğiz der gibi baktım ve dışarı çıkmak için yola koyuldum.

Ceketimin cebini yoklayıp sigaramın kare paketini hissettiğimde bahçeye doğru yola koyuldum. Merdivenlerden inerken, Beril yanıma geldi;

"İtiraf etti mi?" Diye fısıldadı kulağıma.

"Kızım bi sakin ol. Bunlar öyle şıp diye söylenilecek şeyler değil. Çocuğa biraz zaman ver" derken Sadi'den bahsediyordum. Uzun zamandır Beril'in Sadi'ye olan askından haberdardım .Her ne kadar Sadi'nin de Beril'e aşık olduğunu düşünsem de Sadi "ye bunu bir turlu söyletememiştim.

"Ya Peri kaç haftadır bekliyorum. Oğlana bir turlu söyletemedin sunu. Bugün sabah imada bulundun farkındaydım, ama artık sabredemiyorum söylette artık emin olayım ne olur."

"Seviyorsan git konuş bence" dedim en sakin tavrımı takınarak. Ondan hiç beklemeyeceğim bir şey yapıp, bana sarıldı ve noluuuur diyerek beni sarsmaya başladı.

"Bırak lan deli ne çalkalıyon kokteyl miyim ben?"derken bahçeye çikmiştik bile, çardağa doğru yürürken hala başımın etini yiyordu. Çardakta John ve Sadi yine derin bir konuşmanın içerisindeydiler. Bizi görünce hemen sus pus oldular. Onlara kas göz yapıp ne oluyor der gibi baktığımda Sadi "Hiç' demekle yetindi. Su çocuğu azıcık tanıyorsam bir isler çeviriyordu. John yine kızarmıştı. Ne saklıyorlardı bunlar?

XY+XY=ASKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin