29. Bölüm: Akıl ve Kalp

1K 67 20
                                    

Ne kadar kendini engellemeye çabalarsa çabalasın Sirius kendini dakika başına Çapulcu Haritası'na bakarken buluyordu. Valentine hala yatakhanedeydi. Saat sabaha karşı 6ydı ve Çapulcular gece boyu beşinci sınıflar erkek yatakhanesinde çene çalıp sabahlarken kaymakbirasının etkisiyle sızmıştı.

Sirius hariç.

Gözlerinden uyku da aksa haritayı kontrol ediyordu. Bugün Hogsmeade'e gidecek miydi? Peki Lily'yle mi yoksa... Gözlerinden kıvılcımlar çıktı adeta. Hudson Grace mi?

Kokuşmuş Slytherin binasının popüler çetesine kardeşi Regulus'u da katmışlardı. Blaise,Lestrange ve Grace. Kızlar Grace'e bayılıyordu ve o belli ki gözüne en zor hedefi seçmişti...Val.

Sirius öfkelendi ve haritayı yeniden açıp Slytherin ortak salonunun bulunduğu zindanlara göz gezdirdi. Sümsük Snape ortalıkta dolanıyordu. Grace ise...odasında değildi!

Sirius hemen ayağa kalktı. Üzerine cüppesini geçirip aceleyle aşağı indi. Portre deliğinden geçtikten sonra elinde haritasıyla Hudson'ı aramaya koyuldu. Ne halt ettiğini öğrenmeliydi. Baykuşhane?

Sirius koşar adımlarla ihtiyar Filch'i uyandırmamaya gayret ederek Baykuşhane'nin yolunu tuttu. Kapıyı açtığında Hudson Grace üç baykuşun beraber getirdiği bir kutuyu alıyordu. Aniden arkasını döndü ve Sirius'la göz göze geldiler. Bir eliyle paketi kavrarken öteki eliyle usulca asasını çıkardı Sirius'a bakıp.

Onun bir hamle yapmasını bekledi. Sirius ise asasını cüppesinin cebine attı. Bunu gören Hudson kaşlarını çattı ama o da asasını indirdi.

"Bu saatte burada ne halt ediyorsun, Grace?"

"Seni ilgilendirdiğini hiç zannetmiyorum, Black."

"Ah, inan bana sevgilime yazdığından beri her hareketin beni yakından ilgilendiriyor."

"Sanırım eski sevgili demek istedin, haksız mıyım?" dedi hafifçe gülümseyerek.

Sirius fevri adımlarla onun karşısına dikildi ve yakasına yapıştı. "Şunu erkek erkeğe halledelim ne dersin?"

"Seni feci pataklarım, Black." dedi ve kutuyu dikkatle bir kenara koydu.

"Hah..." diyerek alaycı bir şekilde güldü Sirius. "Söylesene...Valentine'da ilgini çeken şey ne? Yarı-Veela olması dışında? Onu sırf güzel ve popüler olduğu için kendine istiyorsun değil mi? Beni küçük duruma düşürme çaban mı yoksa?"

"Ah Black...Çok acınasısın. Onun senden başkasını sevme düşüncesi seni deli ediyor değil mi ha?"

Sirius yanıt vermedi. Ama Hudson devam etti, "Ondan hoşlanıyorum. Diagon yolunda düşürdüğü iksir şişelerini toplarken göz göze geldiğimizden beri. O seni kütüphanede başka bir kızla gördüğünden beri..."

Sirius kocaman olmuş gözleriyle şaşkınlıkla duraksadı. "Ne? Ben kütüphanede hiçbir kızla değildim!" Sonra aklına geldi... Kuzeni Andromeda! Ablası Narcissa ve Bellatrix'in sırf bir Muggle'dan hoşlandığı için onu aşağıladıklarını anlatıyordu. Sirius onu teselli ediyordu ve Valentine görmüş müydü?!

"Valentine böyle söylemedi ama. O gece."

"Ne gecesi?"

"O akşam onu biraz teselli etmiş olabilirim." dedi aslında olanları söylemeyip Sirius'un isrediği gibi düşünmesine olanak vererek.

Sirius o an Hudson'ın çenesine bir yumruk salladı. KÜT sesiyle geriye sendeleyen Grace elini çenesine götürdü. Hafifçe inledi ama elini yumruk yaptı ve Sirius'un elmacık kemiğine bir tane patlattı. İkili asasız biçimde kavgaya tutuşurken Hudson konuştu, "Ona hala aşıksın değil mi? Hem de köpek gibi.."

Köpek gibi benzetmesi Sirius'a ironik geldi. Oracıkta devasa kara bir köpeğe dönüşüp Hudson'ı parçalayabilirdi ama kendini tuttu.

"Ona aşıksın ama hiçbir çaba sergilemeden onun sana gelmesini bekliyorsun. Hala. Anlamadığın şey şu Black, sen bir zorbasın ve o zorbalardan nefret ediyor." ardından Sirius'un karnına bir yumruk attı ve Sirius nefessiz kalarak yere çökerken Hudson kenara bıraktığı kutuyu aldı ve ağzının köşesinden akan kanı eliyle sildi. "Şimdi gitmem gerek. Bir randevum var."

Hudson baykuşhaneyi terk ederken Sirius öfkeyle kükredi. Tüm baykuşlar korkuyla kaçışırken Sirius duvara bir yumruk attı.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Dostum bizi neden oraya gittin! Hem de olanlardan sonra! Dün McGonagall bizi Merlin'in paspasına çevirdi farkındasın değil mi?" dedi Remus.

"Hem de Hogsmeade gezilerimizi iptal etti." dedi Peter.

"Ayrıca geçen gece bileğin burkulmuştu en azından onunla sağlamken dövüşseydin belki de yenilmezdin, Patiayak." dedi James.

Sirius ise sadece inledi ve gözünün altına biraz daha buz koydu.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Saat 9'a gelirken Valentine Hogsmeade'e gidememe cezası olan Hudson'ın ne diyeceğini merak ederek aşağı indi.

Çenesi mosmor olan Hudson bunu umursamayarak gülümsedi, "Günaydın! Hogsmeade'e gidemesek de en azından dışarıda piknik yapabiliriz. Göl'ün yanındaki ağaçta oturmak hep keyifli olur."

Valentine birden kendini mutsuz hissetti. Sirius'la oturdukları ağaç..

İçinden gelmese de kabul etti.

Valentine yüreğinde bir şeylerin çözülmeye başladığını ve acilen Lily ile konuşması gerektiğini fark ediyordu. Ancak önündeki en az iki üç saati Hudson ile geçirmek zorundaydı.

Hudson ile karşılıklı oturdular ve Hudson'ın Büyük Salon'dan getirdiği balkabağı suyu, balkabağı poğaçası, omlet, sosis, peynir, tost ve kekler eşliğinde kahvaltı ettiler. Valentine'ın iştahı kaçmıştı. Acilen Lily ile konuşmalıydı. Zorla tostunun kenarından bir ısırık aldı.

"Valentine...Sana uzun süredir söylemek istediğim bir şey var."

Valentine zorlukla yutkundu. Lütfen olmasın lütfen olmasın.

Cebinden ufak bir kutu çıkardı. Kutunun kapağını kaldırdığında içinden hoş bir bilezik çıktı. Mavi renkli parlak taşlarla süslü bir bilezikti.

"Ben...senden çok hoşlanıyorum. Sana küçük bir hediye aldım."

Valentine dehşet içerisinde karşısında duran bileziğe baktı. Ah, hayır hayır hayır.

"Hudson ben-"

"Bak bir şey söylemek zorunda değilsin. Yalnızca...biraz düşün derim."

Valentine zorlukla ayağa kalktı. "Şey...gitmeliyim. Görüşürüz. Daha sonra." dedi ve aceleyle oradan ayrıldı ve koşarak bahçeye doğru çıktı. Lily neredeydi? Hay bin baykuş! O an yolda Dorcas'ı gördü.

"Dorcas selam! Lily'yi gördün mü?"

Kız gülümsedi, "Evet, Marlene ile Üç Süpürge'ye gidiyorlardı. Yola çıkmış olmalılar."

"Sağol Dorcas." dedi ve nefes nefese Gryffindor kulesinin baktığı tarafa koştu. Neyse ki penceresini sabah aralık bırakmıştı.

"Accio İzin Kağıdı!"

Valentine Hogsmeade'e gidiş izin kağıdının aşağı doğru uçarak gelişini gözlerken yanında birinin durduğunu fark etti.

"Accio büyüsü kullanmak için ilginç bir seçim..."

Remus elleri cebinde, sakin bir edayla duruyordu. Başını yukarı kaldırmış son hızla Valentine'a doğru uçmakta olan kağıdı izliyordu.

"Şey...daha hızlı olur diye düşündüm?"

"Mantıklıydı.. Her neyse biz cezalıyız. Ben en iyisi Ortak Salona gideyim. Hoşça kal, Val." dedi Remus içeri girerken. Val her ne kadar Sirius'un da Ortak Salon'da olup olmadığını delicesine merak etse de Lily'nin yanına gitmesi gerekti.

Son kez başını kaldırıp Gryffindor kulesine bakarak Hogsmeade'in yolunu tuttu.

Bir Marauders Hikayesi - AndromedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin