Bölüm 7

138 38 18
                                    

bolum playlist:

Beyonce: Crazy in love

Rihanna: unfaithful

Sabahleyin uyanıp okula geldiğimizde John yine beni bisikletinde taşımıştı. Dun gece onların tesadüfen bir iddia sonucu öpüşüp birbirlerine aşık olduğunu öğrenmiştim. Bu durumu saklı tutmalarının sebebi ise ailelerinin onlara olan tepkisinden korkmalarıydı. Çardağa yöneldiğimizde çoktan kahvelerimizi evde içtiğimiz için sigaralarımızı yakmıştık bile. Beril ortalarda yoktu ama Bilal bir sure sonra yanımıza gelmiş ve bize dun geceden kalma neler olduğunu ballandıra ballandıra anlatmisti.Birlikte olduğu tek gecelik aşklarını anlatmakta üstüne tanimazdi.Egoist, manyak ruhlu, sapkın kişiliğinin yanında, edepsiz ve terbiyesizdi!

Çardak yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başladığında üzerimizdeki gözlerden rahatsız olmaya başlamıştık. Üst sınıflardan bir çocuk gelip Sadi'nin omzuna vurdu ve,

"Kara bebeğin tadına baktın mi?" Dedi.

Hepimiz afallayıp ne olduğunu anlamaya çalışırken Sadi dayanamayıp çocuğun surat inin tam ortasına geçirdiği yumruğunun etkisiyle çocuğu alaşağı etti.
"Ne oluyor? Bunlar nerden biliyor?" Diye sorduğumda sorum havada asili kalmış herkes bir ağızdan, "Homo" diye bağırmaya başlamıştı. Sadi ve John'u kollarından tutup okulun içine doğru götürdüm, okulun tam kapısında Beril'le karşılaşmamız ilahi bir işaretti adeta.

Beril'i kolundan tutup kızlar tuvaletine çekiştirirken gözleri suçlu bakıyordu. Sadi ve John ise müdürümüzle karşılaşmış ve odasına götürülmüştü.

Berili elinden tutup çekiştirirken, üzerimizdeki gözleri elle tutulur bir hisle geri çevirmeye çalıştım. Bütün gözlerin odağında girdiğimiz tuvaletin 5 kabininden birini seçerken aynadaki görüntümüzden geçti gözlerim. Kapiyi kapatıp kilitlerken ortalığın yatışmasını bekledim.

"Sen yaptıysan söyle!" Dedim gözlerimden saçtığım ateşe engel olamayarak. O an bakışlar insani öldürebilseydi Beril'i bakışlarımla tutuşturur kul olana kadar bekler daha sonra sifonu çekerdim.

"Evet. Ben yaptım, ve bunu söylemekten zerre korkmuyorum." Gözlerinde kivilcimlanan ateşi görmemek için kor olmanız gerekirdi. "Bana ümit verdi! Sırf ilişkisini saklayabilmek için, benden hoşlanıyormuş gibi yaptı. Bunu sende gördün Peri. Kendimi kullanılmış ve kenara atılmış bir paçavra gibi hissettim. Enkaza çevirdiği bedenimin üzerine benzin döküp yaktı beni alçak! Sadi bunu hak etti, bunu sen de biliyorsun!" Bir kadavra gibi hissettim o an. Ölü olmama rağmen benden ayırdıkları parçalarımı bir bir hissedilen bir kadavra gibi.

"Hiç bir şey hak etmedi Sadi. Hele bunu yapmanı hiç hak etmedi! Eğer bir korkak gibi arkasından is çevirmek yerine gelip Sadi'nin yüzüne olan biteni savursaydın, arkanda durur seni savunurdum. Yanlışın en büyüğünü yaptın Beril! Sırf bir adam başkasına aşık diye böyle bir sürtüklüğü yapmamalıydın! Adi fahişeler gibi davranıyorsun!" Ağzımdan çıkanı duymuyordum artık ellerim yanıyordu kendimi ona vurmamak için zor tutarken, ellerimi yumruk yapıp sıkmak zorunda kalmıştım. Sürtük gibi davranmasının rağmen cani yanıyordu, biliyordum.

"Ama yaptım ve gözümü bile kırpmadım bunu yaparken!" Dizilere ve filmlere tas çıkartan su halimizi biri görse patlamış mısır alıp yemeye başlardı bizi izleyerek.

"Benim içimi nasıl parçalarına ayırdıysa ,ve ben acının altında nasıl iki büklüm olup kendi başıma savaşmak zorunda bırakıldıysam, onlarda aynisini yasayacak!"derken gözlerinde başka birisini gördüğüme yemin edebilirdim, yıkılmış ve diri diri yakılmış ruhunu gördüm, gözyaşları tarafından istila edilmiş gözleri artık hayat saçmıyordu, içinde birini öldürmüştü sanki, ruhu katil olan birine bakmaktı yaptığım.

Yine de bunu yapması haksızlıktı ,Sadi ve John bize inanmış ve en büyük sırlarını açmışlardı. Simdi ise okuldaki herkes onlara etiket yapıştıracaktı. Dahası ailelerinin haberi olursa neler olabileceğini tahmin bile edemiyordum.

"Eğer senin yüzünden zarar görürler veya canları yanarsa, sana söz veriyorum senin canini binlerce kez daha fazla yakacağım Beril! O zaman acının ne demek olduğunu anlayacaksın!" Bos tehditler değildi bunlar Sadi'nin caninin yanması demek benim canimin yanması demekti.

"Umurumda değil! Elinden geleni ardına koyma! Zaten acıdan bitmiş olan bir insani daha nasıl tüketebilirsin ki? Sen nerden bilirsin ki hem hayatin boyunca bir kez bile aşık olmadın! "

"Onu o zaman anlarsın!" Deyip kapının kilidini sertçe açtım ve kendimi dışarı attım. Dışarıda bizi merakla izleyen gözleri görmezden gelip tuvaletten bin bir hışımla çıkarken kapının sesi nerdeyse bos olan koridorda yankılandı, ders zilinin çaldığını fark ettiğim anda derse koşmam gerekirken müdür odasının yolunu tuttum. İki kat yukarı çıkıp uzun koridorun en sonundaki odaya yöneldim. Kapının kilitli olduğunu görünce içimi ele geçiren korku şakaklarımdan tüm vücuduma yayılmaya başlamıştı. Acaba içeride ne oluyordu? İçeri girmek arkadaşlarımı savunmak istiyordum. Onlar orada içerideyken burada beklemek çok çaresizceydi. Üstelik bu koridor beni hep korkuturdu.

Karanlık olmasının neredeyse imkânsız olduğu bu koridor bana tuhaf bir şekilde hep karanlık gelirdi, ilginç bir şekilde duvarda siyah beyaz ve kırmızılı tablolar duvar boyunca yerleştirilmişti. Bembeyaz zeminin üzerine bembeyaz duvarlar ve bembeyaz ışıklara rağmen karanlık bir koridordu. Omzuma bir el dokunduğunda korkuyla sıçradım, arkamı donup baktığımda Bilal'i gördüm ve bu beni sakinleştirmek yerine bir kere daha sıçramama neden olmuştu.

"Ne korkuyorsun kızım? Ocu muyum ben?"

"Evet aynen öylesin.. Sen çocukları korkutan o soğuk kanlı cin prenssin!" Kolera'dan alıntı yapmam hoşuna gitmemiş olacak ki gözlerini devirip kafasıyla müdürün odasını işaret etti ve;

"Bayadır ordalar, galiba ailelerini bekliyorlar. Bu çok fena olacak iste. Sadi'nin annesini bilmem ama, John'un ailesi koyu Katolik. Bu olanları duyarlarsa John'a yapacaklarını hayal bile edemiyorum" endişelenmiş gözleri çok daha koyu maviye bulanmıştı. Onları izlemem için bana yalvarıyorlardı sanki ama su an bunlar yerine arkadaşlarımı düşünmeliydim.

Sadi'nin babası o çok küçükken ölmüştü, annesi ise alkolikti. Annesinin bu zamana kadar hiç bir şey umurunda olmamıştı, aslına bakarsanız henüz iki kere gördüğüm bu kadını daha çok Sadi'nin anlatımlarından tanıyordum. John'a gelince ailesinin neler yapabileceğini çok iyi biliyordum ve düşündüğüm şeylerin olmaması için çoktan dua etmeye başlamıştım bile.

XY+XY=ASKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin