Sirius'la öpüşürken Valentine onu eliyle ileri itti, " Üzgünüm, Sirius. Sen olabilirsin ama ben bencil...olamam."
Sirius'un bunu beklemediği barizdi. Şaşırmış bir halde kalakaldı.
"Özür dilerim." dedi Valentine ve arkasını dönüp Gryffindor ortak salonuna doğru yürümeye başladı. Bundan sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağını biliyordu. Ayrılmanın eşiğine daha önce de gelmişlerdi ancak bu sefer kararı kesindi.
İkisi etrafı yıkıp geçerken sadece kendilerinin mutlu olmasını kaldıramazdı. Sirius'u seviyordu. Ancak son olaylardan sonra ve Severus'a karşı olan zorba davranışlarından sonra biraz ara vermelilerdi. En azından Sirius kendine gelene kadar.
Valentine aptalca bir karar verdiğinin farkındaydı. Muggle'ların aşk romanlarını okurken birbirine delice aşık çifte "Neden ayrılıyorsunuz ki?! Birbirinizi seviyorsunuz bu yetmiyor mu?" diye söylenmişti.
Valentine arkasında şaşkınlıktan donakalmış bir Sirius bırakırken bir hafta sonra Sirius'u hala çok sevdiğini acı bir biçimde anlaacaktı.
--
Sonraki yedi gün. Sirius ve Valentine hiç konuşmamışlardı. Göz göze gelmemişlerdi. Birbirlerinin yanından dahi geçmemişlerdi.
Valentine Sirius ile karşlatığı tek yer olan Quidditch antrenmanında onunla konuşmamaya özen gösteriyordu. Bu Takım Kaptanını çıldırtıyordu.Kaptan Marc West en son Sirius'un Valentine'ın olduğu tarafa bakamamak için bir Bludger'ı yanlışlıkla Jake Meyers'e fırlatmasıyla sinir krizi geçirdi. Valentine ise sanki kasıtlı yapılıyormuşçusuna Sirius'un başının arkasında duran bir Snitch'i yakalamak yerine biraz beklemişti. Snitch kaçıp Sarah Crale'in süpürgesinin etrafında dolanınca havada çarpışmışlardı.
Valentine kanayan burnunu tutarak Sarah'dan özür diledi. Daha sonra James'in uzattığı peçeteyi alıp soyunma odasına doğru yol aldı. Lily'nin şifa büyülerinde iyi olmasına bir kez daha şükretti. James'in verdiği peçete artık kıpkırmızı olmuştu ve onu çöpe atıp eşyalarını toplamaya başladı. Burnu zonkluyordu ve gözleri sulanmıştı.
"Jules, Yanıma gel! " diye bağıran Marc'ın kızgın sesi yükseldi. Valentine çantasını sırtına takıp Marc'ın yanına doğru giderken onun yanında Sirius'u gördü. Marc Sirius'un bir yere ayrılmaması için onun omzunu tek eliyle sıkarak tutuyordu.
"Ah, hayır Marc." dedi Valentine arkasını dönerek.
"Jules buraya gel yoksa seni takımdan atarım. Ciddiyim Valentine" diye ekledi. Valentine isteksiz bir biçimde Marc'ın ve tabi Sirius'un yanına gitti.
"Siz ikiniz bana bakın. Aranızda ne geçti bilmiyorum. Ama takımın düzenini bozmaya devam ederseniz ikinizi de yedeğe çekerim. Anlıyor musunuz?"
Sirius sert bir biçimde Marc'ın elini ittirdi ve hızlıca başını salladı. Valentine da onaylarcasına onu taklit etti. Marc memnun olmuş bir biçimde "El sıkışın." dedi.
Sirius itiraz etmek için ağzını açacak olduysa da Marc'ın ateş saçan bakışları üzerine isteksizce elini uzattı.
Valentine onun Quidditch eldiveni giymiş elini hafifçe sıkıp bıraktı. Bu bile aradaki elektriklenmeyi artırmaya yetmişti. Sirius hemen elini çekip tek kelime etmeden arkasını dönüp gitti.
Valentine resmen ortada kalakalmıştı. Gerekirse yedeğe alınmak olsun yine de Quidditch'te Siriusla konuşmayacağına yemin ederek Gryffindor kulesine gitti. Bu sırada gök laciverte bürünmüştü ve akşam yemeğine yarımsaat vardı.
"Val! Yüzüne ne oldu?!" diye bağırdı Lily Valentine kızlar yatakhanesine girer girmez. Valentine olanları anlatınca hemen bir şifa büyüsü yaptı ardından Val'ın yüzünde kalan kanları çekmek için "Tergeo" dedi. (Böylece hastane kanadına uğramasına gerek kalmıyordu)
Lily Sirius ve Valentine'ın ayrılığını biliyordu (tüm okulun bildiği gibi) ve onların yeniden birleşeceğini düşünüyordu.
"Hiç mi ihtimal yok, Val?"
"Bugün elimi sıktıktan sonra suratıma bakmayıp kaçıp gitmesiyle hiç yok."
-------------
Akşam yemeğindeki müthiş hindili yahni ve çikolatalı puding bile Valentine'ın moralini yerine getirmedi. Profesör Binns'in tarih dersine çalışmak için Lily'le kütüphaneye gittiler.
"Evet Cincüce savaşları'nın 15. yüzyılın ilk yarısında olma sebebi neydi?"
"14.yüzyıl sonunda büyücülerin cincüceleri sürgüne göndermesi." diye cevapladı Lily.
Daha sonra ağzını kapatıp uzun uzun esnedi. "Haydi, Val yatakhaneye gidelim."
"Sen git Lils, Madam Pince'ten Orta Çağ'ın Büyü Tarihi kitabını alıp geliyorum."
"Pekala, ama geç kalma."
Lily de gittikten sonra kütüphanede sadece bir avuç öğrenci kalmıştı. Valentine Madam Pince'e adını yazdırdı ve kitabı almak için kütüphanenin arka kısımlarındaki raflara bakmaya başladı. Bu kitabı ona Remus önermişti ve onun kitap önerileri daima takdire şayan olurdu.
Kütüphanenin etrafı kitaplıklarla çevrili koridorunda ilerlerken kitabın olduğu F-28 numaralı rafı bulmak için sağa döndü. Dönmesiyle adeta kalbinde şimşekler çaktı. Bu şimşekler kalbini kül edip üzerinden kasırga geçmiş gibi etrafa dağıttı.
Sirius açık kahverengi kıvırcık saçlara sahip olan bir kızın elini tutuyordu ve mum ışığının önünde eğilmiş bir şeyler fısıldaşıyorlardı. Sirius daha çok kızı teselli ediyormuş gibi duruyordu. Valentine'ın elindeki Sihir Tarihi ders kitabını yere düşürmesiyle tok bir ses çıktı ve ikili irkilerek Valentine'ın varlığından haberdar oldu. Valentine yere düşen kitabını almaya tenezzül etmeden arkasını döndü ve kendini tutmaya çalışarak kütüphaneden çıktı. Koridora geldiğinde Gryffindor kulesine en uzak olacak şekilde rastgele gitmeye başladı. En sonunda kuytu bir koridorun duvarına yaslanarak ağlamaya başladı.
Ne kadar zaman geçtiğini hatırlamıyordu. Lily onu aramaya çıkmış olmalıydı veya uyuyakalmıştı.
Bu sırada koidordan ayak sesleri geldi. Valentine gelenin tek kişi olduğunu anladı. Uzun boylu biriydi. Valentine bir an Sirius olabilir mi düşüncesine kapıldıysa da açık kahverengi hatta altın rengi saçları vardı. Valentine gözlerindeki yaşlar yüzünden bulanık görüyordu. Gelen kişi yanına eğildi. Bir an Remus olabilir mi düşüncesine kapılsa da artık cüppesindeki zümrüt yeşili amblem gözünden kaçmıyordu. Kim olduğunu anlamıştı. Hudson Grace.
Hudson neler olduğunu sormadı, onu teselli etmedi. Sadece yanında oturup Valentine'ın başını omzuna koymasına izin verdi. Valentine şu an teselli ya da başka bir şey istemiyordu. Tek isteği orada oturmaktı. Hudson onu anlamıştı. Bir şey demeden öylece oturdular.
Daha sonra Hudson pelerininin içinden Sihir Tarihi kitabını çıkarıp Valentine'a verdi. Onu elinden tutup ayağa kaldırdı.
Valentine'ın yüzünü iki elinin arasına alıp baş parmaklarıyla göz yaşlarını sildi.
"Artık gitmen gerek."
Valentine burnunu çekti ve başını salladı.
"Gryffindor kulesinde öfkeden köpüren kızıl saçlı bir kız var ve duyduğuma göre yarı-Veela bir kızı gördüğü yerde öldürecekmiş."
Valentine yere bakarak gülümsedi. "Teşekkür ederim Hudson."
"Her zaman.." diyerek cevapladı onu.
Valentine gözden kaybolana kadar Hudson arkasından bakmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Marauders Hikayesi - Andromeda
FanficHikayemiz Sirius Black, James Potter, Lily Evans'ın Hogwarts yıllarında geçiyor. Okula yeni gelen öğrenci Valentine Jules'un peşindeki tehlike çok büyük. Fakat bunlardan habersizken Lily'yle Slug Kulübü partilerine gitmek ve haylaz Sirius Black ile...