"Tanrı'nın bu dünyaya attığı en cesur kazığım
Uçurum çiçeklerini severim
Kapitalist gelir bana kırmızı güller
Orkideler, orospulara armağan edilmeli
Ve intihar edenlerin mezarı başında ceket iliklenmeli"
Bilal bu şiiri öyle güzel öyle içten okumuştu ki, kalkıp sarılmak istiyordum boynuna, en sevdiğim kitabin en sevdiğim dizeleriydi bunlar.
"Ezbere bak be! Ağlatıyordun bro!" Sadi'nin bu gereksiz ve şiddetli haykırışı bile daldığım maviliklerden beni çıkaramamıştı. Gözlerin bir insan üzerinde bu kadar çok etkisi olabileceğini ölsem tahmin edemezdim. Rakımıydı yoksa, bunları düşünmek için bana cesaret veren?
Sessizce yarısına rakı diğer yarısına su doldurduğum ince uzun bardağımı elime alarak arkama yaslandım. Bilal tam karşımdaydı. İkimiz karşılıklı tekli koltuklara oturmuştuk. Sadi ve John da ikili koltukta oturuyorlardı. Birbirlerine bakmasalar da, sanki birbirlerini hissediyor gibiydiler, ara ara öpüşüyorlar ve birbirlerinin yüzlerine dokunuyorlardı. İşte tamda bu tabloda kayboluyordu erkek ve kadın sıfatları. Ask sıfat sevmezdi.
Böyle anlarda Bilal'in gözlerini yüzümde yakalıyordum, her an saka yapabileceğini düşünüp kendimi kontrol etmeye çalışıyordum ve gözlerimi kaçırıyordum. Ama kalbimdeki küçük peri , artık duvarlarıma balyoz geçiriyordu, ağlayıp beni haykırışlarıyla öldürmeye çalışıyordu, söylemezsem eğer öldüreceğini soyluyordu. Bilal olmazsa öleceğimi biliyordum zaten, ama bir turlu kabul edemiyordum. Benim gibi tombik bir kızılla neden birlikte olsundu ki? Kumralın en güneşiydi, mavinin en denizi... Hangi kızı istese avucunun içine alirdi. Benim gibi ailesinin bile sevmediği bir kızı neden sevsindi?
Bilal içkisinden aldığı sik yudumlardan sonra tekrar masada duran şişeye uzanıp cevirdi. Sise dondu, dondu ve sonunda John'u buldu. Şişenin ucu John'u arka tarafı ise beni gösterdiği için ben soruyordum?
" Şiir mi, itiraf mi, kabulleniş mi? " evet herkesin bildiği sise çevirmece oyununu biz daha farklı oynuyorduk.
"İtiraf" başını yere eğerek yanaklarını kızarttı. Ah bu neden bu kadar güzel görünmek zorundaydı ki sanki?
"Ask mi? Cinsellik mi? Aile mi?" İstemsiz sırıtıyordum anason beni etkisi altına almaya çoktan başlamıştı. Aptal cesareti veya sarhoş cesareti tüm benliğimi ele geçirip beni birazdan tanımadığım birine dönüştürecekti.
"Aile". Bir an için gülüyor sandığım arkadaşımın, ağlıyor olduğunu gözlerinden akan damlacıklar sayesinde fark etmiş olmak oldukça can sikiciydi.
"John anlatmak zorunda değilsin. Seni bu kadar üzen her neyse, bunu anlatman için daha çok vaktimiz var biliyorsun" dedim. John kıvrık kısa kirpiklerinin altından masum bakan koyu kahverengilerini bana cevirdi.
"Hayır Peri! Çok vaktimiz falan yok! Anlamıyorsunuz buraya içmek için ve sadece güzel vakit geçirmek için gelmedim. Bu belki de sizinle geçirdiğim son günüm!" Hepimiz adeta sarhoşluğumuzu bir kenara bırakıp John'a kulak kesilmiştik. Korkuyordum. Duyacaklarımın beni üzeceğini ve parçalayacağını biliyordum!
"Simdi anlatacaklarım bu oyunun içinde kalacak hepiniz kan yemini edeceksiniz! Ve ben kapıdan çıktığımda kimse pesimden gelmeyecek. Bunu bana borçlusunuz!" Evet borçluyduk. Grubumuzda herkesin bir kere kan yemini ettirme hakki vardı. Bu hakki John hariç herkes kullanmıştı. Hepimizin çok önemli bir sirrini taşıyordu. Kimimiz adam oldurmuştuk, kimimiz hırsızlık yapmıştı ve birimizde babasını oldurtmuştu. Kan yemini mecburiyet demekti.
Sadi bana yalvaran gözlerle bakarken, bunu yapmak zorunda olduğumu bilerek ayağa kalktım. Pantolonumun sol arka cebinden çıkardığım çakıyla avucumun içine boydan boya bir çizik attım ve elimi havaya kaldırdım.
"Ben Peri burada birazdan yaşanılacaklara tanıklık edeceğim ve bu sırrı mezara kadar götüreceğim. Söylediklerimi kanımla yeminliyorum" avucumun içinden işaret parmağımın ucuyla aldığım bir damla kani rakıma damlatıp içtim. Bunu sırayla Sadi ve Bilal de tekrarladı. John kalan içkilerimizi önüne çekerek hepsini kafaya diktikten sonra anlatmaya başladı.
"Mudur aileme Sadi ile olan ilişkimizi anlattıktan sonra, eve döndüğümüzde beni odama kilitlediler. Doğru olan şeyi yapacağımı ve iyileşeceğimi söyleyip durdular hep. İlk baslarda sadece bundan ibaretti. Ama bir saat önce odama annem girdi ve beni Hristiyan bir akil hastanesine yatıracaklarını söyledi. Bana benim şeytan tarafından ele geçirildiğimi ama üzülmemem gerektiğini çünkü benim inancımın aileden geldiğini söyledi. Yarın aksam üzeri belki de bir daha geri gelmemek üzere gideceğim. Bunları size soyluyorum çünkü size bir veda etmeden gitmenin haksızlık olacağını duşundum. Ben eşcinselim evet ve deli gibi aşığım lütfen beni her zaman böyle hatırlayın. Simdi sizden ricam bu konuyu kapatalım ve sadece eğlenelim annem beni almaya gece 2 de gelecek."
Ben o sırada gecemizin bittiğini artık en kötüsünün olduğunu düşünüyordum, oysa gece daha yeni başlıyordu.
Yazarın notu: Merhaba sevgili okuyucularım umarım hikayenin gidiş yönünü beğeniyorsunuzdur. İnanın ben heyecanlanarak yazıyorum.
P.S: o gece gerçekten muhteşem olacak :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XY+XY=ASK
RomanceSiz hiç bir kadın tarafından deli gibi sevilirken bir adamın pesinden gururunuzu ayaklar altına alarak koştunuz mu? Üstelik erkek ve kadın sıfatları bu kadar yapışmışken insanların zihinlerine? arkadaslar bu kitap homoseksuellik icerir, bunun ya...